Eylül 2024 Sayımız Çıktı

Teşhis-ameliyat hekimde bakım-iyileştirme hemşirede

12 MAYIS ULUSLARARASI HEMŞİRELER GÜNÜ

Modern hemşireliğin kurucusu Florence Nightingale’in (1820-1910) doğduğu gün olan 12 Mayıs, dünyada ve Türkiye’de Uluslararası Hemşireler Günü olarak kutlanıyor. Kırım Savaşı (1853-56) sırasında Selimiye Kışlası’nda hasta ve yaralı askerlerin bakımını sağlayan Nightingale’den bugüne, Türkiye’de hemşireliğin gelişimi ve profesyonelleşmesi.

Hemşirelik, çağlar boyun­ca bilim ve teknolojideki ilerlemelerin yanısıra toplumun değişen sağlık ihtiyaç­larına göre gelişti, evrildi. Ne var ki hemşireliğin öteden beri esas olarak kadınlar tarafından üstle­nilmesi ve evlerde gerçekleşmesi sebebiyle; bu mesleğin köklerini saptamak pek kolay değil. Tarih yazıldığından beri insanlar hasta ve yaralılarla ilgilenmişler ve bakım eylemi hep olagelmiş. Bakıcı rolü geleneksel olarak kadınlara, şifacılara, şamanlara düşmüş; doğrudan gözlem ve de­neme-yanılma yoluyla öğrenilen bilgi ve tecrübe nesiller boyunca hem birikmiş hem de ustalardan çıraklara aktarılmış.

19. yüzyılın ortalarına kadar, bir meslek olarak görülmeyen hemşireliğin kurumlaşmasıda mümkün olmamıştı. Kırım Savaşı (1853-56) sırasında Seli­miye Kışlası’nda beraberindeki bir grup gönüllü kadın ile hasta ve yaralı askerlerin bakımını sağlayan Florence Nightingale, bu faaliyetler sayesinde ölüm oranının ciddi biçimde düştü­ğünü rakamlarla ortaya koydu. Nightingale, hemşirelikte ilk defa epidemiyolojik çalışmaları ve istatistiksel yöntemleri haya­ta geçirdi, hastane kurallarını düzenledi. Bir meslek olarak hemşireliğin ilk tanımını da 1859’da Florence Nightingale yaptı; 1860’ta Londra’da ilk sekü­ler hemşire eğitim kurumu olan St. Thomas Hemşirelik Okulu’nu açarak hemşireliğin saygın bir meslek olarak hayata geçmesini sağladı (Florence Nightingale: Hemşireliğin Ötesinde, #tarih, s: 62, Temmuz 2019).

Tip-Tarihi-1
Amiral Bristol Hemşirelik Okulu 1929 mezunları (Nuran Yıldırım, Türkiye’de Hemşirelik Tarihi, 2014).

Bizde ise 14 Mart 1827’de Tıbhane-i Amire’nin kurulması bir milat olmuş ve tıbbın yönü artık eski usullerden çağın bilimsel yöntemlerine doğru çevrilmişti. Dönemin normlarına uygun hekimler ye­tişmeye başlamış olsa da, yardımcı sağlık personeli geleneksel usta-çırak usulüyle çalışıyordu. Osmanlı toplumunda çocuk ölümlerinin sık olması ebelerin eğitimsizliğine bağlanı­yor; 1842’de çıkarılan bir fer­manla, ebelere eğitim verileceği ve diplomasız ebelere çalışma ruhsatı verilmeyeceği ilan edi­liyordu. 1842-43 eğitim yılında Tıbbiye-i Şahane’de 2 yıllık ebe sınıfı açıldı. Ebe sınıfı yalnızca eğitimli ebeler değil hastabakıcı­lar da yetiştirecek ve hemşirelik eğitiminin de yolunu açacaktı. 1889’dan itibaren ebe sınıfı programına teorik ve uygulamalı “hastabakıcılık usulü” dersleri de eklendi.

