Eylül 2024 Sayımız Çıktı

Tesadüfen ortaya çıktı Alman uzmanlar tanımladı!

PÎRÎ REİS HARİTASININ BULUNMASI VE AÇIKLAMASI

1513 tarihli Pîrî Reis Haritası, 9 Kasım 1929’da Topkapı Sarayı’nın müzeye dönüştürülmesi çalışmaları sırasında Alman biliminsanları Adolf Deismann ve Paul Kahle tarafından bulundu ve tanımlandı. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk haritayı Ankara’ya getirtip bizzat inceledi ve devlet matbaasında basılarak çoğaltılmasını sağladı.

Pîrî Reis Haritası olarak bilinen, 1513 tarihli, 87cm x 63cm ölçülerinde ceylan derisine yapılmış harita, sağ tarafta Avrupa ve Afrika kıtalarının batı kısımlarını, sol tarafta da Antiller ve Güney Amerika kıyılarını gösterir. Haritanın sağ tarafında Afrika kıtasının üzerinde Pîrî Reis tarafından yazılan açıklamala­rın yarısı mevcut, diğer yarısı kesilmiştir. Bu durum, elimiz­de bulunan bu haritanın tam boy bir dünya haritasının bir parçası olduğunu, diğer parça veya parçalarının (Avrupa ve Asya kıtaları ile Afrika kıtası­nın doğusunu gösteren kısım) kaybolduğunu göstermekte­dir. Buradan anlaşılır ki Pîrî Reis, 1513’te dünyanın bilinen kısımları (Asya, Avrupa, Afrika) ile yeni keşfedilen kısımlarını (Antiller, Güney Amerika) bira­raya getiren bir dünya haritası oluşturmuştur. Pîrî Reis, hari­tasının üzerine kimi çizimler yapmış, kenarlarına açıklayıcı notlar yazmıştır.

Kapak-Dosyasi-Harita-1
1933’te bastırıldı 1929’da bulunan Pîrî Reis haritası 1933’te Türk Tarih Kurumu başkanı Yusuf Akçura tarafından hazırlanıp, basılmıştı. Hasan Fehmi Bey tarafından günümüz Türkçesine aktarılan ve numaralandırılan haritanın açıklamalarını ve ayrıntılarını olduğu gibi yayımlıyoruz. Metindeki numaralandırmalar haritanın üzerine tarafımızca yerleştirilmiştir.

Pîrî Reis Haritası, 9 Kasım 1929’da Topkapı Sarayı’nın mü­zeye dönüştürülmesi çalışma­ları sırasında Alman bilimin­sanları Adolf Deismann ve Paul Kahle tarafından bulundu ve ta­nımlandı. Haritanın üzerindeki notlar, eski ve bozuk yazıları okumakta uzman Hasan Fehmi Bey tarafından Latin harflerine akta­rıldı. Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkanı Yusuf Akçura, 1933’te basılan ve burada sunduğumuz harita ve çev­rimyazılarından oluşan kitabı ha­zırladı. Cumhur­başkanı Mustafa Kemal Atatürk haritayı Anka­ra’ya getirtip bizzat ince­ledi ve devlet matbaasında basılarak çoğaltılmasını sağladı. 1933’te TTK tarafından bastırılan Pirî Reis Haritası adlı kitap, haritanın bulunuşu ve önemi hakkında bilgi ver­mektedir.

Hasan Fehmi Bey’in okumuş olduğu açıklayıcı yazılar, TTK kitapçığında numaralandı­rılmış hâlde verilmiştir. Bu açıklama yazılarının harita üzerindeki yerini okurlarımıza göstermek için, ilk numaradan son numaraya kadar harita üze­rinde numaralandırdık. Aynı zamanda okurlarımıza kolaylık olması için, günümüzde alışı­lagelmiş olduğu üzere haritayı kuzey yönü yukarı gelecek şe­kilde konumlandırdık. Haritaya bakıldığında sağ tarafta Avrupa ve Afrika kıtaları, sol tarafta Antiller ve Güney Amerika’nın doğu kıyıları görülmektedir.

