Kasım
sayımız çıktı

Liverpool Dörtlüsü’nü dinleme-anlama rehberi

Türkiye’de The Beatles’la ilgili birçok yaşamöyküsü yayımlandı ama her nasılsa en iyi biyografi kitabı Türkçe’ye çevrilmemişti. Hunter Davies’in kitabı, yayın hayatına hızlı başlayan Kara Plak Yayınları etiketiyle nihayet geçen ay raflardaki yerini aldı.

ERTAN KESKİNSOY

THE BEATLES

The Beatles’ın önemini nasıl anlatsak? Popü­ler listelere başvura­biliriz: Dünyada albümleri en çok satan grup olması (600 milyon albüm), Billboard lis­tesinde bir numarada kalan en çok sayıda parçayı bestelemiş olmaları, Beatles’ın önemini anlatmak için en sık verilen örnekler olsa da, içerik önemi­ni anlatmak için akademik jar­gona başvuralım: The Beatles, pop müzik dünyasında en çok atıfta bulunulan grup ve uzun bir süre daha öyle kalacak.

Beatles’ı önemli kılan bir diğer mefhum ise, bu atıfların da yalnızca sayılardan ibaret olmaması. 1950’lerin sonun­da rock ’n’ roll var, 1960-1970 arasını Beatles kaplıyor; der­ken 1970’lerden sonra çeşit­lenen müzik alt türlerinin he­men hepsindeki Beatles atıf­ları, o günden bu güne devam edegeldi: Progressive-psyhe­delic rock, hard-rock, brit-pop, kulağınızı hangi alt türe dik­seniz, bir Beatles tınısı, ya da pekala Beatles tınısı olabile­cek bir tınıyı duymak müm­kün. Üstelik tüm bu başarıyı yalnızca 10 yıla sığdırmış bir grup söz konusu.

Etki bu kadar kapsam­lı olunca, John Lennon, Paul McCartney, George Harrison ve Ringo Starr’dan mürekkep Liverpoollu dörtlünün muh­telif içerikli yaşamöyküleri de yazıldı çizildi. Ancak her na­sılsa topluluğun en iyi biyog­rafisi Türkçe’ye bir türlü çev­rilmemişti. Hunter Davies’in yıllar içinde önemi artan kita­bından söz ediyoruz.

Davies’in kitabını diğer biyografilerden ayıran, kitap için sıkça söylenen “gruptan onaylı biyografi” olması değil. Bilakis, kitap, ‘gruptan onaylı’ sözünün akla getirdiği tüm po­tansiyel editoryal kısıtlardan azade. Örneğin Davies, toplu­luğun henüz Ringo Starr gru­ba katılmamışkenki Hamburg günlerinden, önceki davulcu Pete Best’i kovma süreçlerin­den söz ederken, üyeleri ne­redeyse birer birer sorguya / sigaya çekiyor. Davies’in kitap boyunca devam eden inatçı araştırmacılığına bir örnek de, Best’in peşine düşüşü: 1967 yılı boyunca peşinden koştur­duğu Best, görüşme taleple­rine yanıt vermeyince çareyi annesi ile görüşmekte bulu­yor. Neyse ki Davies oraday­ken Pete eve dönüyor da görü­şüyorlar.

Yalnız Kalpler Orkestrası The Beatles’ın 1967’de çıkardığı ve gelmiş geçmiş en iyi albümlerden sayılan Sgt. Pepper’s Lonely Hearts
Club Band (Çavuş Pepper’ın Yalnız Kalpler Kulübü Orkestrası) için çektirdiği fotoğraf…

Beatles biyografisi, 40’a yakın kitabı olan, 80 yaşını taze devirmiş İngiliz yazarın en yaşayan kitabı. Kitap, yıl­lar içinde yenilenen bilgiler, arada geçen zamanda bulunan belgeler ve, Türkçe çeviride bulunan önsöz örneğinde ol­duğu gibi, eklenen öyküler ve anekdotlarla, birkaç baskıda farklı biçimlere bürünüp ken­dine ait bir ya­şam çizgi oluş­turmuş.

Davies’in ya­zarlığı müzik ya­zarlığından ibaret değil. Ünlü futbol der­gisi Four-Four-Two, on bir yıl önce yaptığı “Fut­bol Hakkında En İyi 50 Kitap” listesinde, Davies’in, Tottenham takımına ve takım üzerinden İngiliz futboluna göz attığı, çok güzel öy­kücükler ve anekdotlar barındıran kitabı The Glory Game (1972) adlı yapı­tını 11. sıraya koydu. Davies’in bir diğer özelliği de “gölge ya­zarlığı”. Kendisinin, Paul Gas­coigne, Dwight Yorke ve Way­ne Rooney’nin “oto”biyografi­lerini yazmışlığı var.

Kitabı ayrıksı kılan, ar­tık kapanmak üzere olan bir dönemin kaydını tutuyor olması. Yo, müzikten söz etmiyoruz: insanların – tabii sosyal medya ara­cılığıyla– kendini ifşa­sının geçer akçe olduğu bir mahremiyet anla­yışı; popüler olmanın ko­şullarından birinin ise bu ifşanın süreklileş­tirilmesi olduğu bir dünyada, bir biyog­rafi yazarı için, dalı­nacak bir derin­lik kalır mı? Velev ki kaldı, o derinlik, yeterince derin olur mu? Bugünden kırk yıl sonrasına Beatles gibi iz bırakabilecek bir topluluğun izini görebiliyor musunuz?

Bu yüzden bu biyografiye basit bir ünlü biyografisi gi­bi davranmamak gereki­yor: Değişen bireysel ve toplumsal iliş­kiler yüzünden yöntemleri deği­şen bir yazım türü bu. Davies de 2009’da kitaba eklediği önsöz­de– Beatles’ı az çok bi­lenlerin kitapta en ke­yif alacağı bölümlerden biri bu olacaktır– “o güzel günler” nostaljisine kapıl­masa da, bunun farkında ol­duğunu gösteriyor.

Beatles’ı hiç bil­meyenlerin, ya da misal, grubun Hindistan, ABD vb. serüvenleri­ni bilmeyenler ve / veya bu kitaba standart bir biyog­rafi kitabı niyetine el atanlar, daha faz­lasıyla karşılaşa­cak. İyisi mi siz kitabı alın, 50. yılı şe­refine The Revol­ver albü­münü bir yerlerden bulun ve dinleyin, dinlerken kitapta “Ele­anor Rigby”den ve tabii “Yellow Submarine”­den söz edilen yerleri denk düşürün. “Yellow Submarine”i dinler­ken, Rolling Stones’un asıl kurucusu, parçaya ko­nuk geri vokalist olarak eş­lik eden Brian Jones’un üç yıl sonra ölecek olduğunu hü­zünle anımsayın. Bir diğer eşlikçi Marianne Faith­full’un ise sapasağlam ha­yatta ve müzik yapıyor olduğunu keyifle not edin. Dinlediği­niz her Beatles parçasının için­de pop müzik tarihi parça­cıkları gizli, Davies’in kitabı ise bu par­çacık­ların arasında gezinmek için iyi bir pusula.