1898’de açılan Gülhane Seriri­yat Hastanesi’nde ilk defa hasta­bakıcı eğitiminin yanısıra düzen­li hastane hemşireliği de başladı. Dr. Robert Rieder’in yönetimin­deki hastanede Almanya’dan gelen rahibe hastabakıcılar çalışıyordu; “şvester” (schwes­ter- kız kardeş) diye hitap edilen bu kadınlara, zamanla “hemşire” diye hitap edilir olmuştu. Farsça kökenli hemşire (hem-şîre, aynı sütten) sözcüğü, kız kardeş anla­mında kullanılıyordu. Türkiye’de hemşirelik hizmetlerinde ilk örnekleri oluşturan bu kadınlar, mesleklerinin farkına varıl­masında ve benimsenmesinde büyük rol oynadılar. 1907’de Londra’da yapılan Kızılhaç Kongresi’ne katılan ve Florence Nightingale ile tanış­ma fırsatı bulan Dr. Besim Ömer Paşa, hemşireliğin bir meslek ol­duğuna ve eğitim gerektirdiğine kanaat getirmişti. Yurda döndü­ğünde hemşirelere olan ihtiyacı ve bir hemşire okulunun açılması gerektiğini Hilal-i Ahmer Cemi­yeti’ne bildirdi. 1912’de Washin­gton’da yapılan Kızılhaç Kongre­si’ne de katılan Dr. Besim Ömer Paşa, “Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti’ne Tekliflerim” başlığı ile kaleme aldığı raporda hemşire okulları açılmasının zarureti­ni yineleyecekti. Bu haklı istek ancak cumhuriyet döneminde gerçekleşecek ve Dr. Besim Ömer Paşa, Türkiye’de modern hemşi­reliğin kurucusu olacaktı.

Trablusgarp Savaşı’nda yaşa­nan ağır kayıplar sağlık hizmet­lerinin yetersizliğini meydana çıkardı ve Hilal-i Ahmer Cemiyeti 1912’de İstanbul-Kadırga’daki hastanede ilk defa gönüllü ka­dınlar için 6 aylık bir hemşirelik kursu açtı. Bu kursu bitirenler, Balkan Savaşları ve 1. Dünya Savaşı cephelerinde gönüllü hemşirelik yapanlar olacaktı.

Tip-Tarihi-2
Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nde yapılan hemşirelik derslerinde Besim Ömer Paşa ve öğrencileri (Nuran Yıldırım, Türkiye’de Hemşirelik Tarihi, 2014).

Amiral Bristol Hemşirelik Okulu, Türkiye’de hemşirelik alanında formel eğitim veren ilk kurum oldu. 1920’de İstanbul’da Amiral Bristol Amerikan Has­tanesi’ne bağlı “Hasta Bakıcılık Dershanesi” olarak kuruldu; cumhuriyetin ilanından sonra yabancı okul statüsünde öğre­nimini sürdürdü; eğitim süresi 1931’e kadar 2 yıl 6 ay iken daha sonra 3 yıla çıkarıldı. 1957’de eği­tim süresi 4 yıla çıkarılan kuru­mun diplomaları Millî Eğitim Ba­kanlığı tarafından onaylanarak, okula “Amiral Bristol Hastanesi Özel Hemşire Sağlık Koleji” adı verildi. Okulun adı 1976’da “Ami­ral Bristol Hemşirelik Lisesi”, 1981’de de “Amiral Bristol Sağlık Meslek Lisesi” olarak değiştirildi. 1991’de kapatılma kararı alınan okul, 1992-1993 eğitim yılında Millî Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı onayı ile lise sonrası 2 yıllık bir programla eğitime devam etti. 1998-1999 eğitim yılında bu program kaldırılarak yüksek okula dönüştürüldü. Günümüzde “Koç Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu” olarak eğitime devam etmektedir.

