1520’nün Eylül sonunda tahta çıkan 1. Süleyman, 46 yıllık saltanatı sırasında hem müthiş fetihleri hem de korkunç zalimlikleriyle tarihe geçti. Osmanlı İmparatorluğu’nun “Yükseliş” ve en parlak yılları olarak okul kitaplarına aktarılan bu dönem, aslında sonun başlangıcıydı.
Tevfik Fikret’in istilacı padişahlara öfkesi: Tarih-i Kadim
Tevfik Fikret’in Osmanlı padişahları için tek dize övgüsü yoktur. Birkaç şiirinde –adını anmadan–2. Abdülhamid’i eleştirmiş, onun 1905 suikastından kurtuluşuna üzüldüğünü “Bir Lahza-i Teahhur” manzumesinde vurgulamıştı. Tarih-i Kadim’de de Batı’ya-Doğu’ya seferler yaparak ülkeler zapteden –adlarını anmasa da başta Yavuz ve Süleyman– padişahları, serdarları, istila, talan ve zulümleri nedeniyle yermiştir:
Başta en başta kanlı bir bayrak / Onu bir kanlı tâc eder takib
Sonra hunin vesâit-i tahrib / Mızrak ok yay kılıç topuz balta
Mancınık top sapan tüfek… / Arada kanlı âmirleriyle cünd-i vegaa
Sonra artık alay alay üserâ / Mutlaka bir muzaffer on mağlub
…
Din şehid ister âsuman kurban / Her zaman her tarafta kan, kan!
Kahramanlık … Esası kan, vahşet / Beldeler çiğne ordular mahv et
Kes kopar kır sürükle ez yak yık / Ne âmân! bil ne ah! işit ne “yazık!”
Geçtiğin yer ölüm, elem dolsun / Ne ekinden eser ne ot ne yosun;
Sönsün evler, sürünsün aileler / Kalmasın hırpalanmadık bir yer
Her ocak benzesin mezar taşına / Damlar insin yetimlerin başına
…
Bu ne vicdan-güdaz şenia, ne âr / Yere geç satvetinle ey serdar
(Mehmet Fuat (Bengü), Tevfik Fikret, De Yayınevi, s: 146…)
(Mehmet Fuat (Bengü), Tevfik Fikret, De Yayınevi, s: 146…)