Yaklaşık 40.000 yıl önce, insan boya maddesi kullanarak bir kayaya izini bıraktı. Böylece, sonraki binyıllarda durmak bir yana, daha da hızlanan bir serüven başladı. 21. yüzyılda akıllı telefonlar ve tabletlerle beraber ilerleyen sosyal medyanın yaygınlığı, yontma taş devri insanının hayal bile edemeyeceği bir gelişmedir. Gezi olaylarıyla uygarlık belleğine elektronik olarak kazınan veriler de bu küresel yaygınlığı gösteriyor.
Bağlantılar
Braketlerin tarihi, bir anlamda mesajların tarihidir. Bıraktıkları resimler yoluyla tarih öncesi insanlarla iletişim kurabiliriz. Mezopotamya, Çin ve Mısır uygurlıklarının kurucuları hakkında, kile, tahtaya ve Papiruslara bıraktıkları kalıtlar sayesinde bir çok şey biliyoruz. Orta çağ insanın gündelik hayatı bize kendini parşömende gösteriyor. 15. yüz yılın keşfi olan matbaa sayesinde insanlığın kültürel mirası kayda alınmış durumda. Ama yeni binyılda karşımıza yeni bir teknoloji çıkıyor: gittikçe artan bir hızla ve akıl almaz boyutlarda veriyi depolama becerisine sahip elektronik arşivleme.
Sosyal medyanın direnişteki rolü
Occupy Wall Street’ten Arap Baharı’na, sosyal medya son yıllardaki en büyük politik gösterilerin merkezinde. Bu gidişata katılan Türkiye’deki Gezi Parkı protestolarının Twitter’daki yansiması, New York Universitesi Sosyal Medya ve Siyasi Katılım (SMaPP) laboratuvarının yaptığı araştırmayla bize sosyal medyanın halk eylemlerine sağladığı katkıyı gösteriyor.
31 Mayıs Cuma günü saat 16:00’dan sonraki ilk 24 saatte protestolarla ilgili en az 2 milyon hashtag gönderildi.
Twitter gün boyu hareketliydi. Geceyarısından sonra bile dakikada 3.000’den fazla tweet atıldı.
Tweetlerin yaklaşik % 90’ı Türkiye’den, % 50’si Istanbul’dan geldi. Mısır devriminde ise sadece % 30’u ülke icindendi.
Tweetlerin ortalama % 88’i Türkçe’ydi.
Merkez medyanın olayları ele almamasına istinaden oluşturulan #BugünTelevizyonlarıKapat hashtagi 50.000’den fazla tweette kullanıldı.