Kızılay Özel Hemşirelik Lisesi ise Türkiye’nin ilk ulusal hemşi­relik okuludur. 1. Dünya Savaşı ve Millî Mücadele yıllarında eğitimli hemşireliğin önemi anlaşılmış, 1924’te İstanbul’da yapılan Hilal-i Ahmer Kongresi’nde Aksaray Sinekli Bakkal Kazasker Ali Bey Konağı’nda hemşirelik okulu açılmasına karar verilmişti. Bu konak Halide Edip Adıvar’ın gelin gittiği, içinde yaşadığı yıllarda Sinekli Bakkal romanını yazdığı konaktı ve hemşire mektebi yapılmak üzere Kızılay’a bağış­lanmıştı.

Tip-Tarihi-4
Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin yardım çalışmalarına gelir toplamak amacıyla bastırdığı kartpostallarda hemşireler (üstte). 23 Haziran 1941 tarihli Vakit gazetesi haberi.
Tip-Tarihi-3

Böylece cumhuri­yetin ilk hemşire okulu 1925’te Hilal-i Ahmer Cemiyeti tarafından “Hilal-i Ahmer Has­tabakıcı Mektebi” adı ile İstanbul’da 16 öğrenciyle eğitime başladı. İlk 10 yılında ka­bul şartları “okur-yazar, iyi ahlak sahibi ve vücutça sağlam olmak” diye belirlenmişti. 1936’dan itibaren ortaokul mezunu kız öğ­rencileri kabul eden parasız yatılı okulun öğrenim süresi 2 yıl 3 ay­dan 3 yıla çıkarıldı. 1958’den iti­baren 4 yıllık ebelik ve hemşire­lik programına geçen okul, 1974 sonrası giriş sınavı ile öğrenci kabul etmeye başladı. 1995-1996 Yüksek Sağlık Şurası’nda alınan “temel hemşirelik eğitiminin üniversite düzeyinde verilmesi” kararı gereğince, sağlık meslek liselerinde hemşirelik eğitimine son verildi ve okul da 2000’de son mezunlarını verdi.

Kızılay Özel Hemşirelik Lisesi, kurulduğu 1925’ten 2000’e kadar 2.718 hemşire mezun vermişti. 2000-2004 arasında “Kızılay Özel Sağlık Meslek Lisesi” olarak acil tıp teknisyenliği ve laboratu­var teknisyenliği bölümlerinde eğitime devam eden okul, 2004’te Türkiye Kızılay Derneği’nin aldığı kararla eğitim faaliyetine son verdi.

Askerî Hemşirelik Okulu 1939’da Ankara’da Millî Savun­ma Bakanlığı’na bağlı olarak açıldı. 1947’de kapatılan okulun öğrencileri Kızılay Özel Hemşire Okulu’na devredildi. Okul, 1972- 73 ders yılında Gülhane Askerî Tıp Akademisi’nde yeniden sağlık meslek lisesi olarak açıldı.

Tevfik Sağlam Hemşirelik Lisesi, 1943’te Verem Savaş Der­neği İstanbul Erenköy Sanator­yumu’nda tüberküloz hemşiresi yetiştirmek üzere 2 yıllık bir okul açtı; daha sonra Sosyal Sigortalar Kurumu’na bağlanarak öğretim süresi 4 yıla çıkarılan okul, SSK Sağlık Meslek Lisesi adını aldı.

1946’dan itibaren Türkiye’nin pek çok şehrinde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’na bağlı hemşi­re, laborant, ebe yetiştiren “Sağlık Kolejleri” açıldı. 1946’da ilk olarak Haydarpaşa Numune ve 1947’de Şişli Çocuk Hastanesi’nde açılan hemşire-laborant okullarını; 1949’da Ankara; 1952’de Erzu­rum, Trabzon, Sivas ve İzmir; 1953’te Diyarbakır ve diğer illerde açılan okullar izledi. Açılış amacına göre hemşire, laborant ve ebe yetiştirilen bu okullarda 1958’e kadar ortaokuldan sonra 3 yıl olan eğitim süresi 4 yıla çıka­rıldı. Sağlık Kolejleri adıyla anılan bu okullar 1976’da Sağlık Meslek Liseleri oldu. 1955’te açılan Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu, Avrupa ve Türkiye’de üniversite düze­yinde eğitim veren ilk hemşirelik okulu oldu. 1961’de Hacettepe Üniversitesi, İstanbul’da Floren­ce Nightingale, 1982’de Atatürk ve Cumhuriyet Üniversiteleri, 1985’te Gülhane Askerî Tıp Akademisi; daha sonraki yıllarda Marmara, Dokuz Eylül, Gazi Üni­versiteleri’ne bağlı Hemşirelik Yüksek Okulları açıldı.

