Kasım
sayımız çıktı

Siyah ağlarla ördüler Amerika’yı dört baştan

Amazon Prime Video yapımı “The Underground Railroad” (Yeraltı Demiryolu) Amerika’nın güney eyaletlerinden köleliğin yasaklandığı kuzeye doğru bir özgürlük yolculuğuna çıkan siyah kölelerin kurdukları dayanışma ağını alıp, gerçek bir yeraltı demiryolu olarak somutlaştırıyor. Ülkeyi baştan başa kateden trenin penceresinden dışarı bakıldığında tek bir manzara görünüyor: Her yeri kaplayan dipsiz bir karanlık..

If Beale Street Could Talk ve “Moonlight”ın Akade­mi ödüllü yönetmeni Bar­ry Jenkins, çifte Pulitzer’li yazar Colson Whitehead’le buluşursa ne olur: Amazon Prime Video yapımı “The Un­derground Railroad” sorunun cevabı… Siren Yayınları’nın Yeraltı Demiryolu adıyla bas­tığı romanın aslına sadık bir uyarlaması olan 10 bölümlük yapım, kurgusuyla klasik bir diziden çok görsel bir roman hissi veriyor. İçsavaş öncesin­den başlayarak, plantasyon­larda çalıştırılan siyahların güney eyaletlerinden köleliğin yasak olduğu kuzeye kaçmak için kullandıkları yeraltı ro­talar ve güvenli evler sistemi, dizide hakiki bir “yeraltı de­miryolu” olarak somutlaştırıl­mış. Georgia’dan Indiana’ya uzanan bu mistik rotada Co­ra (Thuso Mbedu) ve Caesar (Aaron Pierre) ile köle avcısı Ridgeway (Joel Edgerton) ara­sındaki kovalamacanın, yan hikayeler ve geriye dönüşler­le kesintiye uğraması, dizinin de raylardan sapıp aynı bir de­miryolu ağı gibi genişlemesi­ne neden oluyor. Her durakta, ülkenin dörtbir yanına sinsice yayılmış ırkçılığın ayrı bir te­zahürü de hikayeye ekleniyor.

Gerçekte ise “Yeraltı De­miryolu” hakiki bir demiryolu değil, kaçaklara çeşitli şekil­lerde yardım eden siyah ve be­yaz kölelik karşıtlarının oluş­turduğu yerel ağlar için kulla­nılan bir metafordu. Bu zorlu yolculukta kaçakları güvenli evlerde saklamaktan para top­lamaya çeşitli yardımlarda bu­lunanlar “kondüktör” olarak anılıyordu. Dizinin karakterle­rinden hiçbiri gerçek hayatta varolmuş değil; ama hepsinde Harriet Jacobs’tan Frederick Douglas’a başarılı olmuş meş­hur kaçış hikayelerinden alın­tılar var. Douglas’ın hareket eden bir trene atlaması, Ja­cobs’ın yedi yılını bir tavana­rasında saklanarak geçirmesi Cora’nın hikayesine giren ger­çek hayat kesitlerinden…

THE UNDERGROUND RAILROAD


YÖNETMEN: BARRY JENKINS
SENARYO: COLSON WHITEHEAD
OYUNCULAR: THUSO MBEDU,
CHASE W. DILLON, JOEL
EDGERTON, FRED HECHINGER,
PETER MULLAN

Dizi, Kaçak Köle Yasası’nın kabul edildiği 1850 yılı civa­rında geçiyor. Özgür eyaletle­re yerleşen kaçaklara ve onlara yardım edenlere ağır cezalar biçen acımasız mevzuat, di­zide de açıkça anlatılıyor. Hi­kayeyi güçlendirmek için bu dönemde henüz başlamamış olan öjenist hareket ve zorla kısırlaştırma gibi detaylar ek­lenmiş; ama Tuskegee Sifilis Araştırması; 1898’de Wilming­ton’da ve 1921’de Tulsa’da var­lıklı siyahlara yönelen şiddet, dönemin gerçekten yaşanmış dönüm noktaları… Bu kronolo­jik karmaşa, köleliğin sona er­mesinin ırkçılığın sonu olma­dığını hatırlatmak için bilinçli olarak seçilmiş gibi görünüyor. İlk bakışta Whitehead’in ha­yalî Güney Carolina’sı kölelik karşıtı beyazların, özgürlüğü­ne yeni kavuşmuş siyahlara eğitim ve istihdam sunduğu güvenli bir liman izlenimi ve­riyor. Ancak kahramanlarımı­zın da çok geçmeden farkına varacağı gibi şekerle kaplı söz­lerinin üstü biraz kazınınca al­tından yine beyaz üstünlüğüne olan inançları çıkıyor. “Önce kadınlara, sonra herkese uy­gulanacak stratejik kısırlaştır­malarla, uykumuzda boğazlan­ma korkusu olmadan onları zincirlerinden kurtarabiliriz” diyen sarhoş beyaz doktorun söylediği gibi…

Bu kurgu dünyada köleliği tamamen yasaklayan ilk beyaz eyalet Kuzey Carolina ise as­lında 19. yüzyılın Oregon’unu anlatan bir distopya… Oregon 1843’te köleliği yasaklamış, ama siyahların eyalette kaldık­ları her 6 ay için en az 29 kez kamçılanması şartıyla özgür siyahları kapı dışarı etmişti.

“Bu ülkenin neyin üzerine kurulduğunu anlamak istiyor­san, trenle yolculuk etmeli­sin. Hızlanırken dışarı bak ve Amerika’nın gerçek yüzünü göreceksin” demişti bir tren kondüktörü Cora’ya. Ama onun da bizim de farkettiği­miz gibi dışarıda her yeri kap­layan karanlıktan başka bir şey yoktu.

Özgürlük treninin beyaz-siyah kondüktörleri Güney’den Kuzey’e kaçan siyah kölelere yardım edenlerin oluşturduğu “Yeraltı Demiryolu” isimli dayanışma ağında kölelere yardım edenler genellikle beyazlardan ibaretmiş gibi gösterilse de, gerçekte “kondüktörler” arasında hem siyahlar hem de beyazlar vardı.