Kasım
sayımız çıktı

Sıradışı ve talihsiz bir insan: Denizci, mühendis ve sanatçı

MUHİTTİN EMİN ETİNGÜ

İstanbul’da, seçkin bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Bahriye Mektebi’ni bitirdi; gemi inşaat mühendisi oldu; ABD’de ve Almanya’da eğitimine devam etti. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk denizaltı ve harp gemilerinin yurtdışındaki yapımına nezaret etti. İTÜ’de profesör oldu. Akbaba dergisindeki olağanüstü çizimleriyle tanındı ve trajik bir şekilde öldürüldü.

Üç kardeşin ikincisi olarak 1903’te İstan­bul-Erenköy semtinde doğan Muhittin Emin Etingü, soyadı kanununa kadar Muhit­tin Emin olarak bilinir. Annesi Münire Hanım, Refik Halid Karay’ın kız kardeşidir. Bu çok yönlü biliminsanı seçkin bir ailede doğup büyümüş­tür. Dayısı Refik Halid Karay, babası mabeyn katiplerinden 1871 doğumlu Mehmet Emin Efendi, babaannesi Kırım Hanı Giray Han soyundan Ruhsar Hanım’dır. Almanca, İtalyan­ca ve İngilizce bilen Muhittin Etingü, varlıklı bir İstanbul ailesinin kızı Fatma Münevver Hanım’la 1936’da evlenmiştir. Bu evlilikten 24 Aralık 1939 do­ğumlu, Robert College mezunu Ali Etingü dünyaya gelmiştir (Ali Etingü, Koç topluluğunda turizm sektöründe çalışmış, üst düzey yöneticiliklerde bu­lunmuş saygın bir işinsanıydı; öl. 2019).

resim_2024-09-01_011615484
Etingü’nün inşaat kontrol heyetinde yer aldığı Batıray denizaltısının açılış töreni.
resim_2024-09-01_011620351
Gemi inşaat mühendisliğinin yanında yaptığı çizimlerle de tanınan Muhittin Emin Etingü.
sahaftan 1
Etingü’nün kurban gittiği cinayet gazetelerde günlerce konuşulmuştu.

Muhittin Emin 1917’de Heybeliada Bahriye Mektebi’ne girdi. 1917-1921 arasında bura­da okuyan Muhittin Emin, son sınıfta İnşaat-ı Bahriye bölü­münü seçip 1921’de gemi inşaat mühendisi olarak mezun oldu. Harp gemilerinde stajdan sonra, 1923-1925 arasında ABD’de MIT ve Almanya’da Ho­chschule’de eğitimine devam etti. 1925-26’da Almanya’nın Lübeck şehrinde tersanede gemi inşaı, tanker ve yüzer ha­vuz yapımı ile ilgili uygulamalı görevlerde bulundu. 1926’da ülkesine döndü ve yurtdışına ısmarlanacak destroyer, avcı­botu ve denizaltı alımı şartna­melerini hazırladı. Sakarya ve Dumlupınar denizaltılarının yapımı için İtalya’da Tries­te yakınlarındaki tersanede görevlendirildi. 2.5 yıl burada kalan Muhittin Etingü deni­zaltı yapımı ve seyir bilgisini artırdı. Tekrar yurda dönün­ce Gölcük Deniz Fabrikaları Fen Heyeti’nde yer aldı; Türk donanmasındaki gemilerin bakım ve onarımlarını gerçek­leştirdi. 1934-1937 arasında Millî Savunma Bakanlığı’nda görev yaptı ve denizaltıların proje ve teknik şartnamelerini hazırladı. 1937’de Almanya’nın Kiel şehrindeki Krupp Germa­niawerft tersanesinde Türkiye için sipariş edilen Ay Sınıfı denizaltıların inşaat kontrol heyeti üyesi oldu.

1939’a kadar süren bu hiz­metleri sırasında, isimlerini bizzat Atatürk’ün Celal Bayar’a dikte ettiği Saldıray, Batıray, Yıldıray ve Atılay isimli deni­zaltılar inşa edildi ve kızağa konuldu. 1939-1943 arasında yine gemi inşaat alanında çalışmalarına devam eden Muhittin Etingü, Deniz Kuv­vetleri adına “Yıldırım” ve “Bora” olarak tanımlanan iki tip hücumbot yapımında çalış­tı. Bu hücumbotlardan 12 tane üretildi ve bunlar Donanma’da hizmete katıldı.

sahaftan 2
Etingü’nün de katkılarıyla yapılan Saldıray, Batıray, Yıldıray ve Atılay isimli denizaltıların isimleri Atatürk tarafından Celal Bayar’a bizzat dikte ettirilmişti.
resim_2024-09-01_011843222
Muhittin Etingü, ABD’den mektupla aldığı resim derslerinin ardından çizim yapmaya da başlamış, Vedad Tanca’nın Belki Bir Gün romanının kapağını tasarlamıştı.

