KADER DEĞİL MUSTAFA KEMAL
Çanakkale muharebeleri sadece Türk tarihini değil, dünya tarihini değiştirdi. 25 Nisan 1915’te, çıkarmanın ilk günü düşman taarruzunu durduran Mustafa Kemal; 10 Ağustos’taki karşı saldırıyla da hakim tepeler silsilesini kesinkes ele geçirdi. Böylelikle İtilaf kuvvetleri Boğaz’a inemedi, İstanbul’u ele geçiremedi ve savaşı erken tarihte sonlandıramayıp çekilmek zorunda kaldı. Türkiye’yi yeniden bir millet, Mustafa Kemal’i Atatürk yapan hadise…
Çanakkale kara muharebeleri, 8.5 ay boyunca onlarca kanlı vuruşmaya sahne olmuştu. Bu muharebelerde taarruz eden taraf İngiliz-Fransız müttefik ordusu olurken, bir-iki istisna haricinde Türk tarafı daima savunmada kalmıştı.
Gelibolu Yarımadası’nı işgal ederek Çanakkale’nin kilidini kırmak amacıyla yapılan müttefik taarruzlarının zirve noktasını, 1915 Ağustos’u başındaki Anafartalar çıkarması ve Kocaçimen-Conkbayırı kuşatma harekatı oluşturur. 6-10 Ağustos arasında yaşanan bu muharebeler zincirinin son halkasını oluşturan Conkbayırı Türk taarruzu ise, yarımada üzerindeki tüm vuruşmalar içinde en kanlı ve kesin sonuçlu muharebe olma özelliği taşır.
Sürekli savunmada kalan Türk askerinin 10 Ağustos günü Conkbayırı’ndan yapmış olduğu “süngü hücumu” ile kazandığı zafer, Çanakkale muharebelerinin sonucunu tayin etmişti. Conkbayırı’ndaki İngiliz mağlubiyeti Sarıbayır Harekâtı’nın sonunu getirirken, Gelibolu Yarımadası’nın tahliye sürecinin de başlangıcı kabul edilir.
Yeni ordu, yeni çıkarma
25 Nisan 1915’te Gelibolu Yarımadası’nın Ege kıyılarına yapılan çıkarmalar ile başlayan kara muharebeleri, birkaç hafta içinde Kilitbahir platosunun ele geçirilerek Boğaz’ı savunan tabyaların düşürülmesini ve müttefik donanmasına İstanbul deniz yolunun açılmasını hedefliyordu. Ancak Seddülbahir ve Arıburnu sahillerine çıkıp bir köprübaşı oluşturan İngiliz-Fransız müttefik ordusunun, Mayıs-Haziran aylarında peşpeşe bütün kuvvetlerini kullanarak yineledikleri taarruzlar, Türk askerinin çelikten göğsünde erimeye mahkum olmuş; bir-iki haftada ulaşmayı planladıkları hedeflerin çok uzağında kalmışlardı.
Temmuz ayına gelindiğinde Müttefikler için Gelibolu Harekatı’nın geleceğine dair bir yol ayırımına gelinmişti: Ya başarısızlığa uğradıklarını kabul edip çekilecekler ya da yeni ve taze kuvvetler getirerek hedeflerine ulaşmak adına yeni bir denemede bulunacaklardı.
Çanakkale’de bulunan Müttefik kuvvetlerin komutanı General Ian Hamilton, İngiltere’ye gönderdiği raporlarında takviye kuvvet gönderilmesi halinde başarıya ulaşacağını iddia etmekteydi. Nihai karar politikacılara aitti ve bir durum değerlendirilmesi yapıldı. Çanakkale’deki cephe kapatılarak buradan tahliye edilecek yaklaşık 80 bin asker Avrupa’da Batı cephesinde savaşa dahil edilse bile, buradaki ölçütlere göre küçük sayılan bu kuvvetin sonuca etki etme şansı yoktu.
Öte yandan Çanakkale’de bulunan bu kuvvet, yeterli takviye birlikleriyle desteklenirse 25 Nisan hedeflerine ulaşılabilirdi. Yani Gelibolu Yarımadası’nın güneyinin işgal edilerek Boğaz’ı savunan tabyaların susturulması, denizdeki mayınların toplanması ve donanmaya İstanbul yolunun açılması mümkün olabilirdi. Bu gerçekleştiği takdirde Osmanlı Devleti savaşdışı kalır, Balkan devletleri Müttefikler safına dahil olur, Rusya ile irtibat kurularak bütün güçleriyle Almanya-Avusturya üzerine yüklenilir ve Avrupa’da tıkanan savaş kısa sürede kazanılabilirdi.
1915 Temmuz ayı başında toplanan Savaş Konseyi’nde Churchill ve Kitchener, komite üyelerini Çanakkale’ye üç yeni tümen göndermek hususunda ikna edilir. Temmuz ayı sonunda beş tümen, yeni ve büyük bir saldırı için Gelibolu’ya gönderilir.
Gelibolu’daki Müttefik ordunun komutanı Hamilton’un hazırladığı harekat planına göre; yeni gelen kuvvetler Anafartalar sahiline çıkarılıp Tekketepe hattı işgal edilecek; eşzamanlı olarak eski Anzak cephesinden ilerletilecek taarruz kolları ile de Kocaçimen-Conkbayırı tepeler hattı ele geçirilecekti. Conkbayırı’na hakim olduktan sonra bu tepenin güneyinde bulunan ve Arıburnu cephesi olarak bilinen hattaki Türk birliklerinin burada tutunması imkansız olacaktı. Böylece Arıburnu cephesi kısa sürede düşürülüp Boğaz sahiline kadar olan bölge kontrol altına alınacaktı. Bu sayede güneyde Seddülbahir mıntıkasında bulunan Türk ordusunun ikmal hattı kesileceği gibi, birlikler iki ateş arasında kalacaktı.
Hamilton’un bu planı, bütün yarımada üzerinde 6-10 Ağustos arasında birbiriyle bağlantılı beş günlük muharebeler zincirini başlattı.
