Eylül 2024 Sayımız Çıktı

Stratejik önemin faturası: Huzur bulamayan bir Ada

KIBRIS HAREKATI’NIN 50. YILI

Kıbrıs’ın yönetimini 1878’de İngilizlerin ele geçirmesinden hemen sonra British Cyprus adlı bir kitap kaleme alan İngiliz tarihçi ve seyyah William Hepworth Dixon, Ada’yı şöyle tarif ediyordu: “Doğu’ya ilerlemek isteyen bir ulus işe Kıbrıs’tan başlamalıdır: Büyük İskender, Ogüst, Richard ve Saint Louis bu yolu izlediler. Batı’ya ilerleyen bir ulus da işe Kıbrıs’tan başlamalıdır: Sargon, Batlamyus, Cyrus, Harun El Reşid bu yolu izlediler. Hindistan’a yapılan ticareti ele geçirmeye çalışan Cenova ve Venedik de Kıbrıs için savaştılar ve sırayla bu üstünlüğü ele geçirdiler. Hindistan’a giden yeni bir denizyolunun bulunmasından sonra Kıbrıs unutuldu. Fakat 1869’da Süveyş Kanalı’nın açılması Kıbrıs’a antik konumunun gururunu yeniden kazandırdı.”

Aslında Dixon, sonraki yüzyılda Kıbrıs’ı “Akdeniz’in batmayan uçak gemisi” olarak tanımlayanlarla aynı şeyi söylüyordu. Gerçekten de Kıbrıs’ı elinde tutan bir güç, Türkiye’den Mısır’a, Lübnan’dan İran’a uzanan çizgide yer alan bütün bölgeyi ve ticaretini kontrol edebilirdi. Ada bu konumu nedeniyle tarih boyunca Mısırlılardan Fenikelilere, Pers İmparatorluğu’ndan Venedik’e, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Britanya’ya kadar birçok güçlü devletin istilasına uğradı.

Bugün “Kıbrıs sorunu” olarak adlandırdığımız meselenin ilk taşları ise 20. yüzyılda Ada’nın iki toplumu arasında çıkan ve Türkiye’yle Yunanistan’ın dahil olduğu kavgada döşendi. 1950’lerde başlayan toplumlararası çatışmaların sonucu, Türkiye’nin 20 Temmuz 1974’teki Kıbrıs Harekatı ile nihayete eren bir kaos ve çatışma dönemiydi.

Son derece yerinde alınmış bir karar olan 1974’teki 1. Kıbrıs Harekatı, evlerini ve topraklarını terketmek zorunda kalarak Ada’nın belli bölgelerindeki gettolara sıkışmış, ölüm tehdidi altındaki Kıbrıslı Türkler için bir kurtuluş oldu. Sadece onlar için değil, Ada’daki Rum toplumunun güvenliği için de bir girişimdi.

Peki ya sonrası? Kıbrıslı Türkleri kurtaran Türkiye, sonrasını iyi getiremedi.
Bu dosyamızı, bugün tüm dünyanın “Kıbrıs sorunu” diye adlandırdığı meselenin tarihine, 1974 Harekatı’na ve sonrasına ayırdık. Bu uzun süreçte hayatını kaybeden, şehit düşen, acı çeken herkese saygıyla…