“Oldukça” sözcüğü, “olabildiğince, yetecek kadar, epey, hayli” anlamlarında kullanılması gerekirken; çoğu zaman yanlış bir biçimde “aşırı, abartılı, adamakıllı, çok” için kullanılıyor. Radyo-TV kanallarında “oldukça akıllı, oldukça lezzetli, oldukça şık” kullanımları öylesine çoğaldı ki, “oldukça akıllı” diye nitelendirilen birinin bir deha olduğu kastediliyor!
Her zaman saygıyla andığımız Kenan Onuk (öl. 2005), spor yayıncılığında örnek insan diye gösterebileceğimiz isimlerin başında gelir. Seslendirdiği spor haberlerinde ve tercüme edilen belgesel metinlerindeki dile özen göstermiştir. Ekibinde çalışan ve öğrencisi olan dostlarımızla anılarımızı tazelerken, onun Türkçe konusundaki duyarlılığını birbirimize hatırlatırız.
“Oldukça” sözcüğü, “olabildiğince, yetecek kadar, epey, hayli” anlamlarında kullanılması gerekirken; çoğu zaman yanlış bir biçimde “aşırı, abartılı, adamakıllı, çok” için kullanılıyor. Özellikle radyo ve televizyon kanallarında “oldukça akıllı, oldukça lezzetli, oldukça şık” vb. kullanımlar öylesine çoğaldı ki örneğin “oldukça akıllı” diye nitelendirilen birinin “kabul edilebilir” bir seviyede değil de, “aşırı, abartılı, çok” akıllı olduğu kastediliyor!
Yıllar önce bir meteoroloji bülteninde sunucu, “… hava yoğunluğu mükemmel” diyeceği yerde “… hava yoğunluğu oldukça mükemmel” demişti. Oysa “oldukça” belirteci, olabildiğince, yetecek kadar, epey anlamındadır. Örneğin, “Oldukça geniş olan salon, adamakıllı kalabalıktı.” Birbirine karıştırılan “fazlasıyla” sözcüğü ise olağandan, gerekenden çok, pek çok, ziyadesiyle anlamına gelir. Örneğin, “İçerisi, dışarıdan farklı olarak fazlasıyla sessizdi.” cümlesinde olduğu gibi.
“Oldukça” sözcüğü, ol-mak’tan isim-fiil ve eşitlik eklerinin kalıplaşmasıyla türemiştir. Eşitlik hâli eklerinin (-ca, -ce, -ça, -çe) asıl görevi, gibilik, benzerlik ifade etmektir. Akıllıca, insanca, çocukça, büyükçe, anca, boyunca, yolunca, bunca, ardınca vb. Bu ekler “görelik” anlamı katar: “Sence bu doğru mu?” Yine bu ekler “birliktelik, beraberlik”anlamı da katabilir: “Sınıfça müzeye gittik.” Miktarları vurgulamak için çoğul eki ile birlikte yine bu ekler kullanılır: “Annem bu kütüphanede yıllarca çalıştı.”, “Onlarca şehir gezdim.” Bu ekler sayı adlarına gelince çokluk bildirir: “Yüzlerce kilometre yol yaptım.” Sonuç olarak bu ekler, “aşırılık, abartı” gibi bir anlam taşımıyor. Ancak kitle iletişim araçlarındaki kullanım yaygınlığına baktığımızda “oldukça” sözcüğüne maalesef böyle bir anlam da yüklemek zorunda kalacakmışız gibi görünüyor!
Dilbilimci-yazar Necmiye Alpay “oldukça” sözcüğünün yanlış yerde kullanımını “Türkçede ‘çok’ anlamını karşılayan sözcüklerin yetersiz kalması” ile çeviri hatalarına bağlar. Buna örnek olarak popüler İngilizce filmlerinde geçen “quite” sözcüğünün her rastlanan yerde “oldukça” diye çevrilmesini gösterir.
Her şeye rağmen biz yine de Kenan Onuk’un dil uyarılarını unutmayıp onun zarif ruhu önünde saygıyla eğilerek “oldukça” sözcüğünün doğru kullanımına güzel bir örnek olan Cemal Süreya’nın Balzamin şiirini okuyalım: “…
Güzelsindir de oldukça, çocuksundur da
Saçlarınla beraber penceredeyken
Besbelli arandığından haberli
Gemiler eskirken, deniz eskirken limanda
Sevgili”
‘Oldukça’ değil tamamen doğru
“Onu sevmenin bir vicdan azâbı vermeyeceğini düşünerek oldukça rahatlık duydum.” Refik H. Karay
“Oldukça iyi bir arkadaş” Reşat N. Güntekin
“Ev oldukça haraptı, fakat üslûp bir asır evvelini muhâfaza ediyordu.” Ahmet H. Tanpınar
“Mâlı çok etme hazer eyle azâbından kim / Renci artar ağır oldukça yükü hammâlın” Fuzûlî
“Bu oyun oldukça geniş bir sahada taammüm etmiştir.” Ahmet Kutsi Tecer
“Oldukça geniş olan salon, adamakıllı kalabalıktı.” Sabahattin Ali