1985’te meslek yüksek okullarının 2 yıllık hemşirelik programları ve 1991’de Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fa­kültesi’nin Hemşirelik Önlisans Programı açıldı. 1996’da Ba­kanlar Kurulu kararıyla sağlık meslek liseleri, sağlık hizmetleri meslek yüksekokulları, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakül­tesi hemşirelik, ebelik ve sağlık memurluğu programına öğrenci alınmasına son verildi. Bugün birçok üniversitede yer alan hemşirelik fakültelerinde eğitim süresi 4 yıldır ve lisans diploması verilmektedir.

Hemşirelik alanında ilk defa Hacettepe Üniversitesi’nde 1968’de yüksek lisans ve 1972’de doktora programları açıldı. Günümüzde birçok üniversitenin yüksek lisans ve doktora prog­ramları vardır.

Tip-Tarihi-5
Hilal-i Ahmer Cemiyeti, Cağaloğlu Hastanesi sağlık heyeti, 1915.

1933’te İstanbul’da gönüllü hemşireler tarafından kurulan Türk Hastabakıcılar Cemiyeti, 1943’te yeniden düzenlenerek Türk Hemşireler Derneği adını aldı. Günümüzde birçok ilde şubesi olan Türk Hemşireler Der­neği, 13 Haziran 1949’da Ulusla­rarası Hemşireler Konseyi (ICN-International Council of Nurses) üyesi oldu. 1954’te “6283 Sayılı Hemşirelik Kanunu” yürürlüğe girerken, mesleğin statüsünü koruyucu yasal önlemler geti­rildi. 2007’de yenilenen kanunla erkekler de mesleğe girerken, hemşire unvanını almak için fakülte ve yüksekokul mezunu olma şartı getirildi.

Hemşireliğin profesyonel bir meslek olduğu, Uluslara­rası Hemşirelik Konseyi (ICN) tarafından 1975’te Singapur’da onaylandı. Bu tanıma göre hem­şire, temel hemşirelik öğretim programını tamamlayarak ülkesinde bu mesleği uygulamak üzere nitelik ve yetki kazanmış, yetkisi onaylanmış profesyonel kişidir.

Tip-Tarihi-Kutu-Nesime
Nesime Dölen

BALKAN VE ÇANAKKALE SAVAŞI

İlkler: Nesime Dölen ve Safiye Hüseyin Elbi

Tip-Tarihi-Kutu-Safiye
Safiye Hüseyin Elbi

İlk Türk hemşirelerden Safiye Hüseyin (Elbi) ve kardeşi Nesime (Dölen) Ha­nım, Balkan Savaşı’nda İngiliz Kızılhaç Cemiyeti’nin kurduğu Asâr-ı Atika Müzesi Hastanesi’nde görevlendiril­di. Burada hasta ve yaralı askerlere bakan, ayrıca ameliyat hemşireliği de yapan iki kardeşe, İngiliz Kızılhaç ve Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyetleri tarafından madalya verildi. Balkan Savaşı’nın ardından Nesime Hanım hemşirelikten ayrıldı; ablası Safiye Hüseyin Çanakkale’den İstanbul’a ağır yaralıları taşıyan Reşit Paşa gemi­sinde görev yaptı. 1925’te açılan Kızılay Hemşirelik Okulu kurucularından oldu; Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin 1921’de verdiği Florence Nightingale Madalyası’nı aldı. 1933’te kurulan Türk Hasta Bakıcılar Cemiye­ti’nin kurucu üyesi Safiye Hüseyin Elbi, cemiyetin başkanlığını da üstlendi. Safiye Hüseyin Elbi 1964’te, Nesime Dölen 1976’da vefat etti.

