Türkiye’nin bir süredir kilitlendiği seçimler, Recep Tayyip Erdoğan’ın (RTE) 20 yıllık iktidar dönemini devam ettireceğini ortaya koydu. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, tek bir liderin bu kadar uzun bir iktidar süresi ilk defa gerçekleşiyor (“Uzun adam”). Ülkemizin içinde bulunduğu ciddi sıkıntılara rağmen, milletimizin 2.5 milyon üzerinde bir farkla tekrar RTE demesi karşısında, öncelikle cumhurbaşkanını tebrik etmek gerekir.
İkinci sırada ise bu sonuçlar karşısında kimi insanlarda ve çevrelerde izlenen; kabul edilemez bir yaklaşıma dikkati çekmek önemlidir: “Bu millet adam olmaz!”. Bu yaklaşımın sahipleri, ortaya çıkan sonuçta kendi sorumlulukları da bulunduğunu hiçbir zaman kabul etmez ama gerçeğin bir parçası da budur. Zaten her ne kadar bir deyim olsa ve “adam kazandı” dense de bu seçimlerde muhalefetin motoru kadınlar olmuş; sandık başlarında saatlerce çalışan bu insanlar, evlerine dönüp TV-telefon başına geçen erkeklerle kıyas kabul etmeyecek bir performans sergilemiştir. Türkiye’nin kadınları, Millî Mücadele’den bu tarafa ülkemizin gururudur.
Üçüncü sırada umut vardır: Türkiye seçmeninin neredeyse tam yarısı, değişim için oy vermiştir. İktidarın, devlet mekanizmasının büyük imkanlarını siyasete seferber etmesine karşılık 25 milyonun üzerinde vatandaş “önce ahlak”, “önce çocuklar ve milletin geleceği” demiştir. Bugüne kadar esas olarak, hatta neredeyse tam olarak bir reaksiyon politikası izleyen; “karşı taraf” ayrımcılığı üzerinden siyaset yapan iktidar temsilcilerinin; bu dönemde milletin tamamını düşünen bir aksiyon içinde bulunması gerekir. Muhalefetin de eksiklerini görmesi, iğneyi önce kendine batırması, hemen karşı tarafı suçlamak yerine kendini revize etmesi ve yenilemesi beklenir.
Bu ülke 10 yıllık savaşa (1912-22) ve tarifsiz acılara rağmen, “Biz bu coğrafyada kalıcıyız ve başımıza buyruk yaşarız” diyebilen insanlar tarafından kuruldu. Bu zaman zarfında, ülkeyi daha da ileriye taşıyan, hatta kimi zaman bu ülke insanlarını bile şaşırtan başarılara imza attık. Umudumuzu hep canlı tuttuk. Evet, gereken devamlılığı tam olarak gösteremedik; “şimdiki zamanlar”ın içine sıkışarak çocuklarımızın geleceğini pek sağlam kuramadık. Ancak, değişen-dönüşen dünya içerisinde, çok sorunlu ve hassas bir coğrafyada ayaklarımızın üzerinde durduk. Artık sadece durmayacağız ve cumhuriyet-demokrasi yolunda gelecek nesiller için daha çok çalışmaya devam edeceğiz.
Bu sayımızda cumhuriyet döneminde “enseyi karartmadık” dediğimiz, kişisel başarıların ötesinde, toplumsal kazanım oluşturan hadiseleri ele aldık.