
27 Mayıs darbesiyle sanık durumuna düşenler Yassıada’da yargılandılar. Bunun için Yüksek Adalet Divanı oluşturulmuş ve başına Salim Başol getirilmişti. Başsavcılığı da Altay Ömer Egesel yapacaktı. Yargılamalar 14 Ekim 1960’da başladı. 600’e yakın sanık için 20’ye yakın dava açılmış, bunlardan bazıları Bebek Davası, Köpek Davası, Barbara Davası, Anayasa Davası olarak adlandırılmıştı. 15 Eylül 1961’de kararların açıklanmasıyla biten mahkemede sanıkların 123’ü beraat etti, diğerleri çeşitli cezalara çarptırıldılar.
15 Kişi idama mahkum oldu. Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın cezaları infaz edildi. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk ve son defa bir başbakan idam edildi. Türk demokrasisi bu idamın kara lekesinin izlerini hâlâ taşıyor.
Yassıada duruşmalarını takip edenlerin biri de illüstratör, ressam ve karikatürist Münif Fehim (1899-1983) idi. Haluk Oral’ın arşivinden mahkeme sürecinde yapılan orijinal çizimler…


Yüksek Adalet Divanı Başkanı, Üyeleri, Başsavcısı ve yardımcılarının imzalarının bulunduğu karton. Ortasındaki 27 Mayıs temalı üç pul 26 Eylül 1961, yani mahkemeler başladıktan oniki gün sonra Yassıada’da damgalanmış. Divan Başkanı Salim Başol’un imzası en üstte. En alttaki pulun hemen altındaysa Başsavcı Altay Ömer Egesel’in imzası yer alıyor.

Polis şefleri mahkemede
Münif Fehim’in kaleminden polisler. Mahkemelerde polis şefleri de suçlamalardan paylarını aldılar.

İki asker ve Bayar
Celal Bayar iki asker arasında duruşmaya gidiyor. En çok fotoğraf, belki de sanıkların mahkemeye gelişleri sırasında çekilmişti. Münif Fehim de buna çizgileriyle katılmış.

Münif Fehim imzalı Celal Bayar Portresi

Duruşmalar sırasında Celal Bayar ve Adnan Menderes… Bayar az duyduğu için kulaklık kullanıyor. Menderesin boyadığı iddia edilen saçları duruşmalar boyunca hiç beyazlamadı.


Salim Başol ve Ömer Egesel
Münif Fehim, Salim Başol ve Altay Ömer Egesel’in portrelerini sadece imzalamakla kalmamış, onlara da imzalatmış. Başol’un resimleri zamanın pek çok dergi ve gazetesinde yer aldı. Mahkemenin haber filmlerini izleyenler, çoğunun Başol’un “sanıklar getirildiler, elleri bağlı olmayarak yerlerini aldılar” deyişini hatırlayacaklardır. Egesel’in resimleri o kadar meşhur olmadı.

