Ankara Tıp Fakültesi 1989 mezunu, kulak- burun- boğaz uzmanı Refik Çaylan, salgın hastalığın son kurbanlarından. Çaylan, 2005’te Pakistan’da meydana gelen depremin yaralarını sarmak üzere Türk hükümetinin Pakistan’a kurmuş olduğu Türk Hastanesi’nin başhekimi olarak da görev yapmıştı.
Refik Çaylan, beş kardeşin içinde 4 numaralı kardeşti. Kardeşlerin yaşları birbirine çok yakındı. Böyle olunca hep birlikte, birbirlerine sımsıkı bağlı büyüdüler. Onları gözünün önünden bir dakika bile ayırmayan anneleri “Işık hızına yakın bir şeyin hareket ettiğini hissettiğimde mutlaka Refik’tir derim ve yanılmam” diye anlatırdı onu. Çok hızlı hareket eden bir çocuktu. Anneleri ortalık sessizleşince hemen çocukları sayar ve eksik olup olmadığını kontrol ederdi. Genellikle Refik eksik çıkardı yoklamadan. Mutlaka bir köşede bir kitaba yumulmuş olarak bulunurdu. Çok okuyan bir çocuktu.
Refik, ismiyle müsemma biriydi; yani arkadaşları onun için her zaman çok önemliydi. Dışişleri Bakanlığı mensubu olan babalarının görevi gereği, kardeşler eğitimlerini farklı ülkelerde farklı dillerde sürdürdüler. İçinde büyüdükleri farklı kültürlerden en çok güney Asya kültüründen etkilendiler. Hindistan ve Pakistan’ın dillerini öğrendiler, farklı ülkelerden, sağlam arkadaşlıklar kurdular.
Hindistan’da eğitim gördükleri İngiliz Okulu’nun ilk Türk öğrencileri olarak ülkemizi temsil ettiler. Okulun 200×4 bayrak yarışında “kırmızı takım” olarak dört kardeş koştular. Okul müdüresi Ms. Shankland’ın onlara taktığı ad ile anıldılar: “Beautiful Family”.
Beş kardeşin üçü, Ayşe, Kemal ve Refik tıp doktoru oldular. Ankara Tıp Fakültesi’ne Pakistan’daki Rawalpindi Tıp Fakültesi’nden geldiler. Çok renkli, çok kültürlü, nazik ve iyi kalpliydiler.
Mezun olduktan sonra Refik, mecburi hizmetini Hatay’da yaptı. Daha sonra ihtisas eğitimini kulak-burun-boğaz (KBB) üzerine Numune Hastanesi’nde aldı. İhtisasını bitirdikten sonra Avrupa’da önemli bir KBB uzmanı olan Dr. Mario ile çalıştı. İtalya’dan döndükten sonra Trabzon KTÜ Tıp Fakültesi’nde parlak bir kariyer sahibi olmuştu. Çocukluğunu geçirdiği kültürlerden edindiği tecrübeler ona mesleğinde de yardımcı oldu. 2005’te Pakistan’da meydana gelen depremin yaralarını sarmak üzere Türk hükümetinin Pakistan’a kurmuş olduğu Türk Hastanesi’nin başhekimi olarak görev yaptı.
28, 21 ve 7 yaşlarında üç çocuğu olan Refik ile ilgili aklınıza gelen ilk üç şey nedir diye sorulduğunda hemen hemen herkes adalet, liyakat ve özgürlük diyecektir.
Son birkaç yıldır çalıştığı Bakü’de, acil trakeostomi açtığı bir hastadan bulaşan Covid enfeksiyonu nedeniyle 26 Ağustos sabahı yitirdik can kardeşimizi, sevgili sınıf arkadaşımızı… Pakistan’dan, Brüksel’den, Almanya’dan ve Türkiye’nin her yerindeki hastalarından yüzlerce mesaj ve taziye geldi.
İyi hatıraların içinden, iyi bir insan eksildiğinde hayatımızın da iyi bir parçası kopup gider onunla birlikte… Huzur içinde uyu Refik.