Kasım
sayımız çıktı

Başkaldıran paşa başından oldu

Yanya Valisi Tepedelenli Ali Paşa, bağımsız devlet kuracak kadar güçlenince, II. Mahmut tarafından görevden alındı. İsyan eden Paşa’nın üzerine Hurşid Ahmed Paşa gönderildi. Sultana bağlı kuvvetler, Tepedelenli’nin işgal ettiği bölgeleri geri aldı. Hikayenin devamı, Dr. Süheyla Yenidünya’nın Halet Efendi’nin Tepedelenli Ali Paşa İsyanı’ndaki Rolü (2010) isimli eserinden…

Tepedelenli Ali Paşa

Hurşid Ahmed Paşa’dan canının bağışlanaca­ğına dair taahhüt alan Ali Paşa da yirmi kadar adamı ve Hurşid Paşa’nın silahtarıyla birlikte adaya geçmiştir. Fakat söz konusu taahhütname, halk arasında Ali Paşa’nın affedil­diğine dair bir dedikodunun yayılmasına neden olduğun­dan, Hurşid Ahmed Paşa de­dikoduların önünü almak için Ali Paşa’nın katline dair sahte bir ferman düzenlemiştir.

İç kale silahtan arındırıl­dıktan sonra görünüşte Ali Paşa’ya af fermanını götüren Mehmed Paşa, yanına Hurşid Paşa tarafından düzenlenen sahte fermanı da almış böyle­ce oyunun son perdesini oyna­mıştı. Tepedelenli’nin yanına varınca sözde af fermanının geldiğini haber vermiş ancak bu kadar kısa sürede İstan­bul’dan fermanın gelemeyece­ğini bilen Ali Paşa, bir tuzağa düştüğünü anlayarak kendisi­ni savunmuştur.

Tepedelenli Ali Paşa Yunanistan’ın Yanya şehrinin kıyısında kurulduğu Pamvotis gölündeki adada öldürüldü. O ev, bugün 1822’deki çatışmanın kurşun deliklerinin korunduğu bir müze.

Mehmed Paşa da Hurşid Paşa’nın adada olan silahta­rıyla işbirliği yapmış, iki taraf arasında yaşanan bir mücade­leden sonra Ali Paşa öldürüle­rek, malı mühürlenmiş ve er­tesi sabah kesik başı silahtarı tarafından Hurşid Paşa’ya ge­tirilmiştir. (…)

Ali Paşa’nın başsız vücudu, Yanya şehrinin iç kalesinde, Fethiye camiinin yanıbaşındaki mezarda yatıyor.

Hurşid Ahmed Paşa, Tepe­delenli Ali Paşa’nın kesik ba­şıyla beraber İstanbul’a gön­derdiği takrirde, sahte ferman konusunun yayılmamasını ve gizli tutulmasını istiyordu. Sadrazam ise normalde ölüm­le sonuçlanması gereken Hur­şid Paşa’nın bu sahtekarlığını savunuyor ve paşanın bu fer­manı mecburiyet karşısında hazırladığını ifade ediyordu.

Değil kendi adına sahte ferman düzenlenmesi, emirleri hilafına davrananları şiddetle cezalandıracağını sık sık ifade eden Sultan II. Mahmud ise bu sahtekarlığı görmezden geliyor, hatta bunun duyul­ması halinde hükümdarlığına halel geleceğinden, sahte fer­manın gelecekte de meydana çıkarılmamak üzere saklan­masını emrediyordu.

Paşa’nın İstanbul’a gönderilen kesik başı, 2006 yılında Silivrikapı Ayvalık Mezarlığı’nda bulundu.