Türk sinemasının “dört yapraklı yoncası”ndan ilk yaprak düştü. 1960’lardan itibaren Türk sinemasında silinmez bir iz bırakan, melodramların yanısıra “bitirim” kadın tiplemeleri ve anaç, dirayetli Anadolu kadını rolleriyle de kendisini seyirciye sevdiren Fatma Girik, 79 yaşında hayata veda etti.
Covid-19’a bağlı viral pnömoni tedavisi görürken gelişen çoklu organ yetmezliği sonucu yaşamını yitiren Girik, 12 Aralık 1942’de doğmuş; 16 yaşında annesinin cesaretlendirmesiyle setlerde figüranlık yaparak başladığı sinema kariyerinde, Seyfi Havaeri’nin yönettiği “Leke” filmiyle (1958) parlamıştı. 1965’te “Keşanlı Ali Destanı”, 1967’de ise “Sürtüğün Kızı” filmleriyle Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü kucakladığı bu parlak kariyer boyunca neredeyse 180 filmde rol alacak; Şoför Nebahat’ten Kadın Hamlet’e unutulmaz karakterlere hayat verecekti.
Adana Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu ödüllerine değer görüldüğü “Ezo Gelin” (1968), “Büyük Yemin” (1969), “Boş Beşik” (1969) ve “Acı” (1970) da Yeşilçam tarihine geçen filmlerindendi. Kişisel tarihi için en önemli filmlerinden biri ise 1960 yapımı “Ölüm Peşimizde” idi. Memduh Ün’ün yönetmenliğini üstlendiği bu film, yarım asır sürecek bir aşkın başlangıcı olmuştu. Sanatçı, eşinin vefatının ardından verdiği bir röportajda, duyduğu özlemi şu sözlerle aktarmıştı: “Evimin damı, çatısı çöktü. Özlemek dünyanın en ağır yüküymüş. Her şeyini özlüyorum. Diş fırçasının üzerine macun sıkmasını bile. Memduh bana, ‘Ya Fatocuğum sen güzel macun sıkıyorsun, sen sıksana’ derdi. Her şeyimizi birlikte yapardık. Bir yere gideceğimiz zaman, ‘Memduh çok yorgunum gitmeyelim’ dediğimde, ‘Giyin, giyin, İnsanlar güzel kadın görsün’ derdi”.
Fatma Girik, filmlerde sıklıkla canlandırdığı “yiğit ve tuttuğunu koparan” kadın rolünü yalnızca beyazperdede değil, hayatın içinde de devam ettirmişti. 90’lı yıllarda Kanal D’de yayınlanan “Söz Fato’da” programı, Girik’in suratlarına tükürdüğü, mikrofonuyla gözdağı verdiği “kötü adamlar”ın korkulu rüyalarından olmuş; ancak çok tartışılan program Girik’i sık sık mahkemelik de etmişti. Program için bir itfaiye tatbikatı sırasında üçüncü kattan atladığı sahne gibi, öldürülen gazeteci Metin Göktepe’nin davasını gündeme taşıması, Göktepe’yi katleden polislerin avukatı Ahmet Ülger’in gizli kamera kayıtlarını programına taşıyarak davanın aydınlatılmasına sunduğu katkı da televizyonculuk tarihine geçmişti. Girik ayrıca 1989 yerel seçimlerinde SHP’den aday olarak İstanbul Şişli Belediye Başkanı da seçilmiş; 1994 yerel seçimlerine kadar görevine devam etmişti. Bu süreçte belediye emekçilerinin toplu sözleşme hakkını uygulayan ilk belediye başkanı olmuş; bunun için 3 yıl hapis cezası ile yargılanırken “Kamu emekçilerinin grevli toplu sözleşmeli sendikal mücadelesine inanıyor ve destekliyorum. Bir daha belediye başkanı olsam bir daha imzalarım” demişti.