Esas hedef olan Conkbayırı-Kocaçimen hattına Türk ordusunun yardım göndermesini engellemek adına 6 Ağustos günü Seddülbahir ve Arıburnu’ndaki Türk mevzilerine birer tespit taarruzu yapıldı. Aldatma taarruzları Seddülbahir’de işe yaramamış, yedekte bulunan birlikler Conkbayırı müdafaasına gönderilmişti. Arıburnu’nda ise umulandan fazla bir başarı kazanan Avustralyalılar, Kanlısırt’taki Türk mevzilerini ele geçirmişti. Arıburnu cephesi komutanı Esat Paşa, elden çıkan Kanlısırt siperlerinin geri alınması için elinde bulunan bütün ihtiyatları ardı ardına bu bölgeye göndermişti. Bütün dikkatlerin Kanlısırt’a çevrilip yedek kuvvetlerin buraya kaydırıldığı bir sırada, Conkbayırı-Kocaçimen bölgesine yapılan taarruza karşı bu bölgeyi savunmak üzere gönderecek kuvvet kalmamıştı. İşte Hamilton planının amacına uygun şekilde en başarılı olduğu yer, ana saldırıdan önceki bu Kanlısırt taarruzuydu.
6/7 Ağustos gecesi Anafartalar sahiline çıkarılan 20 bin kişilik yeni ordu birlikleri ise bölgeyi savunan üç taburluk Türk kuvveti karşısında iki gün oyalanarak 40-50 km. mesafeden hareket eden iki Türk tümeninin harp sahasına yetişmesine fırsat verecekti.
Conkbayırı-Kocaçimen taarruz kolları
İngilizlerin “Anzak Planı” diye isimlendirdikleri Arıburnu-Anafartalar Harekâtı’nın en canalıcı noktası ve ağırlık merkezi, Arıburnu üssünden Conkbayırı-Kocaçimen hattına yöneltilen kuşatıcı taarruz hareketiydi.
6 Ağustos 1915 günü akşama doğru Kanlısırt’a yapılan taarruzla Türk komutanlığının bütün dikkati buraya yoğunlaşmışken, Genaral Hamilton esas planı uygulamaya soktu. Plana göre, Anzak sektöründe toplanmış kuvvetlerden ayrılıp General Goodley emrine verilen 20 bin kişi, Arıburnu kuzeyindeki dereler vadisinden yürüyerek, gün doğmadan önce Kocaçimen-Conkbayırı-Düztepe hattını ele geçirecekti. Bu hakim tepeler hattı ele geçirildiğinde Arıburnu cephesindeki Türk savunma hattı çökecek, Çanakkale Boğazı’na ulaşılarak yarımadanın güneyine giden bütün yollar kontrol altına alınacaktı.
Kocaçimen-Conkbayırı hattını ele geçirmek üzere, iki taarruz kolu hazırlanmıştı. Sağ taarruz kolu Sazlıdere vadisinden ilerleyerek burada bulunan Türk karakollarını geri atarak Conkbayırı istikametinde ilerleyecekti. Sol taarruz kolu ise Çatlakdere’yi (Çaylakdere) geçerek Damakçılık Bayırı üzerinden Ağıldere vadisine inecek ve buradan Kocaçimen Tepe-Besim Tepe istikametinde ilerleyecekti.
Kâğıt üzerinde son derece ayrıntılı bir şekilde hazırlanmış bu taarruz planlarının, gece karanlığında, bilinmeyen arızalı bir arazide, vur-kaç taktiği ile hareket eden Türk ileri karakollarının taciz ateşleri altında öngörülen zaman diliminde uygulanması mümkün değildi. Nitekim Conkbayırı-Kocaçimen hattının nispeten boş olduğu 7 Ağustos sabahına kadar bu taarruz kolları hedeflerine ulaşamadı.
Conkbayırı-Kocaçimen’e doğru yöneltilen kuşatıcı taarruz gelişmeye başladığında, Arıburnu cephesi komutanı Esat Paşa’nın bütün dikkati, Kanlısırt’ta tehlikeli bir şekilde ilerleyen Avustralya taarruzuna yönelmişti. Bu yüzden kuzeyde gelişen duruma müdahale edememişti ve zaten bütün ihtiyatlarını Kanlısırt’a gönderdiği için eli altında kuvvet de yoktu.
Conkbayırı’na ilk müdahale, buraya komşu olan 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal’den geldi. Mustafa Kemal, sağ cenahında gelişen kuşatma taarruzunu öğrenir öğrenmez kendisine takviye olarak gönderilmiş olan 14. Alay’ın 1. Taburu’nu derhal Conkbayırı’na göndermiş ve hemen ardından emri altındaki 72. Alay’dan iki bölüğü de Şahınsırt’tan Conkbayırı’na çıkan yolu kapamak üzere görevlendirmişti. İşte Conkbayırı’nı ilk işgalden kurtaran ve ilk savunma hattını oluşturan kuvvetler, Mustafa Kemal’in gönderdiği bu iki birlik olmuştur.
7-8 Ağustos günleri Conkbayırı-Kocaçimen hattı için en buhranlı günlerdir. Bölgede muhtelif tümenlerden gönderilmiş taburlar bir komuta altında koordine edilemediğinden iyi yönetilemez. Conkbayırı’nda iki gün içinde tam dört kez komutan değişir.
8 Ağustos sabahı Conkbayırı altına kadar ilerleyen Yeni Zelanda birlikleri, takviye edildikten sonra sabah 03.30’da ani bir hücum yaparlar. Baskın şeklinde başlayan bu taarruz başarılı olur ve Yeni Zelandalılar hiç ummadıkları bir şekilde Conkbayırı batı yamaçlarını, yani bugün Mehmetçik Kitabelerinin bulunduğu tepenin denize bakan tarafını ve Conkbayırı zirve noktasının hemen güneyinde, günümüzde varolan yolun hemen iç tarafında bulunan çeşmenin bulunduğu yere kadar olan bölgeyi ele geçirir.