Muzaffer Albayrak

PİRİ Reis haritası, Topkapı Sarayının kadîm eser­ler müzesi haline getirildiği sıralarda, Millî Müze­ler Müdürü Halil Ethem Beyefendi tarafından, 1929 senesinde, bulunmuştur. Halil Ethem Beyefendi, bu haritayı, o zamanlar İstanbulda misafir bulunan Ala­man coğrafyacılarından Prof. Kahle ile birlikte tetkik ederek, tetkiklerinin neticesini, 1931 senesi Eylû­lünde Layden’de in’ikat eden XVIII inci Müsteşrikler Kongresine bildirdi. Muhterem Türk âliminin bu ha­beri, ilim âleminin nazarı dikkatini celbetti, maruzası İtalyan ve İspanyol dillerine tercüme olunup, tabı ve neşredildi; Viyana Üniversitesi Coğrafya Profesörü Oberhummer tarafından da 1931 senesi Kânunu­evelinde, Viyana Akademisine bu keşfe dair izahat verildi.

Bazı Türk ve ecnebi gazeteler de Kristof Kolomb’un haritası unvanile mevzuubahsimiz olan haritadan, noksan ve hatalı bir surette bahse girişmiş olduk­larından, Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti, bu hataların tashihi maksadile Londra’da çıkan “The Illustrated London News,, adlı resimli mecmuaya bir makale ile haritadan ve Piri Reisin “Bahriye,, adlı kitabındaki re­simlerden fotoğrafiler çıkartıp gönderdi; bu makale ve resimler İngilizce mecmuanın 23 Temmuz 1932 tarihli nüshasında intişar etti.

Profesör Kahle “Forschungen und Fortschrifte,, mecmuasının Temmuz 1932 tarihli nüshasında bu mevzua dair bir makale neşretti. Profesör A. Deis­mann dahi 1933 senesi, Berlinde tab’olunmuş “For­schungen und Fund im Seray,, adlı bir tetkikname­sinde, Piri Reis haritasından bahsetti.

Nihayet Profesör Kahle, “Die Verschollen Colum­bus Karte von 1498 — In einer Türkischen — Welt­karte von 1513,, adlı bir risale yazıp 1933 senesinde neşretti. Bu risale Piri Reis haritasına dair hayli malû­matı ve haritanın iki parçasının fotoğrafilerini ihtiva etmektedir.

Yukarda yazılan kısa bibliografya gösteriyor ki Piri Reis haritası, coğrafya âlimlerini alâkadar etmiş ve az zamanda bunun üzerine epey çalışılmıştır.

Millî tarih meselelerine derin vukufla verdikleri bü­yük ehemmiyet malûm olan Türkiye Cümhuriyeti Re­isi Gazi Mustafa Kemal Hazretleri, Piri Reis haritasını, Ankaraya getirterek bizzat tetkik buyurdukları gibi, Devlet Matbaasında fac-simile usulile teksirini de emreylediler. Cümhuriyet Hükûmetinin itina ve him­meti sayesinde en mükemmel matbaalar seviyesi­ne ermiş olan Devlet Matbaası, bu haritayı aslından farksız denebilecek bir surette tab’a muvaffak oldu.

***

Bu haritayı vücuda getiren Piri Reis, XV inci as­rın son rub’unda Türklerin Akdeniz Amirali bulunan meşhur Kemal Reisin kardeşi oğludur. Tarih, Piri Beyin en son resmî vazifesi olarak, Kızıl Deniz ve Umman Denizi donanmalarının Amirallığını tespit eder.

Piri Reis Donanma Kumandanlığı vazifesini ifa ettiği gibi, o zamanın denizcilik ilimlerile de meşgul olmuş­tur. Reisin denizcilik nazariyatındaki kudret ve meha­retini, mevzuubahsimiz harita ile Bahriye adlı kitabı açık göstermektedir. “Bahriye,, Akdenizle o zamanlar Akdeniz kıyılarında bulunan şehir ve memleketleri tarif ve tersim ettiği gibi, denizciliğe, gemiciliğe dair de mühim malûmat verir.

Piri Reis, haritasını 1513 senesi Gelibolu şehrinde inşa ve tersim etmiştir; ve bu tarihten dört sene son­ra, yani 1517 de, Mısır Fatihi Sultan Selim I. e. Mısırda bulunduğu sıralarda bizzat takdim eylemiştir.

