Kasım
sayımız çıktı

Taş plaktan 45’liğe hafif müzik rüzgarı

1954’te Celal İnce’yle başlayan hafif müzik serüveni, 60’lı yılların sonlarında birçok ünlü ismi taşıyan, kitlesel bir alan yarattı. Siyasal-toplumsal alanda dünyada ve Türkiye’de yaşanan dönüşümler, müzikte de ses bulmaya başladı

Türkiye’de 50’li yılların yıldızları, halk ozanları, alaturkacılar ve tangocular. Pop henüz emekleme döneminde. Caz dışındaki Batı müziği türleri yeni yeni tanınıyor. Yavaş yavaş mambo’dan rumba’ya, rock’n’roll’dan twist’e, çarliston’dan ça-ça’ya birçok türde ürünler veriliyor.

60’ların başında ülkede art arda gece kulüpleri açılır, orkestralar kurulur. İlk rock’n’ roll orkestrası, Erkan Gürsal önderliğinde kurulan ve aralarında Durul Gence, Erkut Taçkın gibi isimlerin de bulunduğu Deniz Harp Okulu Orkestrası’dır. Ankara’da Sextet SSS fırtınası eserken karşılarındaki rakip, Yurdaer Doğrulu, Selçuk Ural, Gürer Aykal gibi isimleri buluşturan Jüpiterler’dir.

Erol Büyükburç, Türkiye’de pop müziğin ilk “kült” şarkıcısıydı.

1961’de, Ajda Pekkan’ı tanımamızdan bir yıl önce Tanju Okan çıkar ortaya. Aynı yıl, Erol Büyükburç’un çıkardığı taş plak (“Little Lucy”) bir milat olur. Plağın satış başarısı, popüler Batı müziğinin ilk büyük başarısıdır. Büyükburç, aynı zamanda Anadolu’da turneye çıkan ilk “hafif müzik” sanatçısı olacaktır.

60’lı yıllarda taş plaklar yavaş yavaş yerlerini 45’liklere bırakmaya başlar. İlk “hafif ” 45’lik, 1962’de, Galatasaray Lisesi’nde öğrenci olan Barış Manço ve grubu Harmoniler tarafından yapılır. Süheyl Denizci, İlham Gencer, Metin Ersoy, Tülay German, Alpay, dönemin öne çıkan isimleridir. Şanar Yurdatapan ve Doruk Onatkut’lu Kentet Dogo’nun “Kara Tren”i Batı tarzında yapılan ilk popüler türkü düzenlemesi olur. Fecri Ebcioğlu’nun “C’est Écrit dans le Ciel” şarkısına Türkçe sözler yazarak oluşturduğu “Bak Bir Varmış Bir Yokmuş”, sonradan “aranjman” olarak anılacak türün ilk “hit”idir. Fikret Şeneş ve Sezen Cumhur Önal, aynı tarihlerde, yazdıkları Türkçe sözlerle ünlenir. Türkiye’yi ziyaret eden (Adamo, Johnny Hallyday, Sacha Distel gibi) meşhur yabancı şarkıcılar, o dönemde Türkçe plaklar doldurur.

İlk Altın Mikrofon finalistleri turnede. (1965)

1962-66 arası bereketli: Cem Karaca’nın grubu Apaşlar, Fuat Güner ve Özkan Uğur’lu Kaygısızlar, içinden Üç Hürel’i doğrucak Selçuk Alagöz Orkestrası ve nicesini bu dönemde tanırız. Erol Evgin’in Moda’da sahneye çıkması da bu yıllara tekabül eder. 60’lı yılların ortalarından itibaren Ajda Pekkan, Ay-feri, Gönül Turgut, Zaliha, Zümrüt, Kamuran Akkor gibi kadın solistler adlarından söz ettirmeye başlar. Yine aynı yıllarda duyduğumuz üç “genç” isim, Timur Selçuk, Barış Manço ve Fikret Kızılok’tur. 1964’te, Tülay German’ın seslendirdiği “Burçak Tarlası”, adını yıllar sonra Moğollar’ın koyacağı Anadolu-pop’un başlangıcı ve ilk “hit”i olur.

Ajda Pekkan, 1961

1965’ten itibaren Hürriyet’in düzenlediği Altın Mikrofon Armağanı Yarışması, “Türkçe sözlü hafif Batı müziği” açısından bir dönüm noktasıdır: Bu türü, geniş kitlelerle tanıştırır. Yıldırım Gürses, Rana Alagöz, Erkin Koray, Silüetler, Mavi Işıklar farklı tarzlarda hit parçalarla öne çıkarlar. Apaşlar’ın beyni Mehmet Soyarslan’ın “Resimdeki Gözyaşları” ve “Bu Son Olsun” gibi besteleri ve bunları plak yapan Cem Karaca’nın performansı, 60’ların ikinci yarısına damgasını vurur.

Dünyada toplumsal muhalefetin, özellikle gençlik hareketlerinin kitleselleştiği 60’ların sonunda Türkiye de kaynamaya başlar. “Hafif müzik”te “protest” iklimin etkileri görülür. Yine bu dönemde, mini etekten kadın-erkek ilişkilerine toplumsal hayattaki deği- şimler ve modalar, sıklıkla müzikte dillendirilir. Soğuk Savaş yıllarıdır bunlar ve Ay’a ayak basıldığı 1969’da, “hafif müzik”, yepyeni rotalara yelken açmıştır.

Dost Amerika’dan “Oşt” Amerika’ya

1954’te İzmir Fuarı’ndaki Amerikan pavyonunda ücretsiz olarak dağıtılan bir plastik plakta “tango kralı” Celal İnce’nin seslendirdiği “Dostluk Şarkısı”, 1946’da USS Missouri’nin ziyaretiyle başlayan Türk-Amerikan flörtünün nişanesidir. Kore’ye gönderilen askerlere moral olsun diye yapılan plaklar da döneme ilişkin birer tarihi belge niteliğinde. Asker uğurlamada söylenen coşkulu şarkılar, yazık ki yerlerini kısa zamanda şehitler için yakılan ağıtlara bırakacak, dost Amerika algısı halk ozanlarının dilinde “Katil Amerika”ya dönüşecek. Âşık Ferhat’tan Oşt Amerika, Puşt Amerika, Mehmet Koç’tan Amerikan Köpeği gibi kızgın şarkılar gelecek.