Conkbayırı tepe hattına kadar sokularak yerleşen düşman askeri büyük bir tehdit oluşturduğundan, 8 Ağustos sabahı gün ışımasıyla beraber Yarbay Servet Bey komutasındaki 64. Alay, Yeni Zelandalıların ele geçirdiği siperleri geri almak için yaptığı karşı taarruzda, düşmana zayiat verdirmesine rağmen Conkbayırı’nı düşmandan temizleyemez. 8 Ağustos öğle vakti Conkbayırı’ndaki durum şudur: Yeni Zelanda birlikleri ile Türk birlikleri Conkbayırı tepeler hattı üzerinde (zirve noktası hattı iki taraf arasında boş olarak) 25-30 metre mesafede karşı karşıya durmakta ve tuttukları hatta sebat etmektedir.
9 Ağustos şafaktan önce İngiliz birlikleri, Conkbayırı-Besimtepe-Kocaçimentepe hattı üzerinde bir taarruz başlatır. Bu taarruz bilhassa Besimtepe yönünde etkili olur ve tepe kısa bir süre için taarruz eden Hint Tugayı’na bağlı Nepalli Gurka birliğinin eline geçer. Tam bu sırada Abdurrahman Bayırı üzerinde mevzilenmiş Türk topçu bataryasının isabetli ve etkili bombardımanıyla Gurkalar ağır zayiat verirler; karşı hücuma geçen Türk piyadesi de tepeyi düşmandan temizler.
Conkbayırı süngü hücumu
8 Ağustos akşamı Anafartalar Grup Komutanlığı’na tayin edilen Mustafa Kemal, 9 Ağustos günü Anafartalar’da İngilizleri püskürterek bölgeyi emniyete aldıktan sonra vakit geçirmeden Conkbayırı’na hareket etmiş ve buraya gelmekte olan 28. ve 41. Alaylar ve mevcut kuvvetlerle 10 Ağustos sabahı baskın şeklinde bir taarruza karar vermişti. Birkaç günden beri bölgede bulunan kurmay subaylardan bir kısmı, askerin yorgunluğunu ileri sürerek bu hücumu erteletmeye çalıştıysa da Mustafa Kemal’e göre kaybedecek bir dakika bile yoktur. İngilizler saldırmadan üzerlerine gidilip Conkbayırı’nın düşmandan tamamen temizlenmesi büyük önem arz etmektedir.
Conkbayırı-Kocaçimen hattında 5 ayrı tümene mensup 10 alay bulunmaktadır ve kuvvetler kimi yerde birbirine karışmış bir haldedir. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal, 10 Ağustos sabahı gün doğarken yapmayı planladığı taarruzu bu alaylar cephesinden, Güney Grubu’ndan Conkbayırı’na takviye olarak gelmekte olan 28 ve 41. Alaylara yaptırmaya karar verir. Gece saat 22.00’de 28. Alay’ın gelmekte olduğu bildirilmiştir ancak 41. Alay gecikir.
Karar kesindir ve Conkbayırı’nda taarruz icra edilecektir. Takviye olarak gelmekte olan 41. Alay’dan bir haber alınamadığından, bu alay plana dahil edilmez. Conkbayırı’nda hücum cephesinde 24. Alay’la bazı birliklerin perakende askerlerinden oluşan bir avcı hattı, düşmandan sadece 20-30 metre mesafededir. Bu birliklerin gerisine yanaştırılacak olan 23. Alay Conkbayırı’na karşı, yeni gelmekte olan 28. Alay bunun solunda olarak Şahinsırt’a karşı karanlıkta mutlak sessizlik ve düzen içinde, avcı hattının 20-30 adım kadar gerisinde taarruz cephesi boyunca harp safı düzenine geçerler.
Askerler süngülerini takmıştır ve sürpriz etkisini yitirmemek için düşmana asla ateş açılmayacak, tam bir baskın taarruzu yapılacaktır. Kararlaştırılacak vakitte hücum safları yürüyüşe geçerek düşmana atılacak ve cephede mevzide bulunan avcı hattı da bu hücuma katılacaktır.
10 Ağustos 1915 günü sabah saat 04.30’da gün ağarmak üzere iken taarruz için bütün tertibat alınır. Mustafa Kemal son bir kez hücuma kalkacak askerlerin önünden geçerek onlara hitap eder:
“Askerler! Karşımızdaki düşmanı mağlup edeceğimize hiç şüphe yoktur. Fakat siz acele etmeyin, evvela ben ileri gideyim. Siz benim kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birden atılırsınız”.
Conkbayırı’nda taarruz edecek hücum saflarında subaylar önde tabanca ve kılıçları ellerinde, erler her an atılmaya hazır, süngüleri ileriye uzatılmış bir vaziyette bekliyordu. Vakit geldi, işaret verilir verilmez hücum safları “Allah, Allah!’ haykırışları ile düşman siperlerine atıldı.
Hücum o kadar ani olmuştu ki, düşman silah kullanmaya fırsat bulamadı. İngilizlerin ilk hat siperlerinde boğaz boğaza bir süngü muharebesiyle, burada bulunan düşman imha edildi.
Hücuma kalkan Türk erleri hayatlarını hiçe sayarcasına coşmuş, önlerindeki düşman siperlerinin üzerinden atlayarak ilerlemekteydi. Hatta bu hücuma şahit olanlar, Türk askerlerinin yamaçlardan uçarcasına düşmanı kovaladıklarını anlatır.
Hücum hattının sağında taarruza kalkan 23. Alay ve onu destekleyen 24. Alay, Conkbayırı’nı düşmandan tamamen temizler. 23. Alay kaçan düşman askerlerinin peşine takılır. Conkbayırı’nın deniz yönünde, hemen altında bulunan Ağıl bölgesine (The Farm) hücum ederek burada bulunan General Baldwin komutasındaki İngiliz tugayı ile saatlerce süren boğuşmalar olur. Burada yaşanan süngü muharebesi, Çanakkale’dekiler arasında en şiddetli ve korkunç olanıdır. Bu boğuşmalarda General Baldwin ve kurmay başkanı da aralarında olmak üzere, İngilizler ağır kayıp verirler.
