Kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesinden 14 yıl önce çıkan bir karikatür albümü, kadınların milletvekili seçilmesi ve oy kullanmasını cesurca tartışmaya açmıştı. Kadınların eşit hak mücadelesinde de ilklerinden biriydi. Sedat Simavi’nin çizip yayımladığı albüm, kadınlara yönelik ilk Türkçe karikatür albümüydü. Kadınlar Saltanatı sadece karikatür tarihimiz için değil feminizm tarihimiz için de bir milattı.
Osmanlı toplumunda bir kadın çizerle çıkan ilk mizah gazetesi 1914’te yayımlanan ve üç sayı çıkabilen Leylak’tır. 15 gün arayla üç sayı yayımlanan edebi mizah gazetesi Leylak’ın logosunda da modern bir kadın çizimi göz doldurur.
İlk sayısı 10 Mayıs 1914’te çıkan Leylak’ın kapak sayfalarında ve içsayfa çizimlerinde “Fatma Zehra Hanım” imzası yer alır. Fatma Zehra Hanım’ın daha sonra herhangi bir yayında izine rastlanamasa da kendisi eski harfli Türkçe Leylak’taki çizimleriyle aynı zamanda ilk kadın karikatüristimizdir.
Derginin künyesinde sermuharrir (başyazar) olarak “Küçük Hanım” rumuzuna, sahib-i imtiyaz (imtiyaz sahibi) olarak ise “A. Cevad” ismine yer verilmiştir. Her sayıda bilmece ve masal sayfalarına yer veren gazete, dönemin kadın- erkek ilişkilerini, sevgililik- flört ve evlenme bahsini odağına almıştır.
Gazetenin ilk sayısındaki Fatma Zehra Hanım imzalı kapak çizimdeki anne-kız diyalogu şöyledir:
“Anne: ‘Aferin! Her gün sokak! Her gün gezmek! Olur mu hiç olmazsa bir güncük evde otur da görücüye olsun görün’.
Kız: ‘Anneciğim pek güzel söylüyorsunuz ama, evde kalsam bir kişi görür halbuki sokakta?”
Bir gün gazeteyi elinize alınca…
1920’de yayımlanan Kadınlar Saltanatı mecmuasının ilk karikatürü “Bir gün gazeteyi elinize alınca kadınların sevk-i iktidara geçtiğini göreceksiniz” diyordu. Henüz kadınların seçme ve seçilme hakkını elde etmesine 14 yıl vardı.
Sedat Simavi sayesinde
Osmanlı döneminde yine kadınlara yönelik ilk karikatür albümü, politik vurgusu ve hicivli keskin kalemiyle, bu ilk gazeteden 6 yıl sonra arz-ı endam edecektir. İnci (1919), Kadınlar Saltanatı (1920), Hanım (1921), Yeni İnci (1922) ve Yıldız (1924) mecmualarını çıkaran karikatürist ve yayıncı Sedat Simavi henüz 24 yaşında, yürekli işlere imza atacaktır. Sedat Simavi’nin biyografisine göz attığımızda, 1. Dünya Savaşı yıllarında vatanın yaralarını Diken mecmuasıyla saran, Kurtuluş Savaşı yıllarında da Mustafa Kemal’e Güleryüz mecmuasıyla destek veren, zor zamanların cesur bir gazetecisini, yayımcısını görürüz. 1920’de erkek saltanatını hicvedecek ve ona kafa tutacak ilk kadın karikatür albümünü, feminist diyebileceğimiz bir bakış açısıyla çıkarmaya ilk onun cesaret etmesi de tesadüf değildir.
Sedat Simavi’nin 1920’de çıkardığı 20 sayfalık ilk kadın karikatür albümü Kadınlar Saltanatı’nın iç sayfasındaki ilk karikatürün altında, “bir gün gazeteyi elinize alınca kadınların sevk-i iktidara geçtiğini göreceksiniz” yazar. 1934’te kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesinden tam 14 yıl önce dile getirilmiş öncü bir çıkıştır bu.
19 tam sayfa karikatürden oluşan albüm, Türk kadınının sosyal yaşamdan kamuya, politikaya uzanan haklarını taşıma çabasının mizahi bir mecrada dile getirilişinin de ilk ürünüdür.
Saltanatı kapakta devirdi
Sedat Simavi albüme verdiği Kadınlar Saltanatı ismiyle de hem erkek saltanatını hem siyaset ve günlük yaşamdaki saltanat kurumunun baskıcı, çağdışı özelliklerini hicveder. Öyle ki albümün Sedat Simavi çizimi olağanüstü kapağının sağ üst köşesinde çağdaş, Batılı, saçlarının bir kısmı dışarıda, kendinden emin elindeki metni okuyan, yazar-çizer; diğer elinde ise modaya uygun çalışma çantası olan ve sosyal hayatta kendini ıspatlamış modern bir cumhuriyet kadını portresi yer alır. Bunun altında ise saltanatı temsil eden siyah cübbeli yaşlı bir kadın ve dikiş dikerken ellerini kanatmış şaşkın fesli bir erkek portresi vardır. Saltanat sembolleri, kültürlü ve modern kadının altında absürd bir hâlde kalakalmıştır.