(Türkiye’nin Florence Nightingale’i: Safiye Hüseyin Elbi. Muzaffer Albayrak; #tarih: s. 70, 2020)

ÜNİVERSİTELİ UZMAN

Esma Deniz: Türkiye’nin ilk ‘yüksek’ hemşiresi…

Tip-Tarihi-Kutu-Esma

Kavala 1902 doğumlu Esma (Deniz) Ha­nım, Çamlıca İnas Sultanisi’ni 1922’de bitirdi ve aynı yıl Amiral Bristol Hemşire­lik Okuluna girdi; 2 yıl 3 ay süren eğitimin ardından 1924’te mezun oldu. Okulda öğretmen ve uygulama hemşiresi olarak çalışan Esma Hanım; ardından yüksek öğrenim için Columbia Üni­versitesi’ne gitti ve 1929’da hemşirelik lisans, 1930’da yüksek lisans diploması alarak yurda döndü. 1931’den itibaren önce Hıfzıssıhha Enstitüsü’nde çalıştı. 1937-1943 arasında Kızılay Hemşirelik Okulu’nda öğretmenlik, 1945’e kadar ise yöneticilik yaptı. Amiral Bristrol Hemşirelik Okulu’nda, Şişli Hemşire Ebe ve Laborant Okulu’nda müdür olarak hizmet veren Esma Deniz, sonraki yıllar­da Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’n­da, Hacettepe Hemşirelik Yüksekoku­lu’nda, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Enstitüsü’nde de çalıştı; 1972’de emekli oldu.

1985’te yapılan bir röportajda “hemşirelik mesleğine ilgi duymamın kökenleri savaşlardan, özellikle Millî Mücadele’den kaynaklanıyor. Ülke­mizin işgal edildiğini görmek üzüntü vericiydi hatta daha doğrusu kabul edilemez bir şeydi… Ülkeme hizmet et­mek istedim. Hemşirelere ihtiyaç oldu­ğu aşikardı…” diyordu. 1933’te gönüllü hemşireler tarafından İstanbul’da kurulan Türk Hastabakıcılar Cemiyeti, 1943’te yeniden düzenle­nerek Türk Hemşireler Derneği adını aldı ve Esma Deniz derneğin ilk başkanı seçildi. 1954’teki 6283 Sayılı Hemşirelik Kanunu’nun hazırlanma aşmasında da aktif olarak çalışan Esman Deniz, 21 Temmuz 1997’de hayata veda etti.

Tip-Tarihi-Kutu-Fahrunnisa

VAKIF-OKUL-FAKÜLTE

Fahrünnisa Seden: Nightingale’in izinde

1907 İstanbul doğumlu, 1926 Arnavutköy Ame­rikan Kız Koleji mezunu Fahrünnisa Hanım, aynı yıl ABD-Detroit’te başladığı Henry Ford Hemşirelik Okulu’ndan 1929’da mezun oldu. 1947’de Atlantic City’de yapılan 9. Uluslararası Hemşirelik Konseyi’ne katılan Fahrünnisa Seden; burada edindiği izlenimlerinden yola çıkarak Florence Nightin­gale’in hemşireliğin temellerini attığı Türkiye’de onun adı ile anılan bir eğitim kurumu meydana getirme fikrini geliştirdi. Bu doğrultuda 22 Mart 1956 Florence Nightingale Hemşire Mekteple­ri ve Hastaneleri Vakfı’nı kuracak; 1961’de ise Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’na bağlı olarak Florence Nightingale Hemşirelik Yüksek Okulu’nu öğretime açacaktı (1975’te İstanbul Tıp Fakülte­si’ne, 1982’de İstanbul Üniversitesi’ne bağlanan okul, günümüzde Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi olarak İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa çatısı altındadır). Halk Sağlığı Niçin? Nasıl? (İtimat Kitabevi, İstanbul 1968) kitabının yazarı olan Fah­rünnisa Seden, 1984’te vefat etti.