Solda taarruz eden 28. Alay da Şahinsırt istikametinde ilerler, ancak bu sırtın batı ucunda mevzilenmiş olan Yeni Zelanda mitralyözlerinin ölümcül ateşinden ve havanın aydınlanmış olmasıyla İngilizlerin deniz ve kara topçusunun korkunç bombardımanından etkilenerek çok fazla kayıp verir ve ilerleyemez.
Yine de 10 Ağustos günü Conkbayırı taarruzuna katılan Türk birlikleri, düşmanın gemi ve kara topçularının yoğun ve etkili ateşlerine rağmen asla yılgınlık göstermeden ileri atılmaya devam eder ve düşmanın makineli tüfek ve topçu ateş perdesini karşısında yılgınlık göstermez. Saat 13.00 civarında saldırı durdurulur. Güneyden kuzeye doğru olmak üzere, 261 Rakımlı Tepe’den Conkbayırı, Besimtepe üzerinden Kocaçimentepe’ye kadar uzanan 2 km’lik hâkim tepeler hattı, denize doğru alçalan 500-600 metre derinliğindeki sırtlar da dahil olmak üzere, sadece Şahinsırt’ın batı yamaçları hariç olmak üzere Türk birliklerinin kontrolüne girmiş ve muharebe sona ermiştir.
Beş günden beri devam eden Arıburnu-Anafartalar kuşatma harekâtı, 10 Ağustos’ta Conkbayırı’ndaki Türk süngü hücumu ile kapanmış olur. Bu beş günlük sürede İngiliz ordusu, Anzak’ta toplanan 37 bin kişiden 12 binini kaybetmişti. Böylece 6 Ağustos’ta başlayan ve Sarıbayır (Kocaçimen-Conkbayırı-Düztepe-Kılıçbayırı) hattını ele geçirmeyi hedefleyen General Birdwood’un “Anzak Planı”, bir daha denenmemek üzere çökmüş olur.
Kuşatma harekâtının yapıldığı Ağıldere bölgesindeki engebeli arazi yapısı, İngilizlere rehberlik eden kılavuzun yanlış istikamet tercihi, baskına uğratılan Türk birliğinin hiç beklenilmeyen inatçı direnişi, harekâta katılan komutanların hedefe ulaşma noktasında doğru karar alamama ve yeterli azim ve gayreti gösterememeleri, İngiliz planının uygulanmasına olumsuz yönde etki eden diğer faktörlerdir.
İngilizlerin Arıburnu-Anafartalar taarruz planının şüphesiz en önemli safhası, Kocaçimen-Conkbayırı hattını ele geçirilmesiydi. Bu bölge ele geçirildiğinde, buradan güneye yönelecek kuvvetlerle Düztepe-Kılıçbayırı hattı zaptedilebilirdi. Bu durumda Arıburnu cephesinde bulunan Türk birliklerinin arkasına düşülmüş olacağından, Arıburnu’ndaki Türk birlikleri geri çekilmek zorunda kalacaktı. Arıburnu cephesinin çökmesi, İngilizlerin Çanakkale Boğazı’na kadar ilerlemelerine ve Gelibolu Yarımadası’nın güneyinde bulunan Türk birliklerinin bağlantı yollarının kesilmesine yol açacaktı.
İşte başarılı olması halinde İngiliz ordusu için çok önemli bir avantaj sağlayacak ve Çanakkale kilidinin kırılmasıyla sonuçlanacak Arıburnu-Anafartalar taarruz harekâtı, Türk ordusunun büyük kahramanlık ve fedakârlıkla karşı koymasıyla durdurulmuştu. 9 Ağustos Anafartalar Zaferi ve hemen peşinden 10 Ağustos Conkbayırı süngü hücumu ile düşmanın bütün umutları kırılmış; uzun hazırlıklar ve büyük kuvvetlerle başlanan Anafartalar-Arıburnu taarruz harekâtı Türk süngüsü karşısında iflas etmiş; hakim tepeler silsilesini, dolayısıyla Kilitbahir Platosu’nu, Boğaz’ı ve sonuçta başkent İstanbul’u koruyan Türkler, tarihin akışını değiştirmişlerdi.
Mustafa Kemal: Demirden bir kitle ileriye doğru atıldı
Anafartalar Grubu Kumandanı Albay Mustafa Kemal’in hatıratında “Conkbayırı Süngü Hücumu”.
“Çadırımın önüne çıktım. Hücum edecek askeri görüyordum. Oradan hücumun icrasına intizar edecektim.
Gecenin perde-i zalâmı tamamen kalkmıştı. Artık hücum anı idi. Saatime baktım. Dört buçuğa geliyordu. Birkaç dakika sonra ortalık tamamen ağaracak ve düşman askerlerimizi görebilecekti.
Düşmanın piyade ve mitralyöz ateşi başlarsa ve kara ve deniz toplarının mermileri bu sıkı nizamda duran askerimiz üzerinde bir defa patlarsa, hücumun adem-i imkânına şüphe etmiyordum. Hemen ileri koştum. Fırka kumandanına tesadüf ettim. O ve her ikimizin refakatinde bulunanlar beraber olduğu halde hücum safının önüne geçtik. Gayet seri ve kısa bir teftiş yaptım. Önünden geçerek yüksek sesle askerlere selam verdim ve dedim ki:
“Askerler! Karşımızdaki düşmanı mağlup edeceğimize hiç şüphe yoktur. Fakat siz acele etmeyin. Evvela ben ileri gideyim. Siz, ben kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birden atılırsınız!”
Kumandan ve zâbitlere de işaretime askerlerin nazar-ı dikkatini celbetmelerini emrettim.
Ondan sonra hücum safının önünde bir yere kadar gidildi ve oradan kırbacımı havaya kaldırarak hücum işaretini verdim.
