Eğitim-öğretim sürecinde sözcük dağarcığının zenginleştirilmesinin önemi yadsınamaz. Özellikle tarih, hukuk, sosyoloji, siyaset bilimi gibi “sözel”e dayalı alanlarda sözcüklerin oynadığı rol merkezî önemde. Yeni medya düzeninde yapılan dil yanlışları, yazım yanlışları, anlatım bozuklukları, söyleyiş yanlışları…
Yazar Mark Twain şöyle diyor: “Doğruya yakın sözcükle doğru sözcük arasında, büyük fark vardır; ateş böceği ile ateş arasındaki fark kadar”.
Duygu ve düşünce dünyasını zenginleştirme yolunda en önemli etken, sözcük dağarcığının geliştirilmesi. Düşüncenin berraklığı, kullanılan dilin berraklığında karşılığını bulurken, sözcük dağarcığımız düşünceye ışık tutar, ona nefes verir. Söz varlığının kısıtlı olması, bildiğimiz sınırlı sayıdaki sözcüğü sürekli kullanıp durmak; yapılan söyleşilerde, doğaçlama konuşmalarda bizi zor durumda bırakır. Konuşmanın akıcılığını sağlamak, asalak sözcükler dediğimiz parazit sesler ve sözler çıkarmamak ve düzgün cümleler kurabilmek ancak zengin bir sözcük dağarcığıyla mümkün.
Eğitim-öğretim sürecinde sözcük dağarcığının zenginleştirilmesinin önemi yadsınamaz. Özellikle tarih, hukuk, sosyoloji, siyaset bilimi gibi “sözel”e dayalı alanlarda…
Tarih eğitimi ve sözcük dağarcığına dair önemli bulgulara yer veren bir araştırma, Dr. Öğr. Üyesi Erhan Metin tarafından, ortaöğretim tarih öğretmenleri arasında yapılan araştırmadır. Liselerde görev yapan tarih öğretmenlerinin; tarih ders kitaplarının dilinin dışında, kullandıkları deyimler, analojiler ve esprilerle kendine özgü ayrı bir dil oluşturdukları görülmüştür. Makalenin değerlendirmesinde, tarih öğretmenlerinin genel olarak “tarihsel bir konuyu anlatırken ortalama 292 farklı kelimeden oluşan son derece sınırlı bir dağarcık ile seslendikleri” vurgulanmıştır.
Gündelik yaşantıda kullanılan dil ile akademik dilin inşaında, medyanın -özellikle sosyal medyanın- rolü inkâr edilemez. 2013-2018 arasında RTÜK ve TDK işbirliği ile “Radyo ve Televizyonlarda Türkçenin Kullanımı” üzerine yapılan araştırmalarda, yayın kuruluşlarındaki söz varlığını tespit etmek için daha çok haberlerden oluşan, toplam 24.247 kelimelik bir yazılı metin temin edilmiş; yayınlarda kullanılan söz varlığının son derece sınırlı olduğu, seyirci/dinleyicilere 500-1.000 kelime ile seslenildiği tespit edilmiştir. Oysa TDK üzerinden bakıldığında güncel sözlük açısından 616.767 Türkçe kelime varlığından söz edebiliriz…
Sözcük dağarcığımızı zenginleştirmek için farklı yöntemler mevcut. Bu yöntemlerden biri, karşılaştığımız her yeni sözcüğü bir yere not etmek veya aynı anlama gelen sözcükleri kaydetmek. Bir başka önemli nokta da öğrencilere, sözlüğün yalnızca bakılan değil aynı zamanda okunan bir eser olduğu bakışını kazandırmak.
Yeni medya düzeninde yapılan dil ve yazım yanlışlarını, kaba ve argo sözler ile cinsiyetçi kullanımlar gibi genel başlıklar altında toplayabiliriz. Editör, muhabir, sunucu ve spikerlerin dili doğru kullanmaları için onlara kurum içi eğitimler sunmalıyız. Türkçeyi başıboşluktan kurtararak keyfî kullanımların önüne geçmek, medyada yanlış kullanımların zamanla birtakım galat söyleyişler hâline gelip dile yerleşmesini önlemek, dilimize sahip çıkmanın gereğidir.