Kasım
sayımız çıktı

Kelime, kimlik ve tarih

Eğitim-öğretim sürecinde sözcük dağarcığının zenginleştirilmesinin önemi yadsınamaz. Özellikle tarih, hukuk, sosyoloji, siyaset bilimi gibi “sözel”e dayalı alanlarda sözcüklerin oynadığı rol merkezî önemde. Yeni medya düzeninde yapılan dil yanlışları, yazım yanlışları, anlatım bozuklukları, söyleyiş yanlışları…

Yazar Mark Twain şöy­le diyor: “Doğruya yakın sözcükle doğru sözcük arasında, büyük fark vardır; ateş böceği ile ateş arasındaki fark kadar”.

Duygu ve düşünce dünya­sını zenginleştirme yolunda en önemli etken, sözcük dağarcığı­nın geliştirilmesi. Düşüncenin berraklığı, kullanılan dilin ber­raklığında karşılığını bulurken, sözcük dağarcığımız düşünce­ye ışık tutar, ona nefes verir. Söz varlığının kısıtlı olması, bildiği­miz sınırlı sayıdaki sözcüğü sü­rekli kullanıp durmak; yapılan söyleşilerde, doğaçlama konuş­malarda bizi zor durumda bı­rakır. Konuşmanın akıcılığını sağlamak, asalak sözcükler de­diğimiz parazit sesler ve sözler çıkarmamak ve düzgün cümle­ler kurabilmek ancak zengin bir sözcük dağarcığıyla mümkün.

Eğitim-öğretim sürecinde sözcük dağarcığının zenginleş­tirilmesinin önemi yadsınamaz. Özellikle tarih, hukuk, sosyoloji, siyaset bilimi gibi “sözel”e dayalı alanlarda…

Tarih eğitimi ve sözcük da­ğarcığına dair önemli bulgulara yer veren bir araştırma, Dr. Öğr. Üyesi Erhan Metin tarafından, ortaöğretim tarih öğretmenle­ri arasında yapılan araştırma­dır. Liselerde görev yapan tarih öğretmenlerinin; tarih ders ki­taplarının dilinin dışında, kul­landıkları deyimler, analojiler ve esprilerle kendine özgü ayrı bir dil oluşturdukları görülmüştür. Makalenin değerlendirmesinde, tarih öğretmenlerinin genel ola­rak “tarihsel bir konuyu anlatır­ken ortalama 292 farklı kelime­den oluşan son derece sınırlı bir dağarcık ile seslendikleri” vur­gulanmıştır.

Gündelik yaşantıda kullanı­lan dil ile akademik dilin inşaın­da, medyanın -özellikle sosyal medyanın- rolü inkâr edilemez. 2013-2018 arasında RTÜK ve TDK işbirliği ile “Radyo ve Tele­vizyonlarda Türkçenin Kullanı­mı” üzerine yapılan araştırma­larda, yayın kuruluşlarındaki söz varlığını tespit etmek için daha çok haberlerden oluşan, toplam 24.247 kelimelik bir yazılı metin temin edilmiş; yayınlarda kulla­nılan söz varlığının son derece sınırlı olduğu, seyirci/dinleyi­cilere 500-1.000 kelime ile ses­lenildiği tespit edilmiştir. Oysa TDK üzerinden bakıldığında güncel sözlük açısından 616.767 Türkçe kelime varlığından söz edebiliriz…

Sözcük dağarcığımızı zen­ginleştirmek için farklı yöntem­ler mevcut. Bu yöntemlerden biri, karşılaştığımız her yeni söz­cüğü bir yere not etmek veya ay­nı anlama gelen sözcükleri kay­detmek. Bir başka önemli nokta da öğrencilere, sözlüğün yalnız­ca bakılan değil aynı zamanda okunan bir eser olduğu bakışını kazandırmak.

Yeni medya düzeninde ya­pılan dil ve yazım yanlışlarını, kaba ve argo sözler ile cinsiyet­çi kullanımlar gibi genel başlık­lar altında toplayabiliriz. Editör, muhabir, sunucu ve spikerlerin dili doğru kullanmaları için on­lara kurum içi eğitimler sunma­lıyız. Türkçeyi başıboşluktan kurtararak keyfî kullanımların önüne geçmek, medyada yanlış kullanımların zamanla birtakım galat söyleyişler hâline gelip dile yerleşmesini önlemek, dilimize sahip çıkmanın gereğidir.