Kasım
sayımız çıktı

Ali İhsan (Sâbis) Paşa İsmet (İnönü) Paşa’ya karşı

Malta’dan kaçarak Anadolu’ya gelen 1. Dünya Savaşı’nın başarılı komutanı Ali İhsan Paşa, Mustafa Kemal’in daveti ve onayıyla 1. Ordu Komutanlığı’na atanmıştı. Ancak Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa’yla aralarındaki gerginlik giderek yükselecek, görevden alınan Ali İhsan Paşa, İstiklal Mahkemesi’ne sevkedilecekti. 100 yıl önceki komuta savaşının nedenleri.

Osmanlı Ordusu’nun 1. Dünya Savaşı’nda başa­rılı olmuş komutanla­rından biri de Ali İhsan (Sâbis) Paşa’dır. Mezopotamya cephe­sindeki Britanyalıların, Mondros Bırakışması’ndan sonra haksız olarak Musul’u işgal etmelerine direndiği için Malta’ya sürülen­ler arasındaydı. Ancak Malta’dan kaçmış ve 25 Eylül 1921 tarihin­de Kuşadası yoluyla geldiği Sö­ke’den Mustafa Kemal Paşa’ya telgraf çekerek Anadolu’da gö­rev almak istediğini bildirmiş­ti. Mustafa Kemal kendisini he­men Ankara’ya davet etmişti. 5 Ekim’de Ankara’ya varan Ali İh­san Paşa, ertesi gün Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’yla görüş­müş ve 7 Ekim günü Batı cephe­sinde bulunan 1. Ordu’nun ko­mutanlığına atanmıştı. Hemen cepheye hareket eden Ali İhsan Paşa, Batı Cephesi Komutanı İsmet (İnönü) Paşa’yı ziyaret et­tikten sonra, 14 Ekim günü Bol­vadin’de 1. Ordu Komutanlığı’nı resmen devralmıştır.

Ancak bu iki paşanın araları çabuk bozuldu. Başarılı bir asker fakat aşırı mağrur bir insan olan Ali İhsan Paşa; İsmet Paşa’nın bir yanda kendisinden kıdemsiz olması, diğer yanda da 1. İnönü ve Kütahya-Eskişehir muhare­belerindeki başarısızlıkları dola­yısıyla Cephe Komutanlığı’ndan gelen neredeyse bütün emirleri sorgulamış; kendisine bağlı bir­lik komutanlarının önünde eleş­tirmiş ve ancak ısrar sonrasında yerine getirmiş; bu nedenlerle de Batı Cephesi’nde komutana kar­şı güvensizlik oluşmasına neden olmuştur. İki paşa ve kurmay heyetleri arasındaki sürtüşme, giderek üst kademedeki subay­lar arasında “İsmet’çiler” ve “Ali İhsan’cılar” tarzında bir dizi ger­ginlik de yaratmıştır.

Ali İhsan Paşa, Mustafa
Kemal Paşa’yı tren
istasyonunda karşılıyor.
Çay, 1922.

Ali İhsan Paşa’nın cephe ko­mutanlığına geçmek gibi bir ar­zusu olup olmadığı konusunda bir bilgi olmamakla birlikte, İs­met Paşa’nın cephe komutanlı­ğından alınmasını istediği kesin­dir. Nitekim Ali İhsan Paşa’nın, Albay “Ayıcı” Arif Bey’e, “Mus­tafa Kemal Paşa, neden bu bece­riksiz ve mütereddit adamı tu­tuyor? Bari Fevzi (Çakmak) Pa­şa’yı Cephe Kumandanı yapsa…” dediğini biliyoruz. Bu durumda, Ali İhsan Paşa’nın ordu komu­tanlığı günleri sayılıydı; çünkü İsmet Paşa’nın kurmay başkanı olan Asım Gündüz’e göre, “İsmet Paşa, hedefin kendisi olduğunu hissediyor ve çok üzülüyordu. Ali İhsan’ın gayesinin kendisini buradan atarak yerine geçmek olduğuna kani idi. Amma İsmet, kolay tongaya düşecek adam de­ğildi. Bir defa kin tutmasın, kini­ne hedef almasındı. Hasmını ye­re vurmanın hem şartlarını ha­zırlar, hem de çok iyi bilirdi”.

Ancak İsmet Paşa, 20 Hazi­ran 1922’de görevden alma aşa­masına gelindiğinde, subayları arasında çok sevilen Ali İhsan Paşa’nın ordusuyla birlikte isya­na kalkışacağından korkmuş ve yerine 1. Ordu Komutan Vekili atadığı Fahrettin (Altay) Paşa’ya gereksiz oldukları sonradan an­laşılan bir dizi talimat vermiştir.

