Kasım
sayımız çıktı

Sen misin oy vermeyen!

Demokrat Parti’nin zafer kazandığı 1954 seçimleri, Menderes iktidarının demokrasiden uzaklaşmasının mîlâdı oldu. Güç sarhoşluğuna kapılan DP iktidarı, seçimi kazanamadığı Kırşehir ilini ilçe yapmak gibi inanılmaz bir karara bile imza attı.

Adaletsiz çoğunluk sistemi 2 Mayıs 1954 seçimlerinde bir kez daha DP’ye yaramış ve parti yüzde 57.6 oyla 541 milletvekilliğinden 503’ünü almıştı. CHP yüzde 35.4 oyla yalnızca 34 vekil çıkarırken, Osman Bölükbaşı’nın Cumhuriyetçi Millet Partisi (CMP) yüzde 4.85 oy oranıyla beş sandalye kazanmıştı. Malatya, Kars ve Sinop’ta CHP, Kırşehir’de CMP birinci olmuş, kalan tüm illerde ipi DP göğüslemişti.

Normalde bu kadar büyük bir zafer kazanan iktidarın kendine olan güvenini tazelemesi ve muhaliflere daha hoşgörülü yaklaşması beklenirdi ama tam tersi oldu. İktidar Meclis açıldıktan hemen sonra bir dizi antidemokratik yasa çıkarttı.

Yeni düzenlemelerle DP’nin 1950 seçimlerini kazanmasının en önemli sebebi olan radyoda propaganda günleri bitiyor, devlet radyosunun kapıları muhalefete kapatılıyordu. Menderes’in “Muhalefetin radyodan yararlanma gibi bir hakkı olamaz” diye savunduğu karar, radyonun
27 Mayıs darbesine kadar en önemli siyasi tartışma konularından biri olmasına yol açtı.

İktidar bunun dışında ceza yasasında muhalefet partilerini ve basını baskı altına alacak başka düzenlemeler de yaptı. Ancak iktidarın en inanılmaz hamlesi seçimlerde birinci olamadığı iki kenti cezalandırması oldu. Hedeflerden biri CHP’nin birinci çıktığı, İsmet İnönü’nün memleketi Malatya’ydı. Malatya’da gerçekten çok büyük bir İnönü sevgisi vardı. Uzun yıllar CHP yöneticiliği de yapan gazeteci Orhan Birgit anılarında, 1950 seçimlerinden sonra CHP Malatya yöneticilerinin uzak kasaba ve köylerdeki partililere İnönü’nün seçimi kaybedip cumhurbaşkanlığı makamından ayrıldığını aylarca söyleyemediklerini, Ankara’dan gelenleri de “Siz de sakın söylemeyin” diye uyardıklarını anlatır.

DP iktidarı kentin 1954 seçimlerindeki tercihini, ilçesi Adıyaman’ı il yapıp Malatya’yı ikiye bölerek cezalandırdı. Ama Malatya yine şanslıydı çünkü yüzölçümünün ve nüfusunun bir bölümünü kaybetse de il olarak kalmaya devam edecekti.

Asıl ceza, Osman Bölükbaşı liderliğindeki CMP’nin beş millet- vekilliğinin beşini de kazandığı Kırşehir’e verildi. 30 Haziran 1954’te alınan kararla o güne dek Niğde’e bağlı bir ilçe olan Nevşehir il yapılırken, il olan Kırşehir ilçe yapılıp Nevşehir’e bağlandı. Menderes aldıkları kararın siyasi bir karar olmadığını söylüyor, ama şu sözleriyle kendi kendini tekzip ediyordu:
“Bu kanunun siyasi maksatlı olduğunu bir an için farzedelim. Peki Kırşehir vilayetinin içtimai ve siyasi bünye itibarıyle bir anormallik göstermekte olduğunu inkâr edebilir misiniz?”

Karar Kırşehir’de büyük bir üzüntüye sebep oldu. Memleketinin kendisi yüzünden ilçe yapıldığını söyleyen Bölükbaşı kararı “Bir Arap için Arabistan’ı yakmaya değer miydi? Ama elbet bir gün gelecek, bir bayram havası içinde Kırşehir vilayet konağına bayrak çekilecek ve vali makamına oturacaktır” diye değerlendirdi.

Malatya ve Kırşehir’le ilgili kararın bir etkisi de, iktidarların istedikleri ili ilçe, ilçeyi il yapabildiğini göstermesi ve o tarihten sonra il yapma sözünün Türk siyasetçilerinin en önemli seçim vaatlerinden biri olmasına sebep oluşudur.

PORTRE

Menderes’in kâbusu Osman Bölükbaşı

DPiktidarının, Kırşehir’in ilçe yapmasının sebebi 1954 seçimlerinde bu kentteki tüm milletvekilliklerini kazanan CMP’nin lideri Osman Bölükbaşı’dır. Büyük bir toprak sahibinin oğlu olan, Fransa’da fizik ve matematik eğitimi gören Bölükbaşı, Türkiye siyasi tarihinin en güçlü hatiplerinden biridir. Düzce mitinginde 8 saat 35 dakika konuşmak gibi kolay kolay kırılamayacak bir rekora imza atmıştır. Sivri dili ve uzlaşmaz tavrı yüzünden 1946-57 arasında altı kez tutuklanır.

Bir mitingde “İktidar konuşmayı yasakladı, bakışmayı da yasaklamadan önce birbirimizi doya doya süzelim” deyip halkla uzun uzun bakışması da unutulmazları arasındadır.

Adnan Menderes’in siyasi hasımları içinde en çok asabını bozan kişinin Bölükbaşı oduğunu söylemek hiç de abartılı olmaz. DP milletvekili ve gazeteci Cihad Baban Politika Galerisi adlı kitabında bunu şöyle anlatıyor: “Bölükbaşı, Menderes için bir kâbus oldu. Menderes’in herhangi bir rakibi kürsüye çıktığı zaman, konuşmacıyı susturmak isteyen DP’liler, Bölükbaşı söz alınca
işi şakaya vururlardı. Yani, tek başına Bölükbaşı, DP grubunu korkuturdu. Aşağıdan lâf atana, öyle bir karşılık verirdi ki; o zat, o sözün altında ömrü boyunca kalırdı. İyisi mi, hazretin gözüne hiç gözükmemekti.”