0,00 ₺

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Dokuz patron boykotu

27 Mayıs 1960’ta yönetime el koyan Millî Birlik Komitesi, 4 Ocak 1961’de 212 Sayılı Kanun’u çıkardı. Yasa, gazetecinin haklarını düzenliyordu. Bu durum gazete patronlarının hoşuna gitmemişti. Dokuz büyük gazetenin patronları, iktidara cephe alarak üç gün boyunca gazete çıkarmayacaklarını ilan ettiler.

AYŞEGÜL PARLAYAN

Demokrat Parti iktidarı­nın son dönemlerinde iktidarla aralarındaki gerilim had safhaya ulaşan mu­halif gazeteler 27 Mayıs 1960 darbesini sevinçle karşıladı. Hatta bazı DP yandaşı gazete­ler bile bir anda darbe yanlısı olmuştu. Gazeteci Oktay Ekşi, DP’ye yakın olan Hürriyet’in darbe haberini nasıl aktardığını şöyle anlatıyor: “O günkü nüsha asıl basılan gazete değildir. Asıl basılan gazete yok edilmiştir. O gazetede Menderes’in Eskişe­hir’de yaptığı konuşma manşete çekilmiştir. Hürriyet, ‘Türki­ye’nin önü açık’ gibi bir manşet­le çıkacakken geceyarısı darbe olunca basılan gazetelerin hepsi toplanmış, yakılmış ve ‘Ordumuz yöneti­me el koydu’ gibi bir manşetle çıkmıştır”.

Yönetime el koyan Millî Birlik Komite­si’nin ilk işlerinden biri DP dönemindeki anti-demokratik basın yasasını kaldırmak oldu. Ardından resmî ilan dağıtımını düze­ne sokmak için Basın İlan Kurumu kuruldu, 4 Ocak 1961’de ise gazetecilerin haklarını ve işverenle ilişkilerini düzenle­yen 212 Sayılı Kanun çıkarıldı.

10 Ocak 1961, Hürriyet

Gazetecilere tanınan yeni haklar patronları kızdırmıştı. 10 Ocak 1961’de Akşam, Cumhuri­yet, Dünya, Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Vatan, Yeni İstanbul, Yeni Sabah gazetelerinin patron­ları, üç gün boyunca gazete çı­karmayacaklarını ilan etti. Bu eylem “Dokuz Patron Boykotu” olarak tarihe geçti. Gazetecile­rin büyük bölümü ise, patron­larına karşı iktidarın desteğini yanlarına aldı. Yürüyüşler yap­tılar ve boykot süresince 12, 13 ve 14 Ocak’ta Basın gazetesini çıkardılar.

12 Ocak 1961, Basın gazetesi.

Temmuz’da kabul edilen 1961 Anayasası ile örgütlen­menin ve ifade özgürlüğünün önündeki engeller kısmen kal­dırılınca, politik yayıncılık atı­lım yaptı. Çok sayıda solcu, ül­kücü ve İslâmcı yayın piyasaya çıktı. Bu dönemin bir özelliği de dağıtım ağının genişlemesi oldu. Gameda (Gazete Mecmua Da­ğıtım Ltd Şti) ve Hür Dağıtım, artık gazete ve dergileri en ücra köşelere kadar taşıyordu. Bazı gazeteler Ankara, İzmir, Adana ve Erzurum’da matbaalar kurup o bölgeye dağıtılacak gazeteleri buralarda bastılar. 1960’lı yıllar aynı zamanda basın teknoloji­sinin büyük gelişme gösterdiği yıllardı. 1968’de yayına başlayan Günaydın gazetesi, daha temiz baskı sağlayan ofset tekniğiyle hazırlanan ilk gazete oldu. Diğer büyük gazeteler de bu sisteme geçtiler.

Yüksek teknoloji yüksek ya­tırım gerektiriyordu. Yatırım yapacak durumda olmayan pat­ronların gazetelerinin bir bölü­mü kapanırken bir bölümü ba­sın sektörü dışından sermaye sahiplerine satıldı.

Aziz Nesin’lik olay

27 Mayıs 1960’ı birçok gaze­teci heyecanla karşılamıştı ama iktidarın el değiştirmesi, gazeteci tutuklama uygula­masını yok etmemişti. Bu dersi ilk öğrenen, 27 Mayıs’ı sonuna kadar destekleyen Aziz Nesin olacaktı. 1 Mart 1961’de CHP’nin eski genel sekreteri Kasım Gülek, Tanin gazetesini çıkarmaya başladı. Aziz Nesin de burada yazıyordu. Ancak bir yazısı Millî Birlik Komitesi’nin hiç hoşuna gitmemişti. 18 Mayıs 1961’de yazı işleri müdürü İhsan Ada ile birlikte tutuklandı. Ertesi gün Kasım Gülek, Tan gazetesinde ilginç bir açıklama yayımladı: “Dün nezaret altına alınan mu­harrir Aziz Nesin’in bir hafta önce gazetemizle ilişkisi kesilmiştir. Esasen (…) bu yazarın son zaman­larda gazetemiz için yararlı olmadığına kanaat getirmiştik…” Aziz Nesin ve İhsan Ada sonunda bu davadan aklandılar.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Devamını Oku

Son Haberler