Türkçede virgüle benzeyen ilk işaret 14. yüzyılda Şeyyad Hamza’nın Yusuf ve Züleyha mesnevisinde mısralar arasında kullanılmış olmakla birlikte, noktalama işaretleri Tanzimat dönemine kadar süsleme amaçlıdır. Köken Yunancadan, kelime Fransızcadan.
SUHA ÇALKIVİK
Virgül “her bütüne meydan okur”. Virgülün unutuluşu, kimi cümlelerde anlam bulanıklığına neden olur. Diplomatik metinlerde bir virgül yüzünden uluslararası krizler bile doğabilir. Kısacık bir cümlede virgülün yeri değiştirildiğinde anlam kayması meydana gelebilir. Yazı dilinde virgül, dilin cümle içerisindeki seyrine yön vererek bilgi akışını ve odaklanmayı denetleyen fonolojik bir belirleyicidir. Virgül, konuşma dilindeki yarım durakların yazı dilindeki karşılığıdır.
Türkçede virgüle benzeyen ilk işaret 14. yüzyılda Şeyyad Hamza’nın Yusuf ve Züleyha mesnevisinde mısralar arasında kullanılmış olmakla birlikte, noktalama işaretleri Tanzimat dönemine kadar süsleme amaçlıdır. Şemsettin Sami’nin Türkçede noktalama işaretleri hakkında bilgilere yer verdiği Usûl-i Tenkit ve Tertip adlı eserinde virgüle karşılık olarak “fasıla” yazılır ve 16 madde ile kullanım yerleri sıralanır; Hakkı Baha’nın Usûl-i Tenkit adlı eserinde ise 35 madde ile yerleştirme kuralları belirlenmiştir. Tanzimat dönemi metinlerinde “ve”, “ki” bağlaçlarından önce ve sonra virgül kullanılması Fransızca imlanın etkisine bağlanabilir.
Virgül kelimesinin kökeni Fransızca. Diğer Batı dillerinde ise Yunanca kökenli “comma” olarak geçiyor. Çoğu Fransızca olan noktalama terimlerinden bazıları (virgül, parantez, apostrof ) dilimizde uzun zaman olduğu gibi kullanılmış; sonraları virgül dışında neredeyse tümü günümüze kadar Türkçeleştirilmiş ama “virgül” terimi hiç terk edilmemiştir.
Temel eğitimde öğrencilerin noktalama işaretleri arasında noktalı virgülden sonra en çok yanıldıkları işaret virgüldür. Oysa bazı edebî metinler üzerinden noktalama işaretlerinin kullanım yerleri bulmacalı ve eğlenceli bir dille aktarılabilir. Oğuz Atay’ın “Ne Evet Ne Hayır!” adlı öyküsü, virgül kullanılmaması ile biricik bir metindir:
“Bütün problemleri ele alarak uzun bir araştırmalardan en ince teferruatına kadar iğneden ipliğine kadar düşündüm ele aldım niyetimi gayet ciddi kurdum (bazı yerlerde virgül koymak gerektiğini hissediyorum, fakat nedense bunu yapmak elimden gelmiyor)”
Virgülün şiirimizde başka bir yeri vardır.
İlhan Berk virgüle düşkündür:
“Salt duruşuyla vardır virgül, duruşunu, bir onu öne sürer, onu önerir bir:
– BÖYLE VARIM!
Der gibidir. Yani hep baş aşağı, hep uysal, alımlı, güvenli, kardeş. Gerçi duruşunu ters yüz ettiği, başkaldırdığı olur ama o durumda da yine o duruşu öne geçer: yalın, kusursuz, güzel.”
Ülkü Tamer’in Virgülün Başından Geçenler kitabını Cemal Süreya, “ironinin altındaki katıksız sevinç” diye nitelemiştir. Ülkü Tamer kitabına dair şu yorumu yapar: “Virgül, noktalama işaretlerinin en alçakgönüllüsüdür. Böbürlenmelerden, caka satmalardan hoşlanmayanların simgesi.” Ülkü Tamer hayata veda ettiğinde ardından şu mesaj yayımlanmıştı: “Şiirin de virgülün de boynu bükük kaldı.”