68 kuşağının, aydınların büyük eziyet gördüğü 12 Mart askerî darbesinin üzerinden 53 yıl geçti. İşkenceler, katliamlar, idamlarla anılan darbe sırasında trajikomik olaylar da yaşandı. Sıkıyönetim’in arananlar listesindekilerle isim benzerliği olanlar, gazetelere verdikleri ilanlarla, o kişinin kendileri olmadığını anlatmaya çalışıyordu.
Bundan 53 yıl önce, Türkiye yine bir askerî darbe dehşeti yaşıyordu. 1960 darbesi sonrası yapılan Anayasa’nın “Türkiye’ye bol geldiğini” düşünen kimi komutanlar, 12 Mart 1971’de yayımladıkları muhtıra ile hükümeti devirip yeni bir hükümet kurdu. Darbenin hedeflerinden biri de 1961 Anayasası’nı değiştirmek ve özellikle Sol hareketi ezmekti.
1961 Anayasası’nın getirdiği özgürlükçü ortam Sol hareketlerin gelişmesine yol açmış; ilk dafa bir sosyalist parti (TİP) parlamentoya girmiş, işçiler Türk-İş’e alternatif olarak Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nu (DİSK) kurmuştu. 1970’te Türkiye tarihinin en büyük işçi ayaklanması yaşandı (15-16 Haziran). Yoksul köylüler dertlerini mitinglerle anlatmanın yanısıra, doğrudan toprak işgallerine bile girişmişlerdi. Özellikle üniversite gençliği, sonradan adına 68 kuşağı denecek Batılı yaşıtlarıyla paralel biçimde politize olmaya başlamıştı.
Dönemin Sol hareketinin karakteristiği “gerillacılık” ve “silahlı mücadele” Türkiye’de de karşılık bulmuştu.
12 Mart cuntasının hedefi haline gelen Sol hareketlerin liderleri çeşitli biçimlerde öldürüldü, idam edildi. Sadece militanlar değil, aydınlar, yazarlar da cuntanın hedefindeydi. Bu yaygın şiddet sırasında zaman zaman trajikomik olaylar da yaşanıyordu. Ünlü Ziverbey Köşkü’ndeki işkence uygulamalarına da nezaret eden General Faik Türün, İstanbul sıkıyönetim komutanıydı. Türün imzasıyla “teslim olma” çağrısı yapılan liste, 19 Mayıs 1971’de Milliyet gazetesinde de yayımlandı. Listede Uğur Mumcu’dan, Doğan Avcıoğlu’na; Muammer Aksoy’dan Mümtaz Soysal’a kadar birçok aydın ve akademisyenin de ismi vardı.
Listede adı yer alan isimlerden biri de dönemin gençlik hareketi liderlerinden Fahri Aral’dı. Aranma ve teslim çağrısı haberi gazetelerde yayımlandıktan bir süre sonra, yine Milliyet gazetesinde ilginç bir ilan yer aldı. Fahri Aral’la isim benzerliği olan bir yurttaş “kaza kurşunu”na gitmekten korkuyordu ve “gördüğü lüzum üzerine” gazeteye verdiği ilanla Fahri Aral’la “uzaktan yakından bir ilişkisi olmadığını” duyuruyordu.
(Sonuçları çok ağır olan bu kanlı darbenin yıldönümünde, tüm hayatını kaybedenleri ve acı çekenleri saygıyla anıyoruz.)