İş bununla bitmemiş, görevin­den alınan Ali İhsan Paşa, Baş­kumandanlık’ın 3 Temmuz 1922 tarih ve 4/1937 numaralı emriy­le Ankara İstiklâl Mahkemesi’ne sevkedilmiştir. İsmet Paşa’nın anılarına göre, bu yolu seçen Mustafa Kemal Paşa’dır.

Cebel-i Bereket Mebusu İh­san (Eryavuz) Bey başkanlığın­da, Gaziantep Mebusu “Kılıç” Ali (Kılıç) Bey, Mâmuretü’l-A­ziz Mebusu Hüseyin (Gökçelik) Bey ve yedek üye olarak Kütahya Mebusu Cevdet İzrap (Barlas) Bey’den kurulu İstiklâl Mah­kemesi, başkanının sözleriyle, “iddia edildiği gibi ‘[1.] Ordu’yu Cephe aleyhine ihzâr’ mahiye­tinde bir cürüm” bulamadı. “Kı­lıç” Ali Bey de, soruşturmalarını ve vardıkları sonucu şu sözler­le anlatır: “Temas ettiklerimiz, Ali İhsan Paşa’nın sevk ve idare ve kumanda kabiliyeti yanında İsmet Paşa’nın pek zayıf olduğu fikrinde hemen müttehit görü­nüyorlardı. Bütün söylentiler ve yaptığımız tahkîkat itiraf etmeli­yim ki Ali İhsan Paşa lehinde, İs­met Paşa’nın aleyhinde çıkıyor­du… Mahkeme heyeti Cephe Ku­mandanı’nın iddiasını dinledi. Tevdi ettiği dosyayı baştan aşağı kılı kırk yararcasına tetkik etti. Bu zengin dosya içerisinde Ordu Kumandanı aleyhinde medâr-ı ithâm olacak ve bize anlattıkları­nı tevsîk edebilecek, mahkeme­mizi alakadar eden hiçbir nokta­ya tesadüf etmedik”.

 Cephede gerilim Soldan itibaren Batı Cephesi Kurmay Başkanı Albay Asım (Gündüz) Bey, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, (tanınamadı), Sovyet Rusya Askerî Ataşesi Znovaryev, Sovyet Rusya Elçisi Aralov, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Azerbaycan Elçisi Abilof, 1. Ordu Komutanı Ali İhsan Paşa. Akşehir 1921.

Ankara İstiklâl Mahkemesi, 20 Temmuz 1922’de, “dâvanın daha âdilane rüyet ve intacının kumandanlık fenn-i âlisine ta­mamiyle vâkıf, sahib-i ihtisas zevattan teşekkül edecek bir mahkeme-i fevkalâde tarafından icrası lüzumunun daha musip telâkki edildiği” sözleriyle ta­kipsizlik kararı almıştır. Bunun üzerine Millî Müdâfaa Vekâleti, Ali İhsan Paşa’nın Erkân Dîvân-ı Harbi’nde yargılanması kara­rına varmış, fakat araya Büyük Taarruz ve sonrasındaki önemli olayların girmesi nedeniyle, söz­konusu mahkeme ancak 1923’ün Mart ayı sonlarında toplana­bilmiştir. Korgeneral Ali Galip (Pasiner) başkanlığında Borno­va’da toplanan bu mahkeme de 13 Mayıs’ta açıklanan kararıyla Ali İhsan Paşa’ya yalnızca tekdir cezası vermiştir. Ali İhsan Paşa, bu karardan bir buçuk ay sonra, Millî Müdâfaa Vekâleti’nin isteği üzerine, 28 Haziran 1923 tari­hinde emekliye sevk edilmiştir.

Ali İhsan Paşa’nın emeklili­ğiyle sonuçlanan süreçte İstiklâl Mahkemesi’ne ve Erkân Divan-ı Harbi’ne sevkedilmesini gerekti­recek ağırlıkta bir suç işlemediği kesindir. Gene de Gazi Mustafa Kemal, Nutuk’ta Erkân Divan-ı Harbi’nin geçerli kabul etmediği suçlamaları tekrar etmiştir. Bu haksız suçlamalardan çıkarabi­leceğimiz bir sonuç, Mustafa Ke­mal Paşa’nın, İsmet Paşa’ya karşı ordu kademelerinde güvensizli­ğin artmasından rahatsız olmuş olmasıdır. Nitekim Mustafa Ke­mal Paşa, başta Ali Fuat ve Refet Paşalar olmak üzere, birçok üst rütbeli subayın İsmet Paşa’dan hoşlanmadıklarını biliyordu. Öte yandan, İsmet Paşa’yla kurmuş olduğu ve askerî maharetten çok siyasal nedenlere dayanan düze­nin değişmesini de istemiyordu. Ali İhsan Paşa’nın eleştirilerine verilen ağır tepkinin nedeni de, bu düzenin bozulma olasılığının ortaya çıkmasıdır.