Türkiye’de ilk yerli diş macunu “Necip”in patenti 1924’te alınmıştı. Ancak diş temizliği için misvak kullanmaya alışmış ve diş fırçalarının domuz kıllarından yapıldığı söylentilerinden etkilenen bir toplumda diş macunu kullanımını yaygınlaştırmak kolay değildi.
1930’a gelindiğinde çok sayıda yerli-yabancı diş macunu piyasadaydı ve aralarında reklam savaşı başlamıştı. İçlerinde en agresif reklam kampanyasını ise Bioks yapıyordu. İlk ilanlarında potansiyel müşteriler “Bioks kullanmazsanız dişleriniz çürür” denilerek ve bir tarafa dişçi kerpeteni bir tarafa Bioks çizimi konularak kortutulmaya çalışıldı.
Sonra bir kadınla erkeği sarılmak üzereyken gösteren ve altında “Onu deraguş edecek mi (kucaklayacak mı)? Hayır!” yazan ilanlar başladı. Çizimde kadının ağzı bir bezle bağlanmıştı ve “Sararmış dişlerinizi gizlemek gayrı kabildir” deniliyordu.
Bioks’un bugünlere miras kalan en önemli reklam hamlesi ise, macunu “Türk Diş Tabipleri Cemiyeti’nden onaylı” diye pazarlamak oldu. Ancak birkaç ay içinde diğer markalar da aynı yolu kullanmaya başlayınca bu fikir kullanışlı olmaktan çıktı.
Firma reklamlarında ünlü kişileri de kullandı. Bir ilanda şair Abdülhak Hamit’in eşi Lüsyen Hanım’ın fotoğrafı kullanılmış ve kendi ağzından “Bioks gayet iyi bir diş macunu” yazılmıştı. İlanın en altında ise “Bu kibar ve münevver hanımın takdiratı Bioks diş macununun yüksek kıymetini isbat eden bir delil daha teşkil etmektedir” deniliyordu.
GÖSTERİ
Üstadın sihirli hayvanlar listesi
Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük illüzyonisti olan Zati Sungur’un (1898-1984), meslek hayatının çoğu turnelerde geçmişti. Güney Amerika, Avrupa ve Ortadoğu turnelerinin yanı sıra Türkiye’nin en ücra köşelerinde bile gösteriler yapmıştı.
İki kamyon, on ton civarında malzeme ve en az on kişilik ekibiyle yola çıkan Sungur’un turnelerde aldırdığı ve defterlere geçirttiği notlar, aynı yere bir daha gidildiğinde çok işine yarıyordu. Def terlerde, gidilen yerin mülki amirlerinin listesi, seyirci sayısı, bilet fiyatları, sahne kapasitesi ve yol durumuyla ilgili bilgiler yer alıyor.
Örneğin 1950 Ege turnesindeki notlarda Söke’deki sahne için “fena”, yol için “pek fena” notu düşülmüş. Notlardan anlaşıldığına göre o yıllarda birçok Ege kasabasında, bugün şehirlerde bile nadiren rastlanan 700-800 kişilik sinema salonları da mevcutmuş.
Gösteride kullanılacak ihtiyaçların listesi de defterlere işlenmiş. 1961’deki Tokat turnesi listesinde şunlar var örneğin: Baston, kafes, paravan, ördek, keçi, yumurta, mendil, tavşan, paravan ve şapka.
MİLLİ EĞİTİM
Türk çocuğu titre ve kendine dön!
İkinci Milliyetçi Cephe hükümetinin iktidarda olduğu 1977’de Kültür Bakanlığı’nın 60 bin adet basıp okullarda dağıttığı Ülkücü Ali adlı “çocuk romanı” tartışma yaratmıştı.
Geçen yıl dördüncü baskısı yapılan kitapla ilgili dönemin Kültür Bakanlığı Müsteşarı Emin Bilgiç, dozunda olmak kaydıyla çocuk kitaplarında da ideolojik fikirler olabileceğini savunup “Bunlar yeter ki solcu fikirler olmasın” demişti.
Ünver Oral’ın yazdığı kitabın kahramanı, ülkücü olan 10 yaşındaki Ali’dir. Macera, Ali’nin yaz tatilinde babasının köyüne gitmesiyle başlar. İlk kez köye giden ve kırlarda gezerken “Yaşasın cennet vatanım” diye slogan atan tuhaf bir çocuktur Ali. Köydeki ikinci gününde hemen örgütlenme faaliyetlerine girişir. Kurduğu Güzelceköy Ülkücü Çocuklar Ocağı sayesinde yalnızca çocukları değil büyükleri de etkilemeyi başarır. Yaz bitip Ali İstanbul’a dönerken köy toptan ülkücü olmuştur. Öyle ki, Döndü teyzesi Ali’yi “Ülkücü oğlum, toplumcu oğlum” diye sevmekte, Ali yazılamaya çıktığında evinin duvarına yazı yazılanlar dahi kendisini hoş görmektedir.
Hayvanların efendisi Yay Burcu
İki bin yıl önce bugünkü gibi günlük burç yorumları yoktu ama Marcus Manilius, astrolojinin esaslarını kaleme aldığı beş ciltlik Astronomica adlı eserinde burçların özelliklerine yer vermişti.
ALP EJDER KANTOĞLU
At ve insanın birleşimi Kentauros takımyıldızının altında doğan bu burcun insanı çılgın atların çektiği yarış arabalarına hükmetmeyi, vahşi atları dizginlemeyi, çayırlarda koşturan sürülerin peşine düşmeyi ve dört ayaklı her hayvanın efendisi olup onları ehlileştirmeyi sever. Kaplanları yumuşatır, aslanların öfkesini dindirir, fillerle konuşurlar. Bu konuşmayla o koca file insana benzer hareketler yapmayı öğretebilirler. İşin doğrusu bu takımyıldızı oluşturan yıldızlarda insan formu bir hayvanla birleşmiş ve ona üstün gelmiştir. Bu sebeple bu burcun insanları hayvanlara hükmedebilir. Kentauros’un gergin yayında çekili ok, bu burcun insanının kolunun gücü, zekasının keskinliği, hareketlerinin çevikliği ve sebatkar ruhu hakkında yeterince açıklayıcıdır.