Kasım
sayımız çıktı

Yaklaşık 1000 yıllık bir miras: Karma eğitim


“Mektebde onunla oldu hem-dem /Bir nice melek misâl kız hem

Bir saf kız oturdu bir saf oğlan/ Cem oldu Behişt’e hûr ü gılman”

Fuzulî 1500’e doğru Türkçe şiirleştirdiği Leylâ ile Mecnun öyküsünde, kız-erkek karma eği-timöğretimin önemini bu dizelerle vurgular. Dünün Osmanlı dünyasında, mahalle veya sıbyan mekteplerindeki gelenekçi ilköğretimde, okul veya dersliklerde, semtin-mahallenin köyün kız/erkek çocukları bir aradaydı. Bu ilk basamak eğitimlerinin, yüzyıllar öncesine dayanan bir geçmişi var. Anadolu’ya göçen Türkler de bu geleneği benimsedi. Bu yalın öğretinin, İlkçağ’daki bilge eğitmenlere ulaşan bir başlangıcı söz konusu: Kolay, doğal, ama önemli bu öğreti geleneğinin amacı, kız erkek ayrımı yapmadan çevrenin yeni yetme çocuklarını yeterli bilgi ve ahlakla donatmaktı. Çocuklara Homeros’tan, daha eski veya daha yakın bilgelerden öyküler, destanlar ezberletilirdi. Eğitmenler, eğitecekleri çocukları kız/erkek diye değil, yetilerini ölçerek kendileri seçer, giderleri ise aileler karşılardı. Benzeri uygulamalar Cahiliye dönemi Araplarında da vardı ve belki Sümer mektebine dayanıyordu. Uzakdoğu dünyası ayrık tutulursa, Doğu-Batı ortak coğrafyasındaki bu Anadolu çıkışlı “karma” eğitim/öğretim, eğitim tarihinin başlangıcıdır. Osmanlı mahalle, sıbyan ve numune mektep-lerinde, cumhuriyet ilkokullarında da zorunlu karma eğitim öğretim bu tarihsel geleneğe dayanır. Amaç, 6-11 yaş gruplarına kız/erkek ayrımı yapmadan anadili öğretmek, vatan ve ulus bağlarını güçlendirmek, yeni nesilleri ahlak ve vatandaşlık bağlarıyla kaynaştırmaktır.

***

1946’da Divriği-Atatürk İlkokulu 1. sınıfında ilk defa sıraya oturtulduğumda, öğretmenlerimiz Adil Bey, “bir kız bir erkek” ilkesiyle olacak, yanıma Arşaloz Kıskan’ı oturtmuştu. Arşaloz hastalandı, okula gelemedi. Evleri okula yakındı. Öğretmen beni ve yeni sıra arkadaşım Feride’yi “geçmiş olsun” ziyaretine göndermişti. Öldüğünü duyunca sınıfça ağlaşmıştık. Neredeyse 1000 yıllık karma eğitim öğretim gözardı edilerek 21. yüzyılda gündeme getirilen “kızlara ayrı okul” düşüncesi bir kabus, uğursuz bir düştür. Bir tarih anısı: Sultan Abdülmecid’in annesi Bezmiâlem 1848’de Cağaloğlu’nda ilk-orta sınıfları olan Valide Mektebi’ni yaptırınca, okulun açılışı günü Abdülmecid de oğlu Şehzade Murad’la kızı Fatma Sultanı da getirerek bu karma okula yazdırmıştı.

Ağustos sayısı tüm Türkiye’de bayide ve web sitemizde!