Dünün ve bugünün gündemi e-postanıza gelsin.
0,00 ₺

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Modernliğin vazgeçilmez sembolü

1889’daki açılışından itibaren sadece Fransa’nın değil, modernliğin dünyadaki simgesi sayılan Eyfel Kulesi, Osmanlı dünyasında da büyük yankı uyandırmış; taşbaskı resimlere, kartpostallara, kitaplara konu olmuştu.

Avrupa Futbol Şampiyo­nası (EURO 2016) sıra­sında Türk taraftarla­rın millî takıma verdiği destek­le Türk bayrağının renklerine bürünen Eyfel Kulesi, dünyada en çok gezilen, bilinen anıtla­rın en başta gelenidir. Tamam­landığı 1889 yılından itibaren dünyada yaşayanların pek ço­ğunun ilgisini çekmiş, kendi­sine çok uzakta olanların bi­le bildiği, tanıdığı bir anıt, bir dünya simgesi olmuştur. Tren yolu inşaatlarında çalışan, çe­lik köprülerin yapımıyla ünlen­miş, Fransız mühendis Gusta­ve Eiffel tarafından tasarlanıp yapımı gerçekleştirilen bu gör­kemli anıt, adını tasarlayıcısın­dan almaktadır.

1889’daki “Paris Umumi Sergisi” (Paris Exposition Uni­verselle) sırasında açılan ve serginin simgesi olarak düşü­nülüp Paris kentinin simge­si haline gelen bu yapıya karşı çıkanlar ve beğenmeyenler de vardır. Bu konu ile ilgili Enis Batur şöyle yazıyor. “İnşa ta­mamlandığında, demiryolu kulelerin dibine dek ulaşıyor­du. Geceleri gaz lambalarıyla aydınlatıldığı için büyüleyici bir yanı vardı. Gene de, sevme­yen sevmiyordu: Ünlü yazar Maupassant, öğle yemeklerini kuledeki restoranda yeme ge­rekçesini, o korkunç şeyin bir tek oradayken görülmeyişine bağlıyordu”.

Eyfel Kulesi hakkında muhteşem bir eser kaleme al­mış olan Roland Barthes (1915 – 1980), fotoğrafçı André Mar­tin ile birlikte 1964’de yayım­ladığı kitabına, yapıya karşı çıkan sanatçıların protesto metninden bir alıntı ile baş­lar: “Dostluk doludur Kule… … bütün dünyada varlığını ko­rur… Fransa üstüne hiçbir ders kitabı, afiş ya da film yoktur ki onu bir halkın ve bir yerin en büyük göstergesi olarak sun­masın: Evrensel yolculuk di­line aittir o” gibi “muhteşem” tesbitler ile Eyfel’i ti’ye alır.

Kartpostal deyince Eyfel Kulesi Eyfel Kulesi yapıldığından bu yana reklam amaçlı olarak veya özel günler vesilesiyle farklı şekillerde aydınlatılmış ve bunlar kartpostallara geçmişti.

Eyfel Kulesi dünyada oldu­ğu gibi Osmanlılar’da da yankı uyandırmıştır. Hatta Osmanlı basınında kule hakkında abar­tılı, olağanüstülük izafe eden yazılar çıkmıştır. Kulenin açı­lışından üç yıl sonra Paris Ser­gisi’ne katılanlardan Hüseyin Galip Bey, Eyfel hakkında kale­me aldığı eserini bastırır: Eyfel (Eiffel) Kulesi (İstanbul, 1308 (1892), A. Asaduryan Şirket-i Mürettibiye Matbaası, 32 say­fa) Kitap, şahsı hakkında pek fazla bilgi sahibi olamadığımız Hüseyin Galip Bey’in İstan­bul basınında, hakkında çıkan abartılı haberlere karşı bir dü­zeltme, bizzat gidip gördüğü Eyfel hakkında gözleme dayalı doğru, gerçek bilgi verme ama­cıyla yazılmıştır. Eski Türkçe eserin kapağındaki resim, kule­nin mucidi ve isim babası Gus­tave Eiffel’e aittir. Arka kapakta ise Eyfel Kulesi’nin bir gravürü bulunmaktadır. Bu Eyfel Kulesi gravürünün kenarlarına aşağı­dan yukarıya doğru dünyada bi­linen yüksek yapıların isimleri ve yükseklik ölçüleri küçükten büyüğe göre sıralanmıştır. Böy­lelikle dünyada yüksek binalar Eyfel Kulesi ile karşılaştırıla­rak, kulenin büyüklüğü okuyu­cuya ispat edilmektedir.

