ESİR / ESİRCİ Savaş, akın ve baskınlarda ele geçirilen, Afrika’da, Kafkasya’da, Kuzey ülkelerinde hayvan avlar gibi yakalanan erkek-kadın, çocuk yabancı tutsaklara, İslâm hukukunda esir (çoğulu: üserâ)-köle denirdi. Her beş tutsaktan biri pençik (vergi) olarak devlete verilir, diğerleri esir tüccarları aracılığıyla satılırdı. Tacirler, aldıkları köleleri sınıflandırır, bakım ve eğitimden geçirir, değerlilerini saray ve konaklar için ayırır, “sıradanlar”ını satışa sunardı. Köle satın alanlar bunları her işte kullanır, kadınsa nikâhsız eş edinebilirdi. 19. yüzyılda köle ticaretini yasaklayan uluslararası anlaşmalar imzalansa da Doğu ülkelerinde, Avrupa ve Amerika’da köle alım-satımı daha bir süre önlenemedi. Esir Hanı-Esir Pazarı İstanbul’da Kapalıçarşı’ya yakın bir handı. Köle ve cariyeler burada açık artırmayla veya el altından yüksek fiyatlarla satılırdı. Sultan Abdülmecid 1848’de bir fermanla köle alım-satımını yasaklayarak Esir Hanı’nı yıktırdı ama köle-cariye alım satımı gayriresmî olarak devam etti. Siyahi köle ve cariyeler Fatih’deki hanlarda, kadınlar Tophane’deki Karabaş mahallesinde pazarlanırdı.
ESLİHÂ-İ ASKERİYE MÜZESİ (Askerî Silahlar Müzesi) Savaş ganimeti olan ve ilgili kuruluşlardan toplanan eski silahlar, Topkapı Sarayı bahçesindeki İç Cebehane denen Aya İrini Kilisesi’nde depolanmıştı. Burası 1909’da “Esliha-i Atika Müzesi” (Eski Silahlar Müzesi) adı verilerek ziyarete açıldı.
ESNAF ŞEYHİ Ahilik-fütüv-vet geleneğine dayalı debbağlık, ayakkabıcılık, saraçlık gibi el zanaatlarında üretim ilkeleri, kalite, ustalık, çıraklık sorunlarıyla ilgilenen, esnafla yönetim-yargı arasındaki ilişkileri düzenleyen dernek başkanı. Zanaat ve ustalık sorunları, çırak yetiştirme, kalite kontrol, üretim, fiyatlandırma-pazarlama, meslek disiplini, arasta işleriyle ilgilenen ve denetimler yapmak üzere seçilmiş meslek mensubu da “yiğitbaşı”ydı.