Harita, parşömen üzerine, renkli olarak, itina ile ya­pılmıştır.

Piri Reis haritasının elde mevcut kısmı, büyük kıt’a­da bir dünya haritasının bir parçasıdır. Haritaya dik­katle bakanlar, şark tarafı kenarlarındaki haşiyelerin yarı yarıya kesilmiş olduğunu göreceklerdir. Bundan da istihraç olunabilir ki asıl harita dünyanın o zaman­lar malûm olan kısımlarını, yani Avrupa, Asya ve bir kısım Afrika ile Amerikanın keşfedilmiş parçalarını göstermekte idi.

Müellif, haritasının bir haşiyesinde, haritayı te­lif ederken görmüş ve tetkik etmiş olduğu haritaları tafsil ile beyan eder: Antil kıyılarını tarif eden haşiye­de işbu sahiller ve adalar için Kristof Kolombun hari­tasından istifade ettiğini söyler; amcası veya dayısı Kemal Reisin yanında esir olarak bulunan ve Kristof Kolomp ile üç defa Amerikaya gittiğini ifade eden bir İspanyolun sefer hakkındaki rivayetlerini tespit eder; Cenubî Amerika sahillerine ait haşiyelerde dört Por­tekizin yeni telif olunmuş haritalarını da gördüğünü beyan eyler. Kristof Kolombun haritasından istifade ettiğini şu satırlarla anlatır :

“Bu isimlerle ki mezbur Cezayirde ve kenarlarında kim vardır, Kolombo komuşdur ki anınla malûm ola. Bu kenarlar ve Cezirelerde kim vardır, Kolombonun hartisinden yazılmıştır.

Eser esasında büyük bir dünya haritası olduğu için eski dünyayı gösteren birtakım haritaları da tetkik eylemiş, bilhassa kendi ifadesine göre İskender za­manında telif edilen haritaları ve “Mappa Monda,, ları ve Müslümanlar [3] tarafından vücuda getirilen sekiz kıt’a haritayı tetkik ve mütalea etmiştir.

Bizzat Piri Reis, haritasının ne yolda telif olunduğu­nu, harita haşiyelerinden birisinde sarahatle anlat­maktadır:

“Bu fasıl işbu hartinin ne tarikle telif olunduğunu beyan eder. İşbu harti misalinde harti asır içinde kimesnede yoktur. Bu fakirin elinde telif olup şimdi bünyat oldu. Hususan yirmi miktar hartiler ve Map­pa Mondalardan yani İskenderi Zülkarneyn zama­nında telif olmuş hartidir ki rubu meskûn anın içinde malûmdur. Arap taifesi ol hartiye Caferiye derler. Anın gibi sekiz Caferîden ve bir Garbî Hint hartisin­den ve dört portakalın şimdi telif olmuş hartilerin­den kim Sint ve Hint ve Çin diyarları hendese tariki üzerine ol hartilerin içinde mesturdur. Ve bir dahi Kolombonun Garp tarafında yazdığı hartide bir kıyas üzerine istihraç edip bu şekil hâsıl oldu. Şöyle ki bu diyarın hartisi bahriler içinde nice sahih ve muteber ise, mezbur harti dahi yedi derya ile sahih ve mute­berdir.,,

Piri Reis haritasında asrın beynelmilel sayılan hari­ta an’anelerine riayet ettiğini “Bahriye,, sinde hususî bir fasıl içinde zikretmektedir: Şehirler ve kaleler kı­zıl hatlarla, ıssız mahaller kara hatlarla, döküntüler, taşlıklar siyah noktalarla, sığlık ve kumluk yerler kızıl noktalarla, gizli kayalar istavroz işaretile gösterilmiş­tir.

Piri Reis haritasında dikkate şayan noktalardan birisi, Afrikanın Muhiti Atlasi sahilindeki mevkilere verilen adlardır. Babadağı, Akburun, Yeşilburun, Kı­zılburun, Kozlukburun, Altınırmak, Güzelkörfez.. gibi ki bunların hepsi öz Türkçedir.