Bütün askerler, zâbitler, artık her şeyi unutmuşlar, nazarlarını, kalplerini, verilecek işarete merkûz bulunduruyorlardı. Süngüleri ve bir ayakları ileri uzatılmış olan askerlerimiz ve onların önünde tabancaları, kılınçları ellerinde zâbitlerimiz kırbacımın aşağı inmesiyle âhenîn (demirden) bir kitle halinde şîrâne bir savletle (aslanca bir saldırışla) ileri atıldılar.
Bir saniye sonra düşman siperleri içinde âsumânî bir gulguleden (gökgürültüsünü andıran bir uğultudan) başka bir şey işitilmiyordu:
―”Allah Allah Allah!…”
CONKBAYIRI MUHAREBESİ VE DÜNYAYI SARSAN BEŞ GÜN
Kocaçimen silsilesinde 6 Ağustos 1915 – 11 Ağustos 1915 arasında birliklerin muharebeleri ve intikalleri…
6 AĞUSTOS 1915 – ÖĞLEDEN SONRA
Damakçılık Bayırı, Yayla Tepe, Pilav Tepe ve Halit-Rıza tepelerinde 5. Tümen’e bağlı Ağıldere Müfrezesi, 14. Alay’ın 2. Tabur bölükleri bulunuyor. 14. Alay Komutanı Yarbay
Ali Rıfat. 14. Alay 3. Tabur ihtiyatta.
6 AĞUSTOS 1915- AKŞAMÜZERİ VE GECE
18:00 Kuzey Grubu, 9. Tümen’e iki alayı ile (25. ve 64.) Adanabayırı istikametine ilerlemesini emrediyor.
18:30 Kuzey Grubu, 14. Alay 1. Tabur’un Kemalyeri’ne sevkini emrediyor.
19.45 Kuzey Grubu, 14. Alay 3. Tabur’u da 19. Tümen bölgesine istiyor – bilahare bu emir iptal ediliyor.
20:00 5. Ordu Komutanlığı talimatıyla, 2. Kolordu’ya bağlı 4. Tümen’e ağırlıksız olarak
iki alayı (10. ve 11. Alaylar) ile Kocadere güneyine hareketi emrediliyor.
21:00 Kemalyeri’ne gelmiş olan 14. Alay 1. Tabur, 19. Tümen emrine gönderiliyor. (Kanlısırt’a giden 57. Alay 1. Tabur yerine)
SONRAKİ SAATLER
19. Tümen komutanı, 14. Alay 1. Tabur’dan 2. Bölük’ü geceyarısı Şahinsırtı’na gönderiyor (Anafartalar Hatıraları).
32. Alay 1. Tabur, Abdurrahmanbayırı doğusundan Asmalı Dere’ye gelerek, 14. Alay’ın 2. ve 3. Taburlarını takviye ediyor.
7 AĞUSTOS 1915
04:40 Kuzey Grubu komutanı, 9. Tümen komutanına 64. Alay’ın hemen Conkbayırı
ile Kocaçimen arasındaki bölgeye, topçuların arkasına gönderilmesini istiyor. Kuzey Grubu komutanı, 9. Tümen komutanına, Sazlıdere ile Azmakdere arasındaki düşmanın Kocaçimen istikametinde ilerlemesini durdurarak geriye tard etmesini istiyor (25. ve 64. Piyade Alayları, Ağıldere Müfrezesi (14/2 ve 14/3, 32/4)
05:00 – 05:10 9. Tümen Komutanı Albay Kannengiesser, Kuzey Grubu’ndan aldığı emir üzerine, 25. Piyade Alayı peşinde Kocaçimen doğrultusunda yola çıkıyor. Albay Kannengiesser 06:30’da Besimtepe’ye ulaşıyor.
05:00 – 06:00 4. Tümen Komutanı Yarbay Cemil, Kuzey Grubu komutanına, 10. Alay’ını Çeşme Deresi’ne, 11. Alay’ını da Çırlayık Deresi’ne getirdiğini bildiriyor.
06:10 19. Tümen komutanı, 14. Alay, 1. Tabur komutanına kalan iki bölüğü ile Conkbayırını tutması emrini veriyor ve 72. Alay 2. Bölüğü de Sazlıdere Menba-Conkbayırı güneyine gönderiyor.
07:30 4. Tümen’in, 10. ve 11. Alayları, Kemalyeri doğusuna ulaşıyor.
08:00 9. Tümen komutanı makineli tüfek ateşiyle vuruluyor. Komutayı Tümen Kurmay Başkanı Mehmet Hulusi alıyor.
09:00 Yeni Zelanda Birlikleri ve Hint Tugayı’nın saldırıları sonucu, 14. Alay, 1. Tabur birlikleri sarsılıp dağılma emareleri göstermeye başlıyor. 9. Tümen’in 25. Piyade Alayı’nın öncüleri Conkbayırı’na gelmeye başlıyor ve kriz gideriliyor (Mehmet Hulusi).
09:35 Esat Paşa, 11. Alay 1. ve 2. Tabur’u, Düztepe kuzeyine (261’e) 19. Tümen emrine gönderiyor, 19. Tümen komutanı bilahare 11/1 taburu komutanından, 9. Tümen ile irtibat kurmasını isteyecektir.
09:45 19. Tümen komutanı, Conkbayırı’na gönderdiği 14. Alay 1. Tabur bölükleri ile 72. Alay’dan iki bölüğün 9. Tümen emrine girmiş olmalarının teyidini istiyor.
10:00 4. Tümen 11. Alay’ın iki taburunun (1. ve 2. taburlar), 19. Tümen emrine girmesi isteniyor. 10. Alay, Kuzey Grubu ihtiyatında.
11:00 5. Ordu komutanı Kuzey Grubu’na, Kocaçimen bölgesindeki kıtaların 4. Tümen komutanı emrine verilmesini emrediyor.
