Perslerin dediğini yapan, halkına sırtını dönmüş bir hükümdardım. Sizin miladınızdan 499 sene önce körlüğüm sona erdi ve Anadolu’da bilinen ilk halk ayaklanmasını başlattım. Altı yıl sonunda yenildik ama, İyonya ayaklanması ateşi yakmış, Pers tahakkümü sona ermişti.
AHMET YEŞİLTEPE
ktidar hesapları, kişisel ihtiraslar, ikbal arayışları, bitmek bilmez entrikalar… İyonya topraklarının 40 yıllık hastalıkları… İranlıların egemenliği Batı Anadolu’ya ulaştığından beri Hellen kentleri arasında ve kent yönetimlerinin içinde öyle aşinaydık ki bunlara. İtiraf etmeliyim, benim de derdim kendi iktidarım ve ailemin geleceğinden başkası değildi. Hesaplarım kağıt üzerinde doğru sonuçlar veriyordu. Başlangıçta, İyonya’nın görkemli kenti Miletos’un (Aydın’ın Söke İlçesi’ne bağlı Balat köyü yakınlarında yer alır), Karadeniz’in en ücra noktalarına değin koloniler kurmuş Ege’nin ticaret başkentinin tek adamıydım. İktidarımı korumak ve sağlamlaştırmak için Sardeis’te (Manisa’nın Salihli ilçesine bağlı Sart kasabası) oturan İranlı Satrapla, yani işgalcilerin başkomutanı Artaphrenes ile iyi geçinmeye çalışıyordum. İyonya’daki diğer kent devletlerinin tiranları gibi ben de tahakküme boyun eğmiştim. Miletos’ta, kendi halkıma Pers krallarının emirlerini uygulatıyor, önüme getirilen ağır vergi kararnamelerini onaylıyor, yurttaşlarıma zulmedenlerle işbirliği yapıyordum.
Özüne yabancılaşmış, gelenek ve inançlarına sırtına çevirmiş, atalarının mirasına ihanet edenlerden olmuştum. Kabul ediyorum ki, bunların hepsini kendi ikbalim uğruna yapıyordum. Mevcut durumu meşrulaştırmak için halkıma, “Persler ile ters düşersek topraklarımızdan sürülürüz” diyordum.
Gün geldi, içinde bulunduğum şuursuz ihanetin körlüğü sona erdi. İşbirliği yaptığım yabancılar kılıçlarını bana çevirdiler ve o anda ummadığım bir şey oldu; yıllarca zulmettiğim halkım bana rağmen benim yanımda toplandı. Vefanın, dayanışmanın gücünü gördüm, halkımla birlikte İranlılara başkaldırdım.
Ben, Miletoslu Molpagoras oğlu Miletos Tiranı Aristagoras, bu topraklarda mutlak bir egemen karşısında gerçekleşen ilk halk ayaklanmasının önderi, ilk direnişin sembol ismiyim.
Kardeşlerim, sizin milat saydığınız tarihin tam 499 yıl öncesinde, Pers işgali yüzünden Miletos’un uzun süredir Karadeniz’deki kolonileri ile ilişkileri kısıtlanmış, buğday ticareti yavaşlamış, siyasi etkinliği azalmıştı. Artık geriye fazla seçenek kalmamıştı; ya Perslerin baskısı ve sürekli dayattıkları yeni kurallarla yaşamaya çalışacak ya da her şeyi göze alıp Pers boyunduruğundan kurtulmak için savaşacaktık. Ben ikinciyi seçtim. Miletos halkı ve diğer birçok İyonya yerleşimi de aynı seçimi yaptı.