İkinci bir nokta da haritanın bir kopya olmayıp, muhtelif haritalardan ve Reisin ve dostlarının mü­şahedelerinden istifade suretile yapılmış orijinal bir eser olmasıdır.

Teessüf olunur ki elimizdeki bu pek mühim harita, ancak bir parçadır; başka parçaları kopup kaybol­mamış olsa idi, 1513 senesinde yapılarak eski ve yeni dünyayı bir arada gösteren Türkçe mükemmel bir harita elimizde bulunmuş olurdu. Kristof Kolom­bun seyahatleri XV inci asrın son ve XVI ıncı asrın ilk senelerinde (Kolomp dördüncü seferinden 1504 te dönmüştür.) olduğuna göre yeni keşiflerden pek az zaman sora yapılan böyle bir harita, bütün dünya kıt’alarını bir arada gösteren ilk haritalardan biri de­mektir.

Hasıh, XVI ıncı asrın başlarında tersim edilen bu harita muhtelif noktai nazarlardan çok kıymetli bir Türk eseridir.

***

Piri Reis, haritasının kenar yazısında, Kristof Kolom­bun haritasından ve Portekiz haritalarından istifade ettiğini söylüyor. Kolombun şimdiye kadar buluna­mamış haritasından istifade iddiası, şu suretle izah edilebilir: Türk bahriyelileri, Akdenizin Garp havza­sında 1501 senesi ettikleri bir deniz muharebesinde İspanyol gemilerini zaptetmişlerdi; ve bu gemilerden birisinde Amerikadan getirilmiş eşya bulmuşlardı. Kristof Kolomp, malûm olduğu üzere, üçüncü seya­hatinden 1500 senesinde dönmüştü. Bu malûmata göre, Kemal Reis tarafından İspanyol gemisinde zap­tolunan eşya arasında Kristof Kolombun haritası da bulunmuş olsa gerektir.

Amerika kâşifinin bu büyük keşfinden sora tersim ettiği malûm olan harita şimdiye kadar hiçbir yerde bulunmamış olduğundan, Piri Reis haritası, Kolom­bun haritasına müteallik pek mühim bir memba de­mek olur. Kıymetli bir âlim ve Kartoğraf olan Türk Rei­si, iddia ettiği veçhile, Kolombun haritasını hakikaten elde ederek kendi haritasının çizilmesinde ondan istifade etmiş midir? meselesini uzun, derin tetkik eden Alaman Profesörü Kahle, Piri Reisin iddiasının doğru olduğunu tespit etmektedir.

Türklerin medeniyetleri cihetinden de, bu harita büyük bir ehemmiyeti haizdir. XV inci asır sonları ile XVI ıncı asır başlarında yeni dünyanın keşfi, Osmanlı İmparatorluğunun menafiine doğrudan doğruya te­mas etmediği halde, Türk âlimlerinin bu keşfi pek ya­kından ve çok alâka ile takip etmiş olmaları, coğrafya ilminde ve harita tersiminde fevkalâde bir iktidar göstermeleri, o zaman Türklerinin Avrupa medenî hareketleri içinde bulunduklarını ispat etmektedir. Piri Reisin yukarda biraz bahsettiğimiz “Bahriye,, adlı kitabı da bu hususun başka bir delilidir; Çünkü “Bah­riye,, ozamanlar Akdenize dair yazılan eserlerin en mükemmellerindendir.

***

Piri Reis haritasındaki haşiyelerin bazıları pek ko­lay okunamamaktadır. Haritayı mütalea edenlere kolaylık olmak için Cemiyetimiz azasından, eski ve bozuk yazıları okumakta mümaresesi olan Hasan Fehmi Beyefendiden o yazıların tetkikı rica edilmişti. Hasan Fehmi Bey çoğunu okumağa muvaffak oldu; okuyamadıklarını da ayrıca işaret etti.

Haritanın şarkı şimalî kenarından başlanarak ce­nuba doğru inilmek, sora çepçevre ve merkeze doğ­ru helezonî dolaşılmak üzere yazılar numaralanmış­tır. Numara sırasile okunan, okunamayan haşiyeler aşağıya naklolunmuştur.

1 — (Okunamıyor).

2 — Bu diyar imaretliktir. Cümle halkı üryan yürür­ler.