Taşkızak tersanesinde binbaşı rütbesiyle görev ya­parken Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün isteği ve Hasan Ali Yücel’in atama emriyle Ata Nut­ku ile beraber İstanbul Teknik Üniversitesi’nde (İTÜ) Maki­ne Fakültesi Gemi Şubesi’ne tayin edildi. Daha sonra yarbay rütbesiyle ve İTÜ senatosunun onayı ile profesörlüğe yükseldi. 1948-1952 arasında üniversite­de ders veren Muhittin Etingü, talihsiz bir kaza sonucu çok erken bir yaşta, 49 yaşında vefat etti (Edirnekapı Şehitliği’nde yatmaktadır).

sahaftan 3_

Bu çalışkan ve üretken bili­minsanının ölümü, akıl almaz olaylardandır. 12 Ekim 1952’de Beyoğlu’nda çiçekçilik yapan Rıfat Gerede isimli kişi, Muhit­tin Etingü’nün akrabası Bedri Tümay’ın yanında çalışan Ayşe isimli hanıma âşık olur. Ancak aile bu evliliği reddeder. Alkolik ve kabadayı bir tip olan Rıfat Gerede, Taksim’de Abdülhak Hamit Caddesi’ndeki Hava Apartmanı’na gelerek 9 nu­maralı dairede oturan Etingü ailesinin kapısı çalar. Kapıyı açan Muhittin Etingü’yü karşısında gören Gerede, elindeki dinamit lokumunu patlatır. Büyük bir gürültü ve kesif duman sonrasında hem Gerede’nin hem de Muhittin Etingü’nün cansız bedenleri ile karşılaşı­lır. Anlamsız ve sebepsiz bir şekilde öldürülen bu kıymetli biliminsanının vefatı ülkede büyük yankı uyandırır. Hadise günlerce incelenir, fakat tam olarak aydınlatılamaz.

Biliminsanı ve sanatçı

sahaftan 4

Muhittin Etingü’nün bir biliminsanı olmasının dışında çok önemli bir reklam afişleri ve çizimleri de yaptığı bilinmektedir. Bunlar­dan “İntibah Çamaşır Fabrikası” ilanı elimizdedir.

sahaftan 5_
Muhittin Emin Etingü’nün Akbaba dergisinde yayımlanan çizimleri.

Denizaltı tasarımı, gemi inşaı, İstanbul Teknik Üniver­sitesi’nde bir bölümün kurucu hocası olmak gibi çok özel işler yapan Muhittin Etingü, cumhu­riyet döneminde modernleşme, cemiyet hayatı ile ilgili, esprili karikatürler çizen önemli bir çizer olarak da iz bırakır. Kari­katürlerinin zaman zaman ya­yımlandığı Akbaba dergisinin kurucusu ve sahibi Yusuf Ziya Ortaç, Muhittin Etingü’nün ölü­münden 4 yıl sonra dergide ona özel bir bölüm hazırlatır. Bu­rada Ortaç’ın Muhittin Etingü hakkında yazdıkları şöyledir:

“Bundan 34 yıl evvel Heybe­liada Denizcilik Mektebi’nden güleryüzlü bir genç diploma aldı. Bu, makine mühendisi Muhittin Etingüdür. Zeki idi, zarifti, keyifli insandı. Yaptığı karikatürlere bakınız: Sanatkâr bir mizacın bütün inceliklerini görürüsünüz. Çizgileri, tipleri, hiç kimseye benzemedi. Zevk ile, sabır ile çalışmasını bilen bir gençti. Beş yıl kadar Hol­landa, İtalya, Almanya’da öz mesleği üstünde çalışan Etin­gü, 1949’da Teknik Üniversiteye profesör olmuştu. Aradan dört yıl geçti ve 1952 Eylül’ünde, bir sabah apartmanının kapısında feci bir suikaste uğradı ve neşe, hayat dolu gözlerini yaşamaya doyamadığı dünyasına yumdu. Nur içinde yatsın” (Akbaba, sayı: 239, 11 Ekim 1956, sayfa: 13).

Grafik tasarımları, karika­türleri, yaptığı kapaklar bilindi­ği hâlde şimdiye kadar yaşamı hakkında pek az bilgiye sahip olduğumuz Muhittin Etingü’ye dair yeni bilgi ve belgelere, oğlu merhum Ali Etingü’nün eşi Bente Etingü sayesinde ulaştık. Bu cömertliği için kendisine teşekkür ediyoruz.