Moskova’da görülmesi gereken yerlerin arasında mutlaka Puşkin Müzesi de yer almalı. 1912’de açılan bu müze, ilk başlarda Batı sanatının önemli örneklerinin replikalarını içeren bir koleksiyon barındırıyordu. Sovyet döneminde ünlü şair Aleksandr Puşkin’in adı verilen müze St. Petersburg’dan getirilen özgün eserlerle zenginleşti.
Anadolu’dan Moskova’ya gidecek gezginlerin bu müzede asıl ziyaret edecekleri koleksiyon, Troya Hazinesi’dir. Anadolu Bronz Çağı’nın en nadide eserlerini barındıran bu koleksiyon, 1873’de Çanakkale’nin Hisarlık köyünde efsanevi Troya şehrini kazan Alman Heinrich Schliemann tarafından bulunmuş, akabinde Atina’ya kaçırılmış. Osmanlı Hükümeti’nin bu hırsızlık olayı karşısındaki tepkisi üzerine de 1881’de Berlin Kraliyet Müzesi’ne götürülmüş. Anlaşılan, o zamanki “stratejik ortak” Almanya’ya karşı bu durumda pek bir şey yapılamamış. Hatta, Schliemann hazineden birkaç parçayı Türkiye’ye geri vererek (bunlar İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndedir) yeniden kazı izni bile alabilmiş!
Fotoğraftaki Troya II (MÖ 2.600 – 2.250) dönemine tarihlenen “Büyük Diadem”in de dahil olduğu hazinenin 259 parçalık esas koleksiyonu, 1945’te Berlin’de “kaybolmuş.” Seneler boyunca 2. Dünya Savaşı’nın kaybolan sanat eserleri arasındaki gizemini korumuş. Sovyetler Birliği’nin çökmesi sonrasında, 1996’da Moskova’daki Puşkin Devlet Güzel Sanatlar Müzesi’nde sergilenmeye başlanmış. Almanlar hemen Ruslardan savaşta “çalınan” eserleri istemişler. Ruslar bunların harp tazminatı olarak alındığını belirterek reddetmiş. Türkiye de hazineleri geri istemiş ama Ruslar bu isteği pek ciddiye almamış…