Bu topraklarda yaşayan insanların sadece bugünü olduğu, dünü ve yarını bulunmadığı neredeyse kesin. Ayasofya’nın gündem olması da bir tarih, kültür ve gelenek meselesinden ziyade, günümüzün siyasi-sosyal algıları ve iktidar ilişkileri dolayısıyla gerçekleşiyor. Kısacası -hangi bakışaçısı olursa olsun- geçmiş ancak bugünkü görüşlerimizi doğrulamak için, gelecek de yine bugünkü görüşlerimizi pazarlamak için kullanacağımız kavramlar.
Tarihten sadece bugün işimize gelenleri almak konusunda, ülkemizin akla gelecek tüm kişi ve kurumları birleşmiştir. Hatta millet olarak ezici bir çoğunlukla üzerinde mutabık olduğumuz durum budur. Böylelikle kendimizi haklı, tarafımızı daha da haklı bilir; bizi yalanlayan-yanlışlayan referansları silerek hayata devam ederiz. Bir Allah’ın kulu da çıkıp, “Ya biz böyle diyoruz ama, Fatih Sultan Mehmet bununla çelişen bir uygulama yapmış” demez, diyemez. Bu tür rahatsız edici bilgiler eğer ayyuka çıkarsa, “O devir farklıydı” gibisinden kıvırtmalarla yine hayata devam ederiz. Ayasofya örneğinde de, 1453’ten 18. yüzyıl ortalarına 250 seneden fazla hem Ortodoks ikonaları hem de Müslüman hatları altında namaz kılınmış olması, tam da bu tür “rahatsız edici” bir bilgi. Zira Fatih’in, Kanuni’nin, Yavuz Selim’in “bizden daha az Müslüman” olma ihtimali bulunmadığı için, bugün bu mozaikleri kapattırma noktasında çok müşkül durumda kalıyoruz.
Müşkül bir durumda kaldığımız diğer bir gündem maddesi de kadınların öldürülmesi. Bu hususta içinde bulunduğumuz durumu en iyi özetleyen gelişme, son yaşanan Pınar Gültekin cinayetiyle ilgili meşhur bir şarkıcı hanımın Twitter üzerinden yazdığı; katil Cemal Metin Avcı’ya seslendiği şu cümle oldu: “O kdr iri ve uzun bi kızı nasıl sığdırdın varile… Beton dökmek ne ya”.
Binlerce yorum yapılabilir, yapılmış zaten. Ancak dikkati çekici olan, bu korkunç cinayetin bu denli “sıradan”, hatta “saf ”, hatta “teknik”, hatta “esprili”, hatta “vay canına” şeklinde ifade edilmiş olması. Bu milyonlarca seveni, takipçisi bulunan meşhur kardeşimizin yalnız olduğunu, özel bir vaka olduğunu söyleyemeyiz elbette. 2020 Türkiye’si sadece aktüel siyaset tarafından kirletilen gündem maddeleriyle değil, ileri seviye şizoid arızaları bulunan insanlarımızla birlikte, geleceğe doğru güvenle ilerliyor!