Bu süreçte, Miletos’ta tiranlıktan çekildiğimi açıklayıp kentte halk yönetimi kurulmasını teşvik ettim. Bunun üzerine özgürlük hareketinin diğer İyonya kentlerine de yayılması için mücadeleye başladım. Ayaklanma çağrım kuru ot yığınına düşen kıvılcım gibi hızla yayılan sıçramalarla tüm İyonya’yı sardı. Kentlerde yaşayan ve uzun süredir Pers baskısından bunalan İyonya halkı İran yanlısı tiranların yönetimine son verdi. Her tiran benim kadar şanslı değildi!.. Halk, tiranlarını indirip kendi içlerinden önderler seçti, böylece İyonya, Sardeis’te oturan satraba ve onun sahibi, başkent Susa’daki (İran’ın Huzistan eyaletinde yer alır) Pers kralına açıkça başkaldırmış oldu. Yapılacak çok iş vardı. Hemen karşı kıyıya, Yunanistan’a geçtim, Sparta ile Atina’dan askerî yardım talep ettim. Spartalılar sırtlarını dönerken, Sardeis’e yapılacak baskın için Atina’dan ve Euboden gemi ve asker desteği aldım. Miletoslu gönüllü askerlerin de katılımıyla oluşturduğum ordu İyonya’nın bağımsızlık savaşını başlattı. Pers satrabı Artaphrenes’in oturduğu Sardeis’e ani bir saldırı düzenledim, kenti kuşattım, iyi savaştım ama ne yazık ki istediğim sonucu alamadım. Satrap bu gelişme üzerine Pers ordusunu Anadolu’ya çağırdı, ben ise bu defa Karya ve Likya kentlerini özgürlük hareketine davet ettim. Çağrıma onlar kadar Kıbrıslılar da kulak verdi. Perslerin denizlerdeki gücü olan Fenikelilerle uzun süredir çatışan Kıb- rıslılar bizim açtığımız isyan bayrağının altına girdiler. İyonya ayaklanması giderek daha geniş bir coğrafyada Pers işgali ve baskısına karşı büyük bir savaşa dönüştü. Savaş en az iki yıl süreyle karada ve denizde hayli kanlı çatışmalarla devam etti.
Sonrasında direniş ruhu ilk dönemdeki gücünü kaybetti. Sonradan ayaklanmaya katılan Aiolis kentleri kısa sürede teslim oldular, Kıbrıslılar ise cesurca savaşıp kaybettiler. Yiğitçe yaptığımız savaşlarda ağır yenilgiler aldık. Etrafıma topladığım az sayıdaki askerle bu defa mücadeleyi daha kuzeyde sürdürmek üzere Miletos’tan ayrıldım. Kenti yeni halk önderi Pythagoras’ın yönetimine devrettim ve Trakya sahillerine geçtim. Burada geri dönmek üzere hazırlık yaparken yerli Trak kavimleriyle giriştiğim bir çatışmada hayatımı kaybettim. Ama öyküm burada sona ermedi. Anadolu’daki ilk şanlı direnişin bayraktarlığını yapan kentim Miletos, miladın 492 yıl öncesinde, bir Haziran gecesi İranlılar tarafından kuşatıldı. Kentim kuşatmaya uzun süre dayandı ama sonunda Pers ordusu Miletos’a girdi. İyonya ayaklanmasının başladığı günden itibaren 6 yıl süreyle bağımsız kalan kentimde büyük bir katliam yaşandı, genç kızlar, kadınlar İranlılara kapatma oldu, güzel erkek çocuklar iğdiş edildi, diğer Miletoslular köleleştirildi ve doğudaki kentlerde satıldı. Kentte taş taş üstünde bırakılmadı. Kutsal tapınım alanımız Didyma’da Apollon tapınağı ağır tahribat gördü, birikmiş armağanlardan oluşan hazineler İran askerlerince yağmalandı, rahipler diri diri yakıldı. Miletos’un başına gelenler daha sonra Atinalılar tarafından uzun yıllar boyunca kuşaktan kuşağa anlatıldı. Tragedya yazarı Phrynikhos’un bu korkunç olayı anlatan oyunu Atina’da oynanırken, halk hüngür hüngür ağladı.
Kuzey Ege ve Marmara çevresinde küçük çaplı kent ayaklanmaları bir süre daha yaşansa da bunlar bastırıldı. Ancak, Persler artık bu coğrafyada uzun süre kalamayacaklarını anladılar. Daha fazla baskı ve şiddet uygulayarak varlıklarını korumaya çalıştılar. Ancak olmadı. Persler iki yıl sonra, bu defa Kıta Yunanistanı’na geçerek Atina ve Sparta’ya saldırdılar. Uzun ve kanlı çatışmaların sonunda Persler ağır yenilgiler alarak Anadolu’nun içlerine doğru çekilmeye başladılar. İyonya ayaklanmasının ruhu Ege halklarında birlik ve beraberlik duygusunu güçlendirmişti. Doğu’nun Batı’ya tahakkümü sona erecekti, İyonya ayaklanması bunun ateşini yakmıştı ve artık geriye dönüş yoktu.