Osmanlı döneminde ve özellikle İstanbul’da kuleye ilgi hiçbir zaman eksik olmamış­tır. Ahmed Mithat Efendi’den Halid Ziya’ya, İbrahim Edhem Mesut [Dirvana]’dan Hüseyin Galip Bey’e devrin pek çok ya­zarı, edebiyatçısı Eyfel Kulesi hakkında yazılar kaleme almış­lardır. Paris Sergisi’ne katılan­lardan İbrahim Edhem Mesut [Dirvana] gezi sonrası izlenim ve düşüncelerini bir kitap ha­line getirip II. Abdülhamid’e sunmuştur. Bu yazma eser an­cak 2010’da yayımlanmıştır (TBMM Millî Saraylar Daire Başkanlığı Yayını, yayına ha­zırlayan: Akile Çelik, İstanbul, 2010). Eserin içinde Eyfel Ku­lesi ile ilgili bölümler de vardır.

Karikatürden simgelere 2 Nisan 1909 tarihli Karagöz mizah gazetesindeki karikatürde, devletin aldığı ekonomik tedbirler sonucu yapılan tasarrufun boyutlarını göstermek için, Eyfel Kulesi ile bir kıyaslama yapılmıştı (altta). Hüseyin Galip Bey’in 1892’de yazdığı konuyla ilgili ilk Türkçe kitabın arka yüzünde Gustave Eiffel’in bir çizimi yer almıştı.

Kulenin taşbaskı afişleri yapılmış, yine kulenin taşbaskı resimleri okul/öğrenci defter­lerinde, günlük ajandaların ka­paklarında yer almıştır. Bu tür­de İstanbul’da Marputçular’da Peres Reuben ile Kilit Han’da Hacı Abbas isimli iki kırtasiye­cinin ürettiği okul ve not def­terlerinde Eyfel Kulesi resmi kullanılmıştır. 12 Nisan 1909 (30 Mart 1325) ta­rihli Karagöz mizah gazetesinde “Hazi­ne-i Hassa tensika­tında açıkta kalan 3400 tabla yemeğin beher tablası on sa­han itibarıyla birbiri üzerine dizildikte ala­cağı durum” çizilerek Eyfel Kulesi ile karşılaştırı­lan bir karikatür kapağa kon­muştur.

Son yıllarda da Eyfel Kulesi hakkında iki önemli yayın ya­pılmıştır. Bunlardan birincisi, yukarda bahsettiğimiz Roland Barthes’ın Eiffel Kulesi isimli eseridir. Mehmet–Sema Rifat tarafından çevirilerek İyi Şey­ler Yayıncılık tarafından ya­yımlanan kitap (Eylül 1996, 36 sayfa, 2 fotoğraf, 1000 adet ba­sılmış), Eyfel hakkında Hüse­yin Galip Bey’in eserinden son­ra bizim görebildiğimiz ikinci müstakil eserdir. Üçüncü müs­takil çalışma ise Eyfel, Modern Zamanların Simgesi, Çelik Kor­seli Kadın’ın Aile Albümü baş­lıklarını taşıyan kitaptır. Eyfel hakkında İstanbul’da yayım­lanmış bir albüm/kitap olarak kabul edilecek bu çalışma, kule üzerine görsel bir şölendir.

Yapımından günümüze Pa­ris kentinin simgesi haline ge­len Eyfel Kulesi, 320 metrelik yüksekliği ile her zaman ışık­landırma etkinliklerinin de ca­zibe merkezi olmuştur. 1935’te Citroen firması kuleyi ışıklı reklam panosu olarak kullan­mıştır. Eyfel’in eski kartpos­tallarından kulenin pek çok kez ışıklarla süslendi­ği, bu işlemin de gelenek­selleştiği anlaşılmakta­dır. Eyfel Kulesi 2009’da Fransa’daki “Türk Mevsi­mi” etkinlikleri sırasında da beş gece boyunca Türk bayrağı renkleriyle ışıklan­dırılmıştı.

Devamını Oku

Son Haberler