11:30 Esat Paşa, 4. Tümen komutanından Kocaçimen bölgesindeki kuvvetlere komuta etmesini istiyor. Esat Paşa, ihtiyattaki 10. Alay’dan bir taburu 16. Tümen emrine gönderiyor.
13.00 Yarbay Cemil, Esat Paşa’ya yazdığı raporda, Conkbayırı’ndaki düşman taarruzunun durdurulduğunu bildiriyor. 64. Alay, Şahinsırtı yönünde bir taarruz için tertipleniyor.
15:40 5. Ordu Komutanı Liman Von Sanders, 12 Alman makineli tüfeğini personeli ile beraber 9. Tümen emrine gönderiyor.
17:00 – 18:00 11. Alay’ın 3. ve 4. Taburları ve iki makineli tüfek Yarbay Cemil’in emrine gönderiliyor. Yarbay Cemil de 3. Tabur’u ve iki makineli tüfeği Asmalıdere bölgesine gönderiyor; 4. Tabur’u kendi ihtiyatı olarak Kocaçimen’de alıkoyuyor.
19:20 Kocaçimen bölgesindeki birliklere komuta eden Yarbay Cemil, Kuzey Grubu’na yazdığı raporda, düşmanın Şahinsırt’ı işgal etmiş olduğunu ancak Conkbayırı’na yapılan hücumların (öğlen sırasındakileri kastediyor) püskürtüldüğünü bildiriyor.
22:35 5. Ordu komutanlığından gelen emirde Anafartalar Bölge Komutanlığı ve Kocaçimen Bölge Komutanlığı kuvvetlerinin, Saros Grubu Komutanı Albay Feyzi Bey’in emrine verildiği ve bu oluşuma Anafartalar Grubu Komutanlığı adı verildiği bildiriliyor. Cemil Bey’in emrindeki kuvvetler, Kuzey Grubu emrinden çıkıp Anafartalar Grubu emrine giriyor.
8 AĞUSTOS 1915
01:00 5. Ordu Menzil Müfettişliği, Esat Paşa’ya verdiği bilgide 64. Alay 2. Tabur’un Kilya’ya geçmekte olduğunu, 33. Alay ile bir sahra bataryasının Kocaçimen’e sevk edildiğini söylüyor.
04:45 Conkbayırı’nda 25. Alay ve 64. Alay birliklerinde, yoğun düşman topçu ateşi sonrası yapılan şiddetli taarruzlar sonucu sarsılma ve kısmen mevzi kayıpları olduğu bildiriliyor.
06:00 Esat Paşa 10. Alay’ın iki taburunu 19. Tümen emrine girmek üzere Düztepe’ye gönderiyor. Düztepe sağında, 261 Rakımlı Tepe’nin kuzey ucu ile Conkbayırı güney platoda (Mehmetçik Parkı Kitabeleri) mevzilenen 25. Alay birlikleri düşman taarruzlarıyla sarsılmaya başlıyor.
06:45 Esat Paşa 19. Tümen’i ve Yarbay Cemil’i uyarıyor. 10. Alay birlikleri ile duruma müdahaleyi talep ediyor.
07:35 Esat Paşa tarafından 19. Tümen sağına daha evvel gönderilmiş 11. Alay’ın bir taburu ile 25. Alay’ın takviyesi emrediliyor.
08:15 Kilya’dan gönderilen 64. Alay 2. Tabur, Kemalyeri’ne geliyor.
08:50 – 09:00 Conkbayırı’nda şiddetli piyade muharebesi sürüyor. Düşman ateşi Kemalyeri karargâhına kadar ulaşıyor.
09:00 Kuzey Grubu Komutanı Esat Paşa, Güney Grubu komutanı kardeşi Vehip Paşa’dan, takviye iki piyade alayı ve bir sahra bataryası talep ediyor.
10:00 Esat Paşa, karargâhından Kurmay Yarbay Burhanettin Bey ile 64. Alay 2. Tabur’u Conkbayırı’na gönderiyor, Kuzey Grubu komutanının emir zabiti Fahri Efendi, Conkbayırı’nda bazı mevzilerin düşman tarafından işgal edilmiş olduğunu tespit ettiğini bildiriyor.
12:30 Yarbay Burhanettin, Kuzey Grubu komutanına düşmanın Conkbayırı’nda tepeler hattında çukurlar içinde müfrezeler halinde bulunduğunu rapor ediyor (Yarbay Malone’un Wellington Piyade Taburu – 100 metrelik bir avcı hattı)
13.00 25. ve 64. Alay birlikleri birbirine karışmış -bir kısmı Kördere içinde dağınık halde- vaziyete düşüyor. Düşman avcı hattı 10-15 metre mesafeye yaklaşıyor. 64. Alay 2. Tabur süngü hücumu başarısız oluyor.
13:00 – 14:00 19. Tümen komutanı, Conkbayırı’nda durumun çok kritik olduğunu Esat Paşa’ya bildiriyor. Esat Paşa, 5. Ordu Kurmay Başkanı Albay Kazım’ı telefonla arıyor.
14:25 8. Tümen’in 24. Alay’ı Kavakdere’ye geliyor
16:00 8. Tümen komutanı Kocadere’ye geliyor. Esat Paşa, Anafartalar Grubu Komutanı Albay Feyzi Bey’e bilgi veriyor.
18:00 Conkbayırı bölgesi Esat Paşa’nın sorumluluğundan alınıp Anafartalar Grubu komutanlığına verilmesine rağmen, Esat Paşa kardeşi Vehip Paşa’nın gönderdiği
8. Tümen komutanı Albay Ali Rıza’nın 24. Piyade Alayı ile Conkbayırı’nda düşmana taarruz emri veriyor. Bu kuvveti, Conkbayırı’nda durumu selamete erdirmek için kendi sorumluluk bölgesi dışında kullanmaya karar verdiğini Liman Paşa’ya bildiriyor.
