1838’de Divriği’de yapılan Âyanağa Konağı, hem tarihsel anlamı hem yapısal özellikleri, iki kata yayılan 20 odasıyla benzersiz bir örnek. Osmanlı Anadolu’sunda bir dönem yerel iktidarların konut merkezi olan ayan köşklerinden bugüne kalan en önemli yapı, olağandışı mimari özellikleri kadar, gerek gündelik hayatın gerekse taşra politikasının ayrıntılarına dair birçok tarihî detayı barındırıyor. Dünden bugüne Anadolu’da iktidar-konut ilişkileri.
Karamahmudoğulları/ Âyanağagil, Divriği’nin eski ailelerindendir. Ataları 17. yüzyılın son çeyreğinde Osmanlı tenkil güçlerine karşı yaşama mücadelesi veren yoksul Türkmen yığınlarına önderlik etmiş; fakat hayatı konusunda fazla bilgi bulunmayan bir Kara Mahmud’du:
“Kara Mahmud eydür beyler paşalar/
Parlayı parlayı çıktığım vardır
Karşıma gelenler beş mi on mudur/
Dördünü beşini yıktığım vardır
Sana da kalmaz dünya ey Cafer Paşa /
Çok tuğu, sancağı yıktığım vardır”
Ozan İshak bu dizeleri ve devamında, 1686’daki Türkmen kıyımını gerçekleştiren Osmanlı serdarı Cafer Paşa’ya karşı yığınların öfkesini anlatmış. O mücadelede bir başıbozuk ayaklanmacı topluluğa başbuğluk eden Kara Mahmud ile oğlu Keleş Mustafa, yandaşları Kara Halil, Bayındır Halit, Gübeş ve ötekiler, yollarda-bellerde savaşa vuruşa Tokat Kalesi’ne sığınmış. Çağdaş ozanlardan Zülâlî de Kara Mahmud’un Cafer Paşa ile savaşırken öldürüldüğünü veya tutsak düşüp boynunun vurulduğunu anlatmış ama Kara Mahmud’u “Türk-Türkmen düşmanı, Mehdilik iddiasıyla köyleri kasabaları yağmalayan bir Celalî idi!” diye tanıtmak aymazlığından da kalemini kurtaramamış (Ali Rıza Yalkın, Cenupta Türkmen Oymakları C.1 s. 16 vd, Cahit Öztelli, Uyan Padişahım, Milliyet Yayınları, 1976, s. 158-162).

Yazının devamını okumak için #tarih‘in Ağustos 2021 sayısını buradan satın alabilirsiniz.