3 — Bu diyara Antilya vilâyeti derler. Gün batısı canibidir. Dört cins tuti olurmuş. Ak, kızıl, yeşil, kara. Halkı tuti etini yerler ve taçları cümle tuti yününden­dir. Bunda bir taş olur. Siyah mehenk taşına benzer. Halkı nacak yerine kullanırlarmış. Gayet te berk taş olduğunu ………. biz ol taşı gördük.

(Not — Piri Reis Bahriyesinde der ki: “Akdenizde elde ettiğimiz düşman gemilerinde hem bu tuti yünün­den olan külâhlardan bir tanesini ve mehenk taşına benziyen taşı bulmuştuk.)

4 — İşbu haritayı Kemal Reisin biraderzadesi unva­nile müştehir Piri İbni Hacı Mehmet 919 senesi mu­harreminde Geliboluda tahrir eylemiştir.)

5 — Bu fasıl işbu kenarların ve dahi Cezairin nice bulunduğunu beyan eder.

İşbu kenarlara Antilya kıyıları derler. Arap tarihinin sekiz yüz doksan altı yılında bulunmuştur. Amma şöyle rivayet ederler kim Cinevizden bir kâfir adına Kolombo derler imiş. Bu yerleri ol bulmuştur. Meselâ mezbur Kolombonun eline bir kitap girmiş ki Mağ­rip Denizinin nihayeti yani Garp tarafında kenarlar ve cezireler ve türlü türlü madenler ve dahi cevahir dağı vardır deyu bu kitapta bulur. Mezbur kitabı ta­mam mütalea ederek Ceneviz ulularına bu kaziye­leri bir bir şerh edip eydür gelin bana iki pare gemi verin varayım ol yerleri bulayım der. Bunlar eydürler ey epter Mağrip deryasının nihayeti payanı ve haddi mi bulunur. Buharı zulmetle doludur derler. Mezbur Kolombo görür ki Cinevizlilerden çare yok sürer İs­panya Beyine hikâyeti bir bir arzeder. Anlar dahi Ci­nevizli gibi cevap veririer. Velhasıl bunlara Kolombo hayli ibram eder âhir İspanya Beyi iki gemi verip bu­nun muhkem yarağın görüp eydür Ey Kolombo eğer senin dediğin gibi olursa seni ol diyara kapudan ide­yin deyip mezbur Kolomboyu Bahri Mağribe gön­derdi. Merhum Gazi Kemalin İspanyalı bir kulu vardı mezbur kul Kolombo ile üç defa ol diyara vardım deyu merhum Kemal Reise hikâyet edip eydür evvel Septe Boğazına vardık dahi oradan gün batısı lodo­sun ikisinin ortasına… rast dört bin mil yürüdükten sora karşımızda bir ada gördük amma gittikçe der­yanın mevci köpüklenmez olmuş yani deniz sakin olup düzelmiş ve Şimal Yıldızı dahi bahrîler puslala­rında gene yıldız derler ol yıldız gide gide dolunmuş görünmez olmuş ve dahi eydür ki bu tertipçe yıldız­lar ol diyarda görünmez gayri tertipçe görünür der. Andan evvel karşıda gördükleri adaya demir korlar ol adanın halkı gelir bunlara ok vurur komazlar ki dı­şarı çıkıp haber soralar erkeği ve dişisi el okun atar­larmış. Ol okun demreni balık süğüğünden ve cüm­lesi üryan yürürlermiş ve hem gayet… görürler kim ol adaya çıkarmazlar adanın öte yüzüne geçer bir sandal görürler bunları görücek sandal kaçıp karaya dökülürler. Bunlar sandalı almağa varırlar. Görürler ki içinde adam eti var. Meğer bunlar bu tayfa imiş ki adadan adaya çıkup adam şikâr edip yerler imiş. Mezbur Kolombo bir ada dahi görüp ana varırlar gö­rürler kim ol adada ulu yılanlar var. Ol yere çıkmadan hazer edip bir gayri adaya dahi varırlar. Demir korlar on yedi gün onda yatarlar bu adanın halkı görürler ki kendilere bu gemiden ziyan yok varırlar balık av­layıp filikasile bunlara getirirler. Bunlarda hoş görüp anlara sırça boncuk verirler. Meğerkim sırça boncuk oldiyarda muteber idiyün kitapta bulmuş imiş. An­lar boncuğu görüp dahi ziyade balık getirirler. Bunlar daim anlara sırça boncuk verirler. Bir gün bir avre­tin kolunda altın görürler altını alıp boncuk verirler. Bunlara eydür varın dahi altın getirin. Size dahi ziya­de boncuk verelim derler. Anlar varıp dahivafir altın getirirler. Meğer bunların dağlarında altın madeni varmış. Bir gün dahi birinin elinde inci görürler. İnciyi alıp boncuk verirler. Bunlar görürler ki boncuk verir­ler dahi vafir inci getirirler. İnci bu adanın kenarında bir iki kulaç yerde bulunurmuş ve dahi ol diyardan vafir bakkam ağacını yükledip mezbur halktan ikisi­ni alıp ol yıl içinde İspanya Beyine getirirler. Amma mezbur Kolombo ol kişilerin dilin bilmeyip işaretle alışveriş ederlermiş ve bu seferden sora İspanya Beyi papaz ve arpa gönderip ekin tohum öğredip kendi tarıkine koymuş bunların bir veçle mezhepleri yoğmuş. Hayvan gibi üryan yürüyüp anda yatarlar­mış. Şimdi ol diyarlar tama açılıp meşhur olmuştur. Bu isimler ki mezbur Cezairde ve kenarlarda kim vardır Kolombo komuştur ki anınla malûm oluna ve hem Kolombo ulu müneccim imiş. Mezbur hartide olan bu kenarlar ve cezireler kim vardır Kolombonun hartisinden yazılmıştır.