18:00 Esat Paşa, Binbaşı Mehmet Hulusi’yi telefona çağırarak (o sırada Cemil
Bey Abdurrahman bayırında 7. Tümen komutanı Binbaşı Mehmet Hulusi ile görüşüyor), düşmanın Conkbayırı’ndan tard edilmesini istiyor. 33. Alay 2. Tabur’un hücumu başarısız oluyor ve Binbaşı Mehmet Hulusi yaralanıyor. Yine bu saatlerde 5. Ordu komutanı Esat Paşa’ya Anafartalar Grubu’nun Damakçılık Bayırı istikametinde taarruz edeceğini bildiriyor.
20:00 24. Alay Conkbayırı eteklerine ulaşıyor, 2. Tabur’u ile hava karardıktan sonra Conkbayırı’nda iki kanat üzerinden taarruza geçiyor ve aşırı zayiat veriyor.
21:45 Gelibolu’dan Çamlıtekke’ye gelen Anafartalar Grubu Komutanı Albay Feyzi Bey, 5. Ordu Komutanı Liman Von Sanders tarafından görevden alınıyor. Yerine 19. Tümen Komutanı Albay Mustafa Kemal, kolordu komutanı yetkisiyle atanıyor. Esat Paşa 19. Tümen’e Yarbay Şefik Bey’i vekaleten atıyor.
9 AĞUSTOS 1915
01:15 8. Tümen komutanı 24. Alay’ın taarruzu bitiminde genel durumu Esat Paşa’ya rapor edip 23. Alay’ı da talep ediyor. Bu durum Liman Paşa’ya da bildiriliyor. 8. Tümen Kuzey Grubu’na, 9. Tümen ise Anafartalar Grubu’na bağlı.
05:05 Albay Ali Rıza (8. Tümen) Esat Paşa’ya Conkbayırı’nda 24. Alay’ın çok kritik durumda olduğunu ve 23. Alay’ın acilen yetiştirilmesini gerektiğini iletiyor. Bu sıralarda 26. Alay’dan bir tabur da Kemalyeri’ne ihtiyat olarak geliyor. Esat Paşa, Albay Ali Rıza’ya 23. Alay’la Conkbayırı’nda tekrar taarruza geçmesini emrediyor.
10:00 8. Tümen 23. Alay’ın taarruzu büyük kayıplara rağmen gelişiyor. Esat Paşa, kardeşi Vehip Paşa’dan yeni takviyeler istiyor. Vehip Paşa 28. ve 41. Alayları, bir topçu taburu ile Kocadere yönüne doğru yola çıkarıyor.
11.30 8. Tümen 23. Alay’ın taarruzu yavaşlıyor.
15.15 5. Ordu Komutanı Esat Paşa’ya, 8. Tümen’in iki alayı (23. ve 24.) ve gelmekte olan 28. ve 41. Alayların Anafartalar Grubu emrine verildiğini, Conkbayırı’na hâlâ yapılmakta olan taarruzların durdurulup, bunların Albay Mustafa Kemal’in sevk ve idaresine verilmesini bildiriyor. 28. Alay hava karardıktan sonra Conkbayırı’na ulaşıyor.
10 AĞUSTOS 1915
03.30 41. Alay Conkbayırı’na ulaşıyor.
04:30 Tarihi değiştiren büyük karşı saldırı, Mustafa Kemal’in işaretiyle başlıyor.
Hazırlayan: Mehmet Şahin Aldoğan
CONKBAYIRI SALDIRISI
Hamilton: Türkler pek yiğitçe saldırdı
TEĞMEN URFİ: HİÇ DURMADAN BAYIR AŞAĞI SALDIRDIK
Conkbayırı taarruzuna katılan 28. Alay’ın 1. Tabur 2. Bölüğü’nde takım kumandanı olan Teğmen Urfi’den 10 Ağustos 1915 günü “Conkbayırı Süngü Hücumu”
“Conkbayırı’nın sol yanında, zirvenin hemen gerisinde tertibat aldık ve düşmana görünmemek için de diz çöktük. Hücum işareti, alay sancağının üç defa ileriye doğru eğilip hücum istikametini göstermesiyle verilecekti.
Çok sürmedi, hücum işaretini verdi. Hareket başladı. Takımlarımızın önünde, kılıç çekmiş vaziyette yürüyoruz. Otuz-kırk metre kadar yürüyünce gerisinde barındığımız sırtın tepesine çıktık. Burada bizim seyrek bir avcı hattı var. Ölülerle diriler, aynı hatta uzanmış yatıyorlar. Hangisi canlı ve hangisi cansız pek belli olmuyor. Birkaç adım daha atıp zirvenin ötesine geçince İngilizlerle karşılaştık.
Biz durmuyoruz. Ne sipere, ne de geride kalan İngilizlere ehemmiyet vermeden bayır aşağı saldırıyoruz. Yanımızdakilerin artık çok azalmış bulunduğunu hissettik, yandan ve cepheden gelen şiddetli makineli tüfek ateşi altında daha fazla ilerleyemeden durduk. Arkaya baktığımız zaman Conkbayırı’nı hayli geride bıraktığımızı gördük.
Bizim için felaket de o zaman başladı. Sağdan ateş, soldan ateş, cepheden ateş geliyor. Düşman filosu etrafımızı cehenneme çeviriyordu. Bütün bu cehennemi sahneye rağmen, düşman bir-iki defa ilerlemeye teşebbüs ettiyse de olduğu yerden kıpırdayamadı bile”.
ASPİNALL-OGLANDER: AĞUSTOS 1915’IN BÜYÜK EHEMMİYETİ
Gelibolu’daki Müttefik ordu karargahında kurmay subay olarak görev yapmış olan Aspinall-Oglander’in Gelibolu Askeri Harekatı kitabından…
“Çanakkale Boğazı’ndan geçen her yolcu, Çanakkale’nin yaklaşık 5 km. kuzeyinde Kilya limanına hakim, kuru bir sırtın üzerinde kurulan taş kütlesini görebilir [Yeni Zelanda abidesi]. Bu abide Conkbayırı’nın tepesindedir ve Çanakkale seferinin en büyük muharebesinde Yeni Zelandalılar tarafından zaptedilen yeri gösteren bir alamettir. Bu abidenin günün her saatinde güneşin keskin ışıklarına maruz kalan müteaddit cepheleri, burada yatan kahraman ölülerin hatıralarını büyük bir şan ve şerefle yansıtmaktadır. Bu parlayan hatıraya dikkatle bakan yolcuların, Conkbayırı’nın 1915 Ağustos’undaki hayati ehemmiyetini ve bu yüksek noktanın İngilizler elinde bulunmasıyla Türklerin maruz kalacakları tehlikeyi anlamaları için azıcık askerî bilgi sahibi olmaları yeterlidir”.
