Aralık
sayımız çıktı

Seyfiye: Yeni ordunun yeni ‘kılıçlı’ sınıfı

Ss

Saray: Monarşik, yarı monarşik yönetimlerde hükümdara/hanedana özel büyük ölçekli ve örgütlü resmî-hususi konut. Osmanlı padişahlarının İstanbul ve Edirne’deki saraylarından ayrıca sadrıâzam ve vezirlerin, taşra valilerinin, derebeylerinin de mülkleri veya resmî sarayları vardı. Taşra valilerinin ikametgâhlarına “paşa sarayı” deniyordu. Buna karşılık güçlenen ve zenginleşen ailelerin, sarayları örnek alarak yaptırdıkları görkemli, hatta resmî işlevli ikametgâhlarına çoğunca konak denilmiştir. Saray-ı sultanî: Padişah sarayı, saray-ı asâfî: Sadrazam ikametgâhı, saraydar: Saray personeli, saray ağası/ağaları: Saray bölümlerini yöneten ve bekleyen görevlilerdi.   

Seyfiye: “Kılıçlılar” denen asker sınıfı. II. Mahmud’dan itibaren yeni ordu örgütüne bağlı en küçük rütbeliden müşire kadar olan subay ve paşalar bu sınıfı oluştururdu. Mülkiye ve ilmiye sınıfları ile seyfiye sınıfı arasındaki rütbe – derece koşutlukları nizamname ve talimatlarla belirlenirdi.

Süfera-yı Ecnebiye: Yabancı devletlerin elçileri, İstanbul’daki başlıca daimi elçiler. Tanzimat dönemi ve sonrasında önde gelen daimi elçiler İngiltere, Almanya, Fransa, Avusturya, İsveç, İran ve ABD’yi temsil ediyorlardı.

Huzur ve adalet için

II. Mahmud döneminden itibaren var olan seyfiye sınıfındaki görevliler, reayanın huzurlu yaşayabilmesi ve adaletle yönetilebilmesi için merkezde ve taşrada görev yaparlardı.