Mora Yarımadası’nda, denize doğru uzanan dil üzerinde bulunan 1730 yapım tarihli Ağa Camii; bölge tarihinde yaşanan tüm acı dolu hadiselere rağmen varlığını koruyor. Hapishane, mahkeme, okul, hastane, kışla, dans salonu, müze ve eski eser deposu olarak kullanılan ve günümüzde konser salonu olan tarihî caminin hazin hikayesi.
NEVAL KONUK
Yunanistan’ın Nafplio şehir merkezinde, Syntagma Meydanı’nda dolaşırken heybetli bir cami görürsünüz. Yapı, 1730’larda geç devir Osmanlı mimarisi üslubunda yerel malzeme ile, topografik konumuna uygun olarak bir yükselti üzerinde inşa edilmiştir. 1825 sonbaharından 1826 baharına kadar cami, ilk Yunan parlamentosuna evsahipliği yapmıştır.
Osmanlılar döneminde şehir muhtemelen Nauplia veya daha kuvvetli bir ihtimalle Napoli’den bozma olan, hatta eski Arap coğrafyacılarından İdrisî tarafından da kullanılan “Anabolu” ismiyle bilinir. Evliya Çelebi de İtalyan ve Frenk lisanında buraya “Anapol” denildiğini Osmanlıların ise bundan bozma olarak şehri “Anabolu” adıyla andıklarını belirtir.
Anabolu ya da Naflion; Mora’da Agrolis körfezinde denize doğru uzanan dil üzerinde bulunan bir liman şehridir. Bu küçük yarımadada 85 m. yüksekliğindeki tepe, milattan önce 3. bin sonlarından itibaren bir yerleşme yeri olur. Grek, Roma ve Bizans idaresinde önemli bir liman şehri özelliğini kazanır. 1389’da Venedikliler’in idaresi altına girer. Şehir ve kalesi 3 Ekim 1540 Osmanlı-Venedik Antlaşması sonucu Türklere bırakılır.
1667’de şehre gelen Evliya Çelebi, kaleden ve şehirden tafsilatlı bir şekilde sözeder ve o sırada buranın Girit’e gidecek asker, zahire ve mühimmatın toplandığı bir üs olması sebebiyle çok kalabalık bir yer olduğunu belirtir. Anabolu, Evliya Çelebi’den 19 sene sonra Mora’yı zapta girişen Venedikliler tarafından tekrar alınır ve Mora’daki Venedik idaresinin merkezi olur. 1715’te Şehid Ali Paşa’nın Mora harekatı sırasında ikinci defa Osmanlı hakimiyetine geçer.
Ağa Camii’nin inşaı
İkinci Osmanlı fethinden sonra Anabolu’daki bütün kilise ve özel ibadethanelerin camiye çevrilmesi emredilir. Bunun sonucunda daha o sıralarda Anabolu’daki cami ve mescid sayısı 9’a ulaşır. Bunlar Sultan Ahmed Camii, Vezîriâzam Şehid Ali Paşa Camii, Sahrınçbaşı Mescidi, Bayraklı Mescidi, Bayezidiyye Mescidi, Elhâc Mustafa Efendi Mescidi, Elhâc Hüseyin Efendi Mescidi, Kastel-i Bahriyye Mescidi, Palamuda Kalesi Camii idir. Ayrıca Ali Paşa’nın kethüdâsı İbrâhim Ağa Mescidi ve Mektebi, Abdurrahman Ağa Mektebi, Selim Baba Türbesi, Halvetî ve Cerrâhî tekkeleri ve birçok çeşmenin bulunduğu da tesbit edilmiştir. Anabolu, 1790’a kadar Mora’da önemli bir idari merkez vazifesi görür; bu tarihten sonra ise korunmaya daha elverişli bir yer olan Tripoliçe önem kazanacaktır.
Yunan kaynaklarına göre Ağa Camii, atalarından birinin sakladığı hazineyi bulmak için Venedik’ten Anabolu’ya gelen iki Venedikli genci öldüren bir ağa tarafından 1730’da yaptırılmıştır. Ancak ağa, sonrasında bu korkunç davranışından dolayı suçluluk duygusuna kapılarak, hazinenin altınlarıyla bu camiyi inşa ettirir. Cami, bu nedenle “Ağa Camii” adıyla bilinir. Ancak ağa, inşaatı izlerken evinin ön cephesindeki balkondan düşerek caminin tamamlandığını göremeden ölür.
Ağa Camii, 1823’te Yunan İhtilâli öncülerinden Kolokotranis tarafından işgal edilir ve ilk Yunan Millî Meclisi’nin toplandığı yer burası olur. Bu sırada şehirdeki Müslüman halk katledildiği gibi tarihî eserler de tahribata uğrar (Bugün biri kilise, diğeri tiyatro, bir başkası da müze olarak kullanılan minaresiz üç cami ve bazı çeşmelerin tespit edilebildiği Nauplia, Yunanistan’ın önemli bir turizm merkezidir).
Haziran 1824’te Ağa Camii, Yunan Devleti’nin parlamentosu olarak kullanılmak üzere onarılır. 21 Eylül 1825’te Vouleftiko (Parlamento binası) açılır ve 1826 baharına kadar Yunan Parlamentosu olarak hizmet verir. Bu, binanın en önemli kullanımıdır ve mekan günümüze gelinceye kadar da “Vouleftiko” ismiyle anılmaya devam eder.
Ağa Camii zaman içinde çeşitli amaçlar için kullanılır. 1831’de Yunan Okulu olarak kısa bir süre faaliyet gösterirken, zemin katı hapishane hâline getirilir. 1834’te, krallık döneminde, Yunan Devrimi’nin iki önemli ismi, Theodoros Kolokotronis ve Dimitrios Plapoutas’ın yargılanması burada gerçekleşir.
Nafplio, Yunan devletinin başkenti (1827-1834) olduğunda önemli ölçüde kamu binası sıkıntısı yaşanır. Dönemin tüm önemli binaları gibi cami, zaman içinde çok farklı fonksiyonlarda kullanılır: Hapishane, mahkeme, okul, hastane, kışla, dans salonu, müze ve eski eser deposu, konser salonu.
Yapı, ana kütlesi ve devasa kubbesi ile Osmanlı taşra cami mimarisinin önemli bir örneğidir. Yapının zemin katı 10 kare odadan oluşur; üst katı camidir. 20. yüzyılın başlarında bir deprem sırasında yıkıldığı söylenen (!) kubbelerle örtülü bir son cemaat yeri vardı. Son cemaat yerinin görünüşü, L. Lange’nin 1834 tarihli bir gravüründe vardır. Caminin ana mekanı ise 8 kenarlı bir alınlık üzerine oturan büyük bir kubbeyle örtülü dikdörtgen bir harim mekanından oluşmaktadır. 1990’lı yıllarda yapılan restorasyon çalışmaları sırasında mihrapta kırmızı bir perde çizimi bulunmuştur.
Cami 1994’ten 1999’a kadar önemli bir restorasyon geçirir. Bugün bina konferanslar, konserler vb. için bir salon olarak hizmet vermektedir. Nafplio Belediye Sanat Galerisi, yakın zamanda modern sanatçıların resimlerinin yeraldığı bir koleksiyonla caminin zemin katına taşınır.
Ağa Camii genellikle halka açık değildir. Çok dikkatli bakarsanız, avlusunda bu şehre evsahipliği yapmış neredeyse her uygarlığın kültür varlıkları koleksiyonu içinde, bizden de kallavi kavuklu bir mezartaşı başlığını görebilirsiniz!