6 — Bu fasıl işbu hartinin ne tarikle telif olduğunu beyan eder. İşbu harti misalinde harti asır içinde kimesnede yoktur. Bu fakirin elinde telif olup şimdi bünyat oldu. Hususa yirmi miktar hartiler ve Mappa Mondalardan yani İskenderi Zülkarneyn zamanın­da telif olmuş hartidir ki rubu meskûn anın içinde malûmdur. Arap tayfası ol hartiya Caferiye derler. Anın gibi sekiz Caferiden bir Garbî Hint hartisinden ve dört portakalın şimdi telif olmuş hartilerinden kim Sint ve Hint ve Çin dıyarları hendese tariki üze­rine ol hartilerin içinde mesturdur ve bir dahi Ko­lombonun garp tarafında yazdığı hartide bir kıyas üzerine istihraç edip bu şekil hâsıl oldu, Şöyle ki bu diyarın hartisi Bahriler içinde nice sahih ve muteber ise mezbur harti dahi yedi derya ile sahih ve mute­berdir.

7 — Portakal kâfiri rivayet eder kim bu yerde gece ve gündüz kısalıcak iki saat olur, uzayıcak yirmi iki saat olur. Amma gündüzü gayet ıssı olup ve gece gayet çiğ düşer derler.

8 — Portakal gemisi Hint vilâyetine giderken mu­halif rüzgâra duş gelir kenardan bunu rüzgâr kena­ra… (atar) ken fırtana ile kıble canibine gittikten sora karşılarında bir kenar görürler Anın üzerine yürür­ler… görmüşler ki hûp ve med yerlerdir. Demir korlar sandalla kenara çıkarlar, görürler kim adamlar yürür herbiri üryan ve lâkin el okun atarlar demrenleri balık süğüğünden. Bunlar anda sekiz gün yatarlar o halkla satı pazar ederler işaretle. Bu diyarları ol barçe gö­rüp yazmıştır ki maadinin çekip durur, mezbur barçe Hinde gitmeyip döner Portakala varıp haber verir. Bu mkenarları tafsilile yazarlar anlar bulmuş oldu.

9 — Ve bu diyarda ak kıllı ve bu şekilli canavar ve dahi altı boynuzlu kâvlar olurmuş Portakal kâfiri har­tilerinde yazmışlardı.

10 — Bu diyarda imaretlik yoktur. Cümle haraptı ve ulu yılanlar olurmuş ol sebepten Portakal kâfiri bu kenarlara çıkmazlar imiş ve hem gayet ısılar olurmuş.