Sedat Simavi, albümü çağdaş kadınlara ithaf etmiştir; öyle ki albümün girişinde “Hanımefendiye” diye başlayan ve bu ilk albümün neden çıktığına dair tarihî ve öncü bir metin görürüz:
“Muhterem hanımefendi… Artık erkekleri mağlup ettik. Salahtan (kurtuluştan) sonra mebus da (milletvekili) çıkaracağız, nazır da (Bakan). Bakalım o zaman siz erkeklere ne iş kalacak derseniz, son intihapta (seçimde) Halide Edip Hanımefendi’nin mebus olması ihtimali ortaya atıldığı günden beri yarım asırlık yorulmayan ümitlerimiz yeniden canlandı. Kadınların artık her şey olacağına kanisiniz. Pekâlâ, bendeniz de aksini iddia etmedim. Fakat bir defacık olsun kadınların mebus ya da nazır olmasından tahaddüs edecek (oluşacak) vaziyeti düşündünüz mü? Şüphesiz hayır değil mi? Fakat bendeniz düşündüm! Ve neticede kadınların her şeye rağmen yine kadın kalacaklarını size temin edebilirim. Üşenmezseniz bu albüme bir göz gezdiriniz; netice sizi memnun etmezse bendenize muğber olmayınız (gücenmeyiniz). Her şeyden evvel bir latifeci olduğumu tekrar eden siz değil misiniz? Hürmetlerimi takdir ile beraber affımı istirham ederim. 5 Nisan 1920, Şişli”.
Yeni hayat, yeni kadın
Sedat Simavi Kadınlar Saltanatı’nı bir film perdesi gibi kare kare kurgular. Adeta erkeklere, kadınlar iktidara geçtiğinde başlarına ne geleceği gösterilir. Sosyal hayatta kadınlar, Sedat Simavi çizgilerinde somutlaşır ve olağanlaşır.
“Bir gün gazeteyi elinize alınca kadınların sevk-i iktidara geçtiğini göreceksiniz” altyazılı karikatürle başlar albüm. “Kadınlara sokakta sarkıntılık yapanın acı cezası” notuyla bir kolluk kuvvetinin sarkıntılık yapan adamı yaka-paça derdest etmesiyle açılır film perdesi. Üçüncü karede de latifeyi elden bırakmaz: “Kaynana bozması sert bir polis müdiresi huzuruna çıkacaksınız göreceksiniz”. Devam eder: “Ve ilk icraat olarak, çöp tenekesi gibi sokağa atılacaksınız”. Beşinci karikatürde ise: “Yahut aylığınızı hatununuza teslim edip gündelik almaya katlanacaksınız” yazar; devamında “sen seyreyle o zaman gümbürtüyü” diye devam eder.
Yedinci karikatür bantında, kadınların seçme ve seçilme hakkına giriş yapılır ve kadınların iktidara gelişi ele alınır:
“Eyvah! Bu bâzîçede(oyun) bizler yine yandık demeğe kalmadan duvarların intihabat (seçim) ilanlarıyla dolduğunu göreceksiniz”; “Hele fıkır fıkır bir başvekile idare- i memleketi ele alır da…”, “Püsküllü bir sekena kanunu çıkartırsa…”; “Kâmil bir hatun intihabında teenni ile hareket edin”; “Maazallah bir gün şeytana uyup da namzetlik iddiasında bulunursanız…”; “Bir de gürültü arasında müntehib- i sâni olabilirseniz artık hiç korkmayın cinsi latiften namzetler etrafınızı kuşatacaklardır”; “Kiminin pembe dudakları, kiminin cazibeli gözleri, kiminin nazik etvarı, rey vermek hususunda ne kadar şaşırtsa da…”; “Sizi ayak hidametlerinde kullansın!…”; “Bırakın cins-i latif mebus olsun, nazır olsun…” cümleleriyle devam eden “kadın saltanatı”, “Ortada ‘şimdilik’ bir hakikat varsa o da erkeklerin saltanatıdır” ibaresiyle son bulur.
Zafer Toprak, Türkiye’de Yeni Hayat: 1908-1928 İnkilap ve Travma kitabında şöyle yazar: “Cumhuriyet ancak 20’li yılların sonlarından itibaren toplumsal sorunlarına çözüm aramaya zaman ayırabilecekti. Toplumsal travmanın önüne geçmek için yetişkine, gençliğe, kadına, okul öğrencisine yeni bir ideal aşılamak gerekecekti. İdeal arayışı beraberinde bir “kültür devrimi”ni gerektiriyordu. Öncelikle ülke (Sağda) “Sokakları süpürmeye mecbur etsin” yazıyor, (Solda) albüm “Ortada ‘şimdilik’ bir hakikat varsa o da erkeklerin saltanatıdır” sözleriyle son buluyor. Sedat Simavi’nin “Hanımefendiye” diye başlayan giriş yazısı. geçmişle arasına mesafe koymalıydı. Bu da ancak Doğu’dan Batı’ya kesin geçişle mümkün olacaktı. Hukuk Devrimi bunun bir başlangıcı oldu. Medeni Kanun başta olmak üzere hukuk düzeni sil baştan ele alındı. Harf Devrimi, seküler anlayışın önemli bir göstergesi oldu”.
Kadınlar Saltanatı 1920’lerde hızlanan bu yeni hayat arayışının, kurtuluş savaşı veren bir halkın kadın gücüyle, travmalar içinde sil baştan yeşerttiği ilk kıvılcımıdır. Muzip, hicivli ama varlığını somutlaştıran bir öngösterimdir. Her şey o kadar yenidir ki karikatür albümü başlamadan önceki sayfada okuyucuya, “Resimler birbirini takip eder” notu düşme gereksinimi duyulmuştur. Eser, ilk kadın karikatür albümü olarak kadınların eski hayat ve düzene kafa tuttuğu bir dönemin ifadesidir. Savaşçı kadınların yakın tarihimizdeki ilk görsel karşılıklarından biridir.