Millî Uzay Programı’mızın hedefleri arasında “Bayanlardan bile uzaya gitmek için aday çıkabileceği” konuşuladursun, aday olmakla kalmayan, uzaya giden, uzay mekiği komuta eden, hatta uzayda maraton koşan kadınların listesi uzayıp gidiyor… 1963’te uzaya çıkan ilk kadın Valentina Tereşkova’nın portresi üzerinden Soğuk Savaş’ın uzay cephesi…
Türkiye Uzay Ajansı’nın 9 Şubat’ta açıkladığı Millî Uzay Programı tanıtımında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 yıllık hedeflerin içinde tarihimizde ilk kez bir Türk vatandaşını uzaya göndermek olduğunu söyledi. Erdoğan “Hatta belki bayanlardan bile ‘ben adayım’ diyenler vardır” diyerek bu kişinin bir kadın olabileceğinin sinyallerini de verdi.
Aslında daha önce “bayanlardan bile” uzaya gitmeye aday olan; aday olmakla kalmayıp roketine atlayıp gerçekten uzaya giden; uzayda yürüyen; uzay mekiği görevini komuta eden; hatta uzayda maraton koşan kadınlar olmuştu. Sally Ride, Peggy Whitson, Svetlana Savitskaya, Kathryn D. Sullivan, Helen Sharman, Mae Jemison, Chiaki Mukai, Eileen Collins, Anousheh Ansari, Yi So-yeon, Sunita Williams, Peggy Whitson gibi isimlerin olduğu liste uzayıp gidiyor… Ama Soğuk Savaş’ın uzay cephesinde 16 Haziran 1963’te Sovyetler Birliği’ni temsilen uzaya çıkan ilk kadın olan Valentina Tereşkova’nın yeri ayrı. #tarih’in Haziran 2018 tarihli 49. sayısında Ayşen Gür’ün kaleme aldığı portresinden alıntılarla Tereşkova’nın hikayesi şöyle:
“Sovyetler Birliği’nin 4 Ekim 1957’de Sputnik 1 adlı ilk uyduyu uzaya fırlatmasıyla, özellikle iki süper güç, ABD ve Sovyetler Birliği arasında fitili ateşlenen uzay rekabeti, 12 Nisan 1961’de kozmonot Yuri Gagarin’in uzaya çıkan ilk insan olmasıyla iyice kızışmıştı. Dünya önderliğine oynayan iki güç, belki uzay programlarının gerisinde yatan teknolojik ve bilimsel ilerlemeleri ‘sıradan insanlar’ın anlamasını bekleyemezdi. Ama herhangi bir alanda ‘ilk’ olmak basit, yalın ve herkesi etkileyecek bir gerçekti. Sovyet kozmonotlarının komutanı havacı general Nikolay Kamanin, bu yüzden 1961’de propaganda savaşının bir bileşeni olacak yeni ‘ilk’i buldu. Uzaya çıkacak ilk kadın bir Rus olmalıydı.
İlk kadın kozmonot adayları, erkek kozmonotlarla aynı yerde, aynı şekilde eğitim gördüler. Onlar için başlıca ölçüt pilot veya asker değil, paraşütçü olmaktı; çünkü otomasyona ağırlık veren Sovyet uzay araçlarında asıl kritik beceri paraşütle atlayarak yeryüzüne dönmekti. Adaylar arasında iki Valentina öne çıkıyordu: Valentina Tereşkova ve Valentina Ponomaryova.
Tereşkova, bir işçi ailesinden geliyordu; babası Sovyet-Fin savaşında ölmüştü; eğitimini sürdürürken bir tekstil fabrikasında işçi olarak çalışmıştı. Başarılı bir sporcu, amatör bir paraşütçüydü. Fakat en önemlisi Komsomol üyesi inançlı bir komünistti. Ponomaryova ise daha eğitimli bir ailedendi; pilottu; uygulamalı matematik eğitimi almıştı. Sağlık ve hazırlık bakımından ilk aday olması gerekirken rakibi kadar inançlı bir komünist olmaması ‘ahlaken uygun olup olmadığına dair kuşku yaratmıştı’. Mülakatlar sırasında da ‘Hayattan ne bekliyorsunuz’sorusuna ‘Hayatın bana vereceği her şeyi almak istiyorum’ diye cevap vermişti. Oysa Tereşkova’nın yanıtı ‘Komsomol ve Komünist Parti’yi tavizsiz desteklemek’ti.
Böylece 16 Haziran 1963’te Vostok 6 uzay aracına binerek uzaya çıkan ilk kadın Tereşkova oldu. Kod adı ‘Martı’ydı (Çayka). Uzayda 2 gün 22 saat 50 dakika kaldıktan ve Dünya’nın etrafında 48 tur attıktan sonra 19 Haziran’da yeniden yeryüzüne indi. Genç kadın birkaç gün sonra Kızıl Meydan’da Kruşçev’in yanında gülümserken, SSCB lideri onun için ‘Burjuvazi her zaman kadınların zayıf cins olduğunu iddia eder. Şimdi, burada, burjuvazinin gözünde zayıf olması gereken tipik bir Sovyet kadını görüyorsunuz’ diyecekti.