11 — Ve bu dört pare gemi portakal gemisidir ….. bulmuşur. Mağrip diyarından Habeş burnuna ge­çerler kim Hinde giderler. Şelvuk üzerine yürürler. Bu körfezi arkırı geçmeğe dört bin iki yüz mildir.

12 — …. bu kenarda bir kale

… olur zira

… iklimde altın

… halat alıp

… nde ölçerler imiş

(Not – Bu beş satırın beherinin yarı yerlerinden ek­sik olması haritanın kesildiğine en sarih delildir.)

13 — Ve bir Cineviz gökesi Flandırdan gelirken fır­tına bulup önüne katar zarurî giderken bu adaların üzerine çıka varır, ve bu adalar bundan menkuldür.

14 — Rivayet ederler kim zamanı evvelde Sanvulu­vandan derler bir Papaz yedi deryayı gezmiş derler. Mezbur bu baluğun üzerine uğramış kuru yer sanıp baluk üzerine ot yakmışlar baluğun sırtı kızıcak de­nize dalmış bunlar sandala koyulmuşlar gemiye kaçmışlar. Bu ahval Portakal kâfiriden zikrolunmaz. Kadîm Mappa Mondalarda menkuldür.

15 — Bu hurda adalara Onvezivevercine deyu ad koymuşlardır. Yani on bir beygir demek olur.

16 — Ve bu adaya Antilya adası derler. Canavar ve tuti ve bakkam gayet çoktur. Veli imaret değildir.

17 — Bu kenarlara bu barçe fırtına ile gelip düştük deyip durur. Adına Lekoldi Civan derler. Hartisine yazmış ki bu ırmaklar kim görünür ekseri hep altın topraktır. Suyu kaçtıktan sonra kum içinden altın toprağının vafir devşirirler hartisinde şöyle

rivayet eder.

18 — Portakalın fırtına bulup bu diyara gelen bar­çesi budur. Tafsili kenarda yazılmıştır.

(Not — Bahsedilen tafsilât 8 numaradadır.)

19 — Portakal kâfiri bundan gün batısı canibine geçmez. O canip hep İspanyanındır. Bunlar kavil etmiştir ki iki bin mil Septe Boğazının gün batısı ta­rafından sınır etmişlerdir Portakal ol canibe geçmez amma Hint canibi ve cenup canibi hep Portakalındır.

20 — Ve bu karaveli fırtına bulup geldi bu adaya düştü, ismine Nikola Civan derler. Ve bu adada vafir birer boynuzlu kâv çoktur. Ol sebepten bu cezirenin İzledeveka derler. Yani Sayd adası demek olur.

21 — Bu Karavelenin reisine Sir Anton Cineviz der­ler amma Portakalda büyümüştür. Bir gün mezbur Karavelisi ile fırtına bulup gelmiş bu cezirelere düş­müş vafir zencebil bulup bu adaları ol yazdı.

22 — Bu denize Bahri Mağrıp derler amma Efrenç tayfası Mar Despanya derler. Yani İspanya Deni­zi demek olur. Şimdiyedek bu isimlerle meşhurdu amma Kolombo ki bu deryayı açmıştır ve bu cezairi ol malûm etmiştir dahi Portakal kâfiri ki Hint diyarın açtılar bu cümle birbirile ittifak ettiler kim işbu der­yaya yeni isim vereler. Bu deryanın adını Evosano kodular. Yani Sağyumra demek olur. Bundan evvel fikirleri bu imiş ki bu deryanın haddü payam olmaya, ötesi zulematola. Şimdi gördüler kim bunca kenar denizi kuşadıp durur bu derya bir göl gibi olduğu için Sağyumra deyu ad verdiler.

23 — Bu yerde bir boynuzlu kâv olur ve hem bu şe­killi canavarlar olur.

24 — Bu canavarların yedi karış boyu vardır. Gözü­nün aralığı bir karıştır. Amma selim nefes imiş.

25 — Portakaldan bu diyara gelen, barçe budur. Tafsili kenara yazılmıştır.

Kapak-Dosyasi-Harita-2