IAN HAMİLTON: TÜRKLER GERÇEKTEN YİĞİTÇE SAVAŞTILAR
Çanakkale’deki Müttefik Ordu Başkomutanı General Hamilton’un raporunda Conkbayırı süngü hücumu.
“10 Ağustos Salı günü, Türkler gün ışımasıyla beraber Conkbayırı’na büyük ölçekte
bir taarruz yaptılar. Bu muharebe, Conkbayırı’nı tutmak için yapılan dört günlük savaşın en şiddetlisi olmuştur. Zamanımız tekniğiyle imal edilmiş silahların hepsini ellerinden atarak, hasımları ile boğaz boğaza döğüşen erlerimizin yanına generaller de katıldılar. General Cayley, Cooper ve General Baldwin bugün ölenler arasındadır.
Türkler birbiri ardınca “Allah, Allah!” haykırışlarıyla gerçekten pek yiğitçe saldırdılar ve savaştılar. Bizim erlerimiz de ırkımıza has olan sebat ve metanet ile döğüştüler ve oldukları yerde canlarını verdiler. Bu boğuşmayı yazı ile anlatmak mümkün değildir.
Türklerin taarruzu, bizim kara ve gemi toplarımızın demir yağmuru ve Yeni Zelandalıların on makineli tüfeğinin, namluları kızarıncaya kadar yaptığı tesirli ateşiyle durdurulabildi”.
ANALİZ
İstanbul’un kilidi: Conkbayırı
Conkbayırı’nda nihai kritik müdahale, 10 Ağustos 1915 sabah erken saatlerde Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal’in baskın tarzında yaptırdığı süngü hücumu olmuştur. Böylelikle Conkbayırı bölgesi tamamen düşmandan temizlendiği gibi, İstanbul’un kilidi de yeniden ve bir daha kırılmamacasına takılmıştır.
MEHMET ŞAHİN ALDOĞAN
Kocaçimendağı silsilesinin iki eşdeğerde önemli tepeleri Conkbayırı ve Çimentepeler’dir. 25 Nisan 1915 de 04.30 başlayan stratejik, 2.derece baskın çıkarmasında ana hedef H-2 Maltepe olup, ondan önceki H-1 hedefi Conkbayırı-Kocaçimentepeler ve ona ulaşan 3. sırtlardı. Çıkarma sabahı saat 10.30 civarı Conkbayırı tepeleri, 19. Tümen komutanı yarbay Mustafa Kemal’in emrindeki 57. Alay birliklerince güvence altına alınmıştı. Arıburnu cephesi veya Kuzey Grubu cephesi adı verilen bu bölgede muharebeler siper muharebelerine dönüşmüş, cephe adeta kilitlenmişti.
Yeni İngiliz kabinesinde ve harp konseyinde bu durum uzun uzadıya tartışılmış, sonunda general Hamilton emrine yeniden 50.000 kişilik bir kuvvet verilerek, genel bir taarruz yapılması planlanmıştı. Bu operasyon, kilitlenmiş bir cepheyi kanatlardan yapılacak bir taarruzla açmayı hedeflediğinden, operasyonun birliklerinin önemli bir kısmının 6 Ağustos 1915 gecesi Anafartalar sahillerine yapılan bir “taktik çıkarma” yapmasına karar verilir.
General Hamilton yeni takviye kıtaları ile kısmen Arıburnu cephesini takviye etmeyi, kısmen de 4.5 km. kuzeyde Anafartalar sahillerine çıkarak, bir kanat darbesi ile Arıburnu cephesini çökertmeyi amaçlamıştı. Bunun için 9. Kolordu (10. ve 11. Tümenler), 53. ve 54. Tümenler ve Arıburnu cephesine getirilen 13. Tümen ile 29. Hint Tugayı, toplam 65.000 kişilik bir taarruz grubu teşkil edilir.
Conkbayırı’na ilerleyecek müttefik öncüleri, 19. Tümen komutanı tarafından Conkbayırı’na acilen sevk edilen 14. Alay’ın 1. Taburu ile 72. Alay’dan iki bölük tarafından durdurulmuştur. Yine de Yeni Zelanda taburları tarafından Conkbayırı’nda 100 metrelik bir hat tutulur. Bu hat boyunca çok kanlı boğuşmalar yaşanır. 14. Piyade Alayı’nın 1. Tabur 4. Bölük Komutanı Üsteğmen Hasan Cevdet, 8 Ağustos 1915 Pazar tarihli günlüğüne şöyle yazacaktır: “Sabaha yakın şiddetli bir bombardıman sonrasında bu defa düşman Conkbayırı’na taarruz ederek sırtı işgal eylemiş, yani İstanbul’un kilidini kırmıştı. Sabahleyin topçumuzun ve piyademizin ateşleriyle düşman def edilerek tepe geri alınmıştır. Tepeyi geri alan 64. Alay’dan iki tabur ile14. Alay’dan 1. Tabur’a bütün millet şükran borçludur”.
Conkbayırı’nda nihai kritik müdahale, 10 Ağustos 1915 sabah erken saatlerde Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal’in baskın tarzında yaptırdığı süngü hücumu olmuştur. Bu hücum neticesinde Conkbayırı bölgesi tamamen düşmandan temizlendiği gibi, İstanbul’un kilidi de yeniden ve bir daha